Anneler Günü ve Engelliler Haftası kapsamında düzenlenen sergide, Türkiye'nin farklı bölgelerinde yaşayan özel gereksinimli çocuklara sahip 76 annenin kaleme aldığı mektuplara yer verildi.

Açılışa katılan İstanbul Vali Yardımcısı Hasan Gözen, serginin annelerin duygularını anlatmasına imkan verdiğini belirterek, "Toplum olarak bu gibi etkinliklerden dersler çıkartmamız gerekiyor. Türkiye, engelli yaşamı konusunda çok ciddi bir altyapı oluşturdu. Eskiden engelli aileler ve bireyler kendini toplumdan soyutlamış bir şekilde yaşıyordu. Bu durum, toplumsal duyarlılığımızın ve bilinç seviyemizin yükselmesiyle birlikte azaldı." dedi.

Serginin bu duyarlılığın bir göstergesi olduğunu vurgulayan Gözen, şunları kaydetti:

"Bizler engelli ailelerin hangi sıkıntıları yaşadığını, bunları yaşayanlardan öğrenebilirsek doğru tedbirler alabiliriz. Her engelli çocuğu ya da yakını olan aileye destek olmamız gerekiyor. O ailelerin nasıl bir duygu içerisinde yaşamlarını sürdürdüklerinin bilinmesi gerekiyor. Bu etkinlik bu hali anlamamıza bir katkı sağlamaktadır. Etkinliğin gerçeklemesinde emeği geçen İstanbul Medipol Üniversitesi ve Beyazay Derneğine özellikle teşekkür ediyorum."

"Bu etkinlik vicdanın, empati gücünün yansımasıdır"

İstanbul Medipol Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bahadır Kürşat Güntürk, Anneler Günü'nün yüreğe dokunan anlamıyla, Engelliler Haftası'nın farkındalık çağrısını etkinlikte buluşturarak, vicdani bir sorumluluğun altını çizdiklerini belirtti.

Bilgiyi, hayattan kopuk değil onun içinde ve insanın yanında konumlandırdıklarına dikkati çeken Güntürk, şöyle devam etti:

"Gerçekleştirdiğimiz etkinlik, sadece akademik bir çalışmanın değil aynı zamanda vicdanın, empati gücünün ve ortak sorumluluğun da bir yansımasıdır. Engelli bireylerin yaşam mücadelesi onlara eşlik eden, destek olan ve umutla büyüten annelerin de hikayesidir. Burada sergilenen mektuplar, kelimelerden daha fazlasıdır, bir toplumun göz ardı edilemeyecek gerçeğini, sessizce ama derin bir etkiyle anlatan tanıklardır."

"Engelli çocuğu olan anneler çevresinden dışlanabiliyor"

Türkiye Beyazay Derneği Genel Başkanı Lokman Ayva, engelli ailelerin yaşadığı zorlukların yeterince anlaşılmadığını söyleyerek, "Ben, annemi iki sene önce kaybettim ve bu sabah bir hastaneden annemin doğum gününü kutlama mesajı geldi. 13 Mayıs annemin doğum günüydü ve bu programı yaparken bu tarih hiç aklımda yoktu. O, bir engelli annesiydi. Buradaki konuşmalarla birlikte bir kez daha onun neler çektiğini ve hissettiğini anlamaya çalıştım. Bizlerin onların nasıl sıkıntılar yaşadıklarını anlamaya ihtiyacımız var." şeklinde konuştu.

Ayva, bir annenin engelli çocuğu olduğu zaman çevresinden dışlanabildiğini dile getirerek, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Ona, 'Düzgün bir kadın olsaydın sakat çocuğun olmazdı.' ya da 'Sen makbul birisi olsan Allah sana bunu vermezdi.' gibi cümleler kuruluyor. Yani, burada fatura o anneye çıkartılıyor. Engelli çocuğu olan annelerin yüreklerinde neler olup bittiğine daha yakından bakmamız gerekiyor. Bizim toplum olarak onları anlayarak, karşılaştıkları problemleri görmemiz ve bunlara çözüm üretmek gibi temel bir görevimiz var."

Üç çocuk annesi görme engelli Çiğdem Dörtköşe Erdik ise gören bir anne ve babanın ilk çocuğu olarak dünyaya geldiğini aktararak, "Bebekliğimde diğer bebeklerle aynı şekilde bakmadığım anneme söylenince annem çok sinirlenmiş. Hatta insanlarla tartışmış. Daha sonra beni doktora götürmüşler ve demişler ki "Bu çocuğun retinitis pigmentosa adında bir hastalığı var.' Annemin görmediğimi anladığı zamanki ilk düşüncesi, 'Çocuğum yarın bir gün büyüyecek ve görmediğini fark edecek ve bu duruma üzülecek.' şeklinde olmuş." dedi.

Toplumda, engelli çocuğu olan bir annenin korku, kaygı, üzgünlük gibi negatif duygulara sahip olacağıyla ilgili yaygın bir kanaat bulunduğuna vurgu yapan Erdik, şunları kaydetti:

"Burada kimse pozitif bir şekilde meseleye bakmıyor. Oysa, o bebek annesinin bir yavrusu. Allah, beş duyu organı yaratmış ve bunun sadece bir tanesini o bebeğe vermedi diye hemen paniğe kapılmaya, bunun için çok üzülmeye, karalar bağlanmaya gerek yok. Benim hikayem bunun çok güzel bir örneği. Çünkü annem, benim durumumu öğrenince, 'Ben bu çocuğu nasıl büyüteceğim?' diye düşünmemiş. Sonra bu çocuk, Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesinden mezun oldu. Şu anda ise TRT'de yapım ve yayın elemanı olarak çalışıyor, evlendi ve üç harika çocuğu var. Bütün bunları yaparken de bizim elimizde ne vardı. Birincisi aile içi dayanışma, ikincisi ise gerçekten çok çalışma ve azim ve son olarak karşılıklı sonsuz bir güven. Benim hikayemin herkes için örnek bir hikaye olmasını diliyorum."

Etkinlik kapsamında İstanbul Medipol Üniversitesi Eczacılık Fakültesi tarafından düzenlenen aromaterapi atölyeleri ile annelere, uzman akademisyenlerin rehberliğinde kendi kişisel bakım ürünlerini üretme imkanı sunuldu.

Sergi, 15 Mayıs'a kadar ziyaret edilebilecek.

Kaynak: AA