Yaz aylarının kavurucu sıcakları, nemli ortamlar, yoğun fiziksel aktiviteler ya da bazı sağlık sorunları vücudun ihtiyacından fazla sıvı kaybetmesine neden olabiliyor. Tıp literatüründe “dehidratasyon” olarak adlandırılan bu durum, kimi zaman basit bir halsizlik gibi görülse de aslında hayati tehlike barındırabiliyor. Gastroenteroloji ve Dahiliye Uzmanı Prof. Dr. Aytaç Atamer, sıvı kaybının özellikle bebekler, çocuklar, yaşlılar ve kronik hastalıkları olan kişilerde ölümcül sonuçlara kadar varabileceğini vurgulayarak kritik uyarılarda bulundu.
DEHİDRATASYON NEDİR?
Prof. Dr. Atamer, dehidratasyonun yalnızca su kaybı anlamına gelmediğini belirterek şu bilgileri paylaştı:
“Vücuttan aşırı sıvı kaybı olduğunda sadece su değil, aynı zamanda elektrolit dengesi de bozulur. Özellikle sodyum ve potasyum minerallerinin eksilmesi, kas ve sinir sisteminin çalışmasını doğrudan etkiler. Uzun süre sıvı almamak, aşırı terlemek, ateş, kusma veya ishal gibi durumlar bu dengeyi bozar ve ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.” Dehidratasyonun fark edilmesinin her zaman kolay olmayacağını vurgulayan Atamer, “Ağızda kuruluk, baş dönmesi, halsizlik, yüksek nabız, düşük tansiyon, koyu renkli idrar gibi bulgular önemli uyarı işaretleridir. Ancak bazı kişiler susuzluk hissi yaşamadan da dehidratasyon geçirebilir. Bu nedenle suyu sadece susayınca değil, gün içine yayarak düzenli olarak içmek gerekir” dedi. Sıvı kaybının çocuklarda ve yaşlılarda çok daha tehlikeli olduğuna dikkat çeken Atamer, şu örnekleri verdi: “Bebeklerde ağız ve dil kuruluğu, ağlarken gözyaşının olmaması, üç saat boyunca bezin ıslanmaması gibi belirtiler önemlidir. Yaşlılarda ise susama hissi azaldığı için tehlike fark edilmeyebilir. Ayrıca diyabet, böbrek hastalığı, kalp yetmezliği gibi kronik hastalıkları olan kişilerde sıvı kaybı çok hızlı şekilde ağır tablolara yol açabilir.”
“SICAK VE NEMLİ ORTAMLARA DİKKAT”
Yüksek sıcaklık ve nemli ortamların sıvı kaybını hızlandırdığını belirten Prof. Dr. Atamer, “Kapalı ve havasız ortamlarda çalışmak sıvı kaybını artırır. Bu nedenle bulunduğumuz ortamın mutlaka iyi havalandırılmış olması gerekir. Özellikle yaz aylarında açık havada çalışan işçiler, sporcular ve yaşlı bireyler daha fazla risk altındadır” uyarısında bulundu. Prof. Dr. Atamer, sıvı ihtiyacının yalnızca su ile karşılanabileceğini vurgulayarak, “Günde 2-3 litre arasında sıvı alınması gerekir, fakat bu miktar kişinin yaşı, kilosu, sağlık durumu ve günlük aktivitelerine göre değişebilir. Ancak çay, kahve ve gazlı içecekler suyun yerini tutmaz. Hatta çay ve kahve idrar söktürücü etkileri nedeniyle sıvı kaybını artırır. Ayran gibi elektrolit içeren içecekler sıcak havalarda faydalı olabilir, fakat hiçbir içecek suyun yerine geçemez” ifadelerini kullandı. Orta ve şiddetli dehidratasyon vakalarında evde alınacak önlemlerin yetersiz kalacağını hatırlatan Atamer, “Kişide bilinç bulanıklığı, aşırı halsizlik, idrar yapamama gibi durumlar gelişirse mutlaka hastaneye başvurmak gerekir. Damardan verilen sıvılarla kaybedilen denge yerine konmazsa, hayati risk ortaya çıkar” diyerek sözlerini tamamladı.