www.baskentgazete.com.tr’ye değerlendirme yapan Mehmet Yılmaz, madencilerin doğa ile ilgili faaliyet gösterdiğini kaydetti. Yılmaz, madenci personelinin depremde de önemli rol üstlendiğini belirtirken, son aylarda başlayan yangınlara kendi bölgelerinde de müdahale ettiklerini anlattı. Yılmaz, yangın bölgelerinde itfaiye ve orman ekipleriyle birlikte çalıştıklarını dile getirdi.
Afet denilince ilk meslek grubu madenciler oldu
Yılmaz, geçmişte yaşanan deprem, sel gibi afetlerde olduğu gibi orman yangınlarında da madencilerin görev başında olduğunu belirterek, “Madenciler, afet denildiğinde akla gelen ilk meslek gruplarından biri haline geldi. Nerede ihtiyaç varsa oradaydık, yine oradayız. Kimi zaman alevlerle mücadele ediyorlar, kimi zaman makineleriyle ulaşılması zor bölgelere yollar açıyorlar” ifadelerini kullandı.
Madenciler olarak gösterdikleri bu çabanın, sektörlerinin ülke ve insana olan sorumluluk olduğunu kaydeden Yılmaz, orman yangınları eğitiminin önemine dikkat çekerken de kendi işletmelerinde 27-28 kişilik bir ekibin yangın eğitimi aldığını kaydetti. Yılmaz, hortum tutarken bile yaralanma olabildiğini, bir anda ters rüzgar içinde kalınabildiğini vurguladı.
Yılmaz ayrıca hemen her maden işletmesinde arama kurtarma ekibi bulunduğunu da belirtirken, “Son yangınlarda da her yangın bölgesine yakın maden İşletmeleri hem araç, ekipman ve arama kurtarma ekiplerini harekete geçirdi. Yangınlarda kac madenci görev aldı dersen bunu bilebilmek mümkün degil ama yüzlercesi görev almıştır” ifadelerini kullandı.
“Gerçeği yansıtmayan üzücü ve art niyetli iddialar”
Son günlerde sosyal medyada yayılan “yangınların maden sahası açmak için çıkarıldığı” veya “yangın sonrası alanların madencilik faaliyetine tahsis edildiği” gibi iddiaların gerçekle hiçbir ilgisinin olmadığını da belirten Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Böylesine zorlu koşullarda, büyük bir özveriyle çalışan insanlara yönelik akıl dışı suçlamalarla karşılaşmak gerçekten üzücü. Afetlerde her zaman sahada olan bir sektörün doğaya zarar verdiği yönündeki iddialar hem gerçeği yansıtmıyor hem de açıkça kötü niyet içeriyor. Hepimizin ortak amacı, yangınları söndürmek, ormanlarımızı korumak ve zarar gören vatandaşlarımıza destek olmaktır. Bu süreçte bilgi kirliliğiyle de mücadele etmek zorunda kalıyoruz. Oysa Anayasa’nın 169. maddesi son derece açık: Yanan orman alanları başka bir amaçla kullanılamaz ve mutlaka yeniden ağaçlandırılır. Toplumu yanlış yönlendiren bu tür söylemlere karşı hepimizin daha dikkatli ve sorumlu davranması gerekiyor.”