Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız, “Montreal’deki Concordia Üniversitesi’nden araştırmacılar, mikroplastikler hakkında 140 bilimsel makaleyi incelemişler. İnsanların yılda ortalama 39 bin ile 52 bin mikroplastik parçacığı yuttuğunu, ancak şişelenmiş su kullanıcılarının musluk suyu içenlere göre 90 bin daha fazla parçacık tükettiğini bulmuşlar.” diye konuştu.

Araştırmayı yürüten Dr. Sarah Sajedi açıklamalarında, tek kullanımlık su şişelerinin uzun süreli kullanımının “kronik toksisite” (chronic toxicity) riskini artırdığını belirtiyor. Sajedi’ye göre bu parçacıklar, şişelerin üretim, depolama ve taşınma süreçlerinde güneş ışığına ve sıcaklık farklarına maruz kalmasıyla açığa çıkıyor. Özellikle düşük kaliteli plastiklerde bu parçalanma daha fazla gerçekleşiyor.
Ancak bazı araştırmacılar, hâlâ standart ölçüm ve izleme yöntemlerinin eksikliği nedeniyle bu risklerin tam boyutunun bilinmediğini vurguluyor. Son yıllarda bazı ülkelerde tek kullanımlık poşet, pipet ve ambalajlar yasaklansa da, su şişelerinin bu düzenlemelerin dışında kalmaya devam ettiği görülüyor.

Concordia Üniversitesi’ndeki araştırmayı yapan Dr. Sajedi’ye göre acil durumlarda plastik şişe kullanılabilir, ama günlük yaşamda bu bir kronik toksisite sorunu.
Su Politikaları Derneği Başkanı Yıldız, araştırmanın Türkiye için de uyarı niteliğinde olduğunu ifade ederek, şunları söyledi: “Türkiye’de özellikle yaz aylarında artan ambalajlı su tüketimi, hem atık yönetimi yükünü hem de mikroplastik kirliliği konusundaki endişeleri arttırıyor. Bu konuda musluk suyu kalitesine güvenin artırılması, yeniden kullanılabilir şişe sistemlerinin teşviki ve mikroplastik analizlerinin içme suyu standartlarına dahil edilmesi gerekiyor. Mikroplastiklerin uzun vadeli sağlık etkilerini tam olarak anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç var. AB bu konuda araştırmalarını yoğunlaştırdı. Önümüzdeki yıl bir standartın çıkması bekleniyor. Bu dönemde özellikle yazın plastik olmayan, tekrar kullanılabilir şişelerin doldurulup içilmesi önerilebilir.





