1936'da İngiliz hakimiyeti altındaki Filistin'i konu alan film, dönemin siyasi atmosferini ve İngiliz manda yönetiminin İsrail'in kurulmasına giden yoldaki rolünü mercek altına alıyor.
Filmin uluslararası arenada tanınan ve rol aldıkları yapımlarla çok sayıda önemli ödülün sahibi olan oyuncuları Cunningham ve Bakri, projeyle ilgili düşüncelerini AA muhabirine aktardı.
"Filistin'deki durum, İngilizlerin İrlanda'da yaptıklarının da bir yansıması"
"Game of Thrones" dizisindeki rolüyle uluslararası tanınırlık kazanan İrlandalı aktör Cunningham, filmde İngiliz hükümeti adına Hindistan'da görev aldıktan sonra Filistin'e gelen bir ajanı canlandırdığını belirterek, filmin "İngilizlerin yarattığı kibirli karmaşaya" açıklık getirdiğini söyledi.
Başarılı oyuncu, projeye dahil olmasındaki en önemli faktörün Filistin'de yaşananlarla empati kurabilmesinden kaynaklandığını dile getirerek, "Filmde gördüğünüz askerlerin çoğu, Filistin'e gelmeden önce İrlanda'da benim halkıma aynı şeyi yapıyordu. Filistin'deki durum, İngilizlerin İrlanda'da yaptıklarının da bir yansımasıdır." dedi.
Toprağın Filistinliler için ne anlama geldiğini derinden anladığını ifade eden aktör, "Ben yeşil bir ülkeden geliyorum. Toprağın İrlandalılar için de anlamı aynıydı. İrlandalıların bir kürek darbesiyle elde ettiğini Filistinliler topraktan söke söke alıyordu. Onlar için toprağın ne anlama geldiğini gerçekten anladım. Üzerinde yürüdüğünüz zemin, siyasetten ve bir 'toprak parçası' olmaktan çok daha derin bir şey." diye konuştu.
"İzleyicilerin Filistin'in erkekleri, kadınları ve çocukları için barış ve adalet adına savaşmalarını istiyorum"
Sanatın toplumsal farkındalıktaki rolünün önemine değinen Cunningham, sanatçıların daima "adaletin ön saflarında" yer aldığını vurguladı.
Usta oyuncu, filmlerin iletişim için çok önemli bir araç olduğunun altını çizerek, "Evde oturup 'Dünya berbat bir yer.' diyen ve tek sesin kendisi olduğunu düşünen insanlar kendi yankı odasında kalmıyor. Filmler yapıldığında, 'Bir dakika, benim gibi düşünen muazzam sayıda insan var.' diyorsunuz." ifadelerini kullandı.
Liam Cunningham, sinemaseverlerin de Filistin'de yaşananların gerçek yüzünü görmesini istediğine işaret ederek, "Olaylardaki bağlamı ve şu anda olan bitenin adaletsizliğini görmelerini umuyorum. Oturdukları yerden kalkıp sokağa çıkmalarını, politikacılarıyla konuşmalarını, yalanları ve Hasbara'yı (İsrail propagandası) ifşa etmelerini istiyorum. Filistin'in erkekleri, kadınları ve çocukları için barış ve adalet adına savaşmalarını istiyorum." şeklinde konuştu.
Kariyerinde 33 yılı geride bırakan sanatçı, kısıtlı kaynaklara rağmen filmin büyük başarı elde ettiğini, diğer projeleriyle kıyasladığında "Palestine 36"nın çok daha önemli olduğunu vurguladı.
"O zamandan günümüze, teknoloji dışında hiçbir şey değişmedi"
Başrol oyuncularından Filistinli aktör Saleh Bakri de filmde 1930'larda yaşayan bir karakteri canlandırdığını anlatarak, kostümler ve teknolojik-endüstriyel değişimler dışında özel bir hazırlık yapmadığını söyledi.
Bakri, Filistin'de 90 yıldır benzer şeyler yaşandığına dikkati çekerek, "Doğa doğadır, insanlar insandır ve acı da aynı acıdır. O zamandan günümüze, teknoloji dışında hiçbir şey değişmedi. Dronlar, F-35'ler, akıllı roketler var. Bunlar 1936'da yoktu ama o zaman var olan yine bizdik. Şu anda insan olarak yüzleştiğimiz şeylerin aynısıyla yüzleştik." dedi.
Filmde ideolojik altyapısı olan bir karakterden ziyade limanda çalışan ve adaletsizliği gören basit bir işçiyi canlandırdığını vurgulayan Bakri, İngilizlerin siyonist hareketle ortak hareket ettiğini ve Filistinli devrimcilere suikast düzenlediğini gören karakterin öfkelenerek devrime katıldığını anlattı.
Oynadığı karakteri sevdiğini dile getiren Bakri, "Sabırlı değil. Adaletsizliği, suç ortaklığını, suçu tolere etmiyor ve savaşmaya karar veriyor. Onun bu yanını seviyorum." değerlendirmesini yaptı.
"Bizim için soykırım sırasında sanat yapmak küçük bir zaferdi"
Çekimler sırasında otobüste bulunan çocukların babasının öldürüldüğü sahneden çok etkilendiğini kaydeden Bakri, "O sahneyi, çocuğun yüzünü unutamıyorum. Bu gerçekten dikkate değer bir andı." ifadelerini kullandı.
Bakri, Gazze'deki soykırım devam ederken Filistin'le ilgili bir hikaye anlattıklarına değinerek, "Gazze'de bir soykırım varken 1936 yılının Filistin'i hakkında bir film yapıyorduk. Bu, birçok insanın hissettiklerini haykırmak gibiydi. Bizim için soykırım sırasında sanat yapmak küçük bir zaferdi. Hala bir şeyler yapabiliyor ve kendi hikayemizi anlatma mücadelemize devam edebiliyorduk." diye konuştu.
Filmin "anlatılmasına izin verilmeyen bir hikaye"yi ele aldığını vurgulayan sanatçı, Batı ve bazı Arap medyasının "suç ortağı" olduğunu savunarak, "Biz bu suç ortaklığıyla ve yalanlarla savaşıyoruz. Özgürlüğümüzü geri alana kadar hikayelerimizi anlatmak istiyoruz." açıklamasında bulundu.



