Rusya’da yaşanan katliam konusu hâlâ tam olarak aydınlanabilmiş değil...

Ancak ortaya çıkan olgulardan hareket ederek bazı sonuçlara varmak mümkün...

Bu gerçeklerin başında, bu olayın Rusya’ya karşı Batı bloku tarafından yürütülen çok yönlü savaşın bir parçası olduğu geliyor.

***

Bu konuda Rusya tarafından yapılan en önemli açıklama Putin’den geldi....

Bu saldırının psikolojik savaşın bir parçası olduğunu ve Rus halkını korkutmayı amaçladığını söyleyen Putin devamla şunları söyledi:

“Bundan kim yararlanıyor? Bu vahşet, 2014'ten bu yana neo-Nazi Kiev rejiminin eliyle ülkemize karşı savaşanların bir dizi girişiminin yalnızca bir halkası olabilir. Ve Naziler, bilindiği gibi, amaçlarına ulaşmak için en kirli ve insanlık dışı yollara başvurmaktan hiçbir zaman çekinmemişlerdir. Amaç, daha önce de söylediğim gibi toplumumuzda panik yaratmak ve aynı zamanda Kiev rejimi için kendi halkına her şeyin kaybedilmediğini göstermektir”.

***

Rus istihbarat örgütünün eski başkanlarından biri olan Putin’in açıklamasında dikkati çeken nokta, “suçlu kim?” sorusu ne zaman tartışılsa cevabın anahtarını oluşturan soruyu sormuş olmasıdır: “Bundan kim yararlanıyor?”...

Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB) Direktörü Aleksandr Bortnikov da,  Rusya Başsavcılığının genişletilmiş toplantısının ardından gazetecilerin kendisine yönelttiği “Moskova'daki terör saldırısının arkasında ABD, İngiltere ve Ukrayna mı var?” sorusuna cevap verirken bu sorudan yola çıkarak şunları söylüyor:

“Bunun böyle olduğunu düşünüyoruz. Zaten elimizdeki faturadan bahsediyoruz. Bu genel bir bilgi ama onların da çok büyük kazancı var".

***

Ukrayna ve Batılı kaynaklar hiç kuşkusuz bu insanlık dışı bir katliamın sorumluluğunu üstlenmiyor...

Ukrayna, “Hiçbir ilgimiz yok!” derken ABD olayı kınadığını açıklıyor...

Ancak katliamı yapanların “operasyonu” tamamladıktan sonra doğrudan Ukrayna sınırına yönelmeleri ve Ukrayna-Rusya cephe hattına çok yakın bir noktada ormanlık alan içinde yakalanmaları en azından Ukrayna istihbaratının bu işin içinde olabileceğini düşündürüyor. Ukrayna’nın bu şahısların geçişi için cephe hattında bir geçit açtığını iddia eden Bortnikov, ayrıca  Ukrayna'nın Orta Doğu'daki IŞİD ve benzeri örgütlere mensup terörist militanları paralı  asker olarak eğittiğine ve Rusya'ya karşı cepheye sürülen paralı askerler arasında bu örgütlere mensup teröristlerin de yer aldığına dikkat çekiyor.

***

Bu arada medya organlarında da faillerin amaçları ve kime hizmet ettikleri konusunda çok farklı görüşler ileri sürülüyor...

Bu görüşlerden bir kısmı hükümete yakın kaynaklarda yer alması nedeniyle daha fazla dikkati hak ediyor. Gazeteci Mehmet Kancı'nın Anadolu Ajansı tarafından yayımlanan “Moskova saldırısının failleri nerede aranmalı?” başlıklı yazısı bu açıdan ilginç makalelerden biri...

Yazıda, Rus ordusunun, Ukrayna cephesinde inisiyatifi ele geçirip karşı saldırıya başlaması ve Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler arasında ilişki kurularak şu görüş ileri sürülüyor:

“İsrail işgali altındaki Golan Tepeleri cephesinde Rusya ve Suriye orduları arasında artan işbirliği bu saldırıyı hazırlayan zemini inşa etmek için yeterli sebeplerden bazılarıdır. Bunlarla beraber, Rus muhalif Aleksey Navalnıy'ın cezaevinde ölümü ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in ezici oy çoğunluğuyla yeniden Devlet Başkanı seçilmesi de saldırının altında yatan muhtemel sebepler olarak okunabilir. Saldırının gerçekleştiği gün Rusya’nın, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyinde Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) Gazze için sunduğu tasarıyı veto etmesini ve Rusya’nın Hamas’ı, Filistin halkının meşru temsilcisi olarak tanımasını da saldırıya zemin hazırlayan sebepler arasında sayabiliriz.”

***

Tabloyu daha geniş açıdan görebilmek için bu saptamaya Ukrayna ile İsrail arasındaki ilişkilerin Gazze savaşından sonra çok daha güçlendiğini de eklemek gerekiyor. Hatırlanacağı üzere İsrail’in katliamlarına karşı tüm dünyada tepkiler gelişirken Zelensky, İsrail’in Gazze saldırısına tam desteğini açıklamış, Tel Aviv’in “teröristlerin saldırılarına karşı kendini savunma hakkı olduğunu” söylemiş ve İsrail’i ziyaret etmek istemişti. Ancak İsrail yönetimi Rusya’yı açıkça karşısına almamak için “zamanlamanın uygun olmaması” gerekçesiyle bu ziyareti ertelemişti...

Bu ilişkiler göz önüne alındığında son olayın ABD, Batı Avrupa (NATO), Ukrayna ve İsrail cephesi ile Ortadoğu’da son dönemde etkinlik kazanan Çin’in de dahil olduğu Rusya, Suriye ve İran cepheleri arasındaki mücadeleden bağımsız olduğunu söylemek pek mümkün görünmüyor...

Bu saldırıda katliamı yapanların mensubu olduğu IŞİD’in ABD tarafından kurulan El Kaide’nin ad ve kılık değiştirmiş hali olduğu, bu örgütün ABD derin devleti tarafından kurulduğu, Trump’ın da “IŞİD’i Obama ile Clinton (Hillary) kurdu” sözleriyle bu gerçeği itiraf ettiği düşünüldüğünde ilişkiler daha da dikkat çekici bir hal alıyor...

El Kaide’nin New York’ta ikiz kuleleri havaya uçurması, IŞİD’in ise ABD’nin hedefinde yer alan bir örgüt olması bu ilişkilerle çelişiyor gibi görünebilir; ancak ikiz kuleler eyleminin ABD’nin Afganistan’ı işgali için bahane olarak kullanıldığı, IŞİD’in varlığının da Suriye’nin işgali için gerekçe olarak gösterildiği düşünüldüğünde bu ilişkilerin “çelişkili” doğası daha iyi anlaşılabiliyor. Ayrıca ABD’nin Afganistan’da Taliban tarafından yenilgiye uğratılmasının ardından Rusya’daki katliamın sorumluluğunu üstlenen IŞİD (Horasan) örgütünün halen Afganistan ve İran’da ABD ve İsrail adına benzer katliamlar gerçekleştirdiği de biliniyor.

(Devam edecek)