Sanki bugünleri görmüş de yazmış Ömer Bedrettin Uşaklı
Olacakları bilmiş de daha o zamanlar bestelemiş sanki Kaptanzade Ali Bey.
'Kapıldım gidiyorum
Bahtımın rüzgarına
Ey ufuklar diyorum
Yolculuk var yarına…''
Kimler seslendirdi kimler…
Zeki Müren, Müzeyyen Senar, Aleaddin Yavaşça…
Ve nice birbirinden güzel sesler…
Şimdilerde yine moda olmaya namzet.
Bu kez iktidar kanadından yükseliyor sesler:
Şimdilik tek tük…
Ama sıklaşmaya namzet…
'Yolculuk var yarına''
Bazen düşük, bazen yüksek perdeden...
İktidar kanadı döktürür de muhalefet sessiz kalır mı?
Kalmaz elbette…
Onlar da başka telden çalıyor…
Baktıkça uzaklardan iktidar koltuğuna dertli dertli mırıldanıyorlar:
'Seni uzaktan sevmek
Aşkların en güzeli
Alıştım hasretine
Gel desen gelemem ki''
Bu hengamede dar gelirliye söz düşmez mi?
Onun sesi soluğu çıkmaz mı hiç?
Çıkar elbet…
Çıkar ama, dinleyen kim?
Kendi söylüyor, kendi dinliyor…
Bir duysalar sesini…
Ah bir duyan olsa…
Belki insafa gelecek yürekler…
Ama olmuyor işte…
Duymuyor kimseler…
Duyanların da kendine hayrı yok…
Oysa yürek mi dayanır bu feryada:
''Kara bahtım kem talihim.
Taşa bassam iz olur
Taşa bassam iz olur
İz olur
Başım bir Erciş Dağı yavrı yavrı ey
Yaz günleri kış olur
Yaz günleri kış olur…''
Kimilerini yanık türküler bile kesmiyor…
Durumu pek iç açıcı değil..
Oynayıp duruyor…
Bir tek kafasında hunisi eksik:' Yangın var yangın var
Ben yanıyorum, yetişin a dostlar tutuşuyorum''
Sazdan, sözden dem vurup, memleketten manzaralara mercek tutarken, yine olanlar oldu…
Ahlar, vahlar arasında dolar sessiz kalır mı?
Kalmaz tabii..
Yerinde duramaz hale gelir…
Dokuz, on derken al sana 11…
Dili olsa o da mırıldanacak…
''Bıraktım kendimi bu aralar
İçimden bir ses hep diyor ki
Sen yürü kim tutar seni
Sen yürü kim tutar seni…''
Durum budur…
Hem de sazlı sözlü…