Corona illetinin neden olduğu kabustan bir nebze kurtulmak, açık havada bol bol oksijen depolayıp, moral bulmak için Botanik Parkı'nın gölgelik bir köşesinde gelip geçeni seyre dalmışken, oturduğum bankın yanı başında sayfaları buruşmuş bir gazete göze çarptı.

Eğilip aldım.

Birinci sayfada, ''1000 günde memleket hareketi''ni başlatan Muharrem İnce ile ilgili haber dikkatimi çekti.

İnce, hareketin startını veriyordu;

Sivas'ta…

Sivas Kongresi'nin 101. yıldönümüne denk düşen bir günde…

Yer ve zaman seçimi oldukça anlamlıydı…

Gazeteyi bankın bir köşesine iliştirirken, eskilere uzanan bir yolculuğa çıktım düşüncelerimde.

CHP'yi düşündüm…

Türk Siyasi hayatının olmazsa olmazıydı…

Muhalefet denince akla CHP, CHP denince akla muhalefet gelirdi.

Bülent Ecevit'in Süleyman Demirel'in liderliğindeki AP'den transferlerle 1977 seçimlerinin ardından kurduğu kısa ömürlü hükümet dışında CHP'nin ''tek başına iktidar'' çabaları hep düşlerde kaldı.

Parti içi iktidar kavgalarının bunda payı büyüktü…

Hizipleşmeler, koltuk hesapları, liderlik sevdaları, hep ayak bağı oldu…

Kulisleri koklayıp yapılan ''Bu kez tamam'' değerlendirmeleri, ''anlamsız hevesler'' yüzünden iyimser birer yorum olmaktan öteye geçemedi.

Şimdilerde yine, sular ısınmaya başladı…

''Kılıçdaroğlu'nun hesapları nedir?'', ''İnce'nin başlattığı hareket tutar mı?'', ''Gelişmeler, iktidar hesapları yapan CHP'nin bir kez daha hüsrana uğramasına yol açar mı?''

Sorular, zaman içinde yanıtlarını bulacak.

Sonucu bekleyip göreceğiz.

Biz, bu noktada bir fıkra aktaralım…

Gerisini de okurların taktirine bırakalım:

Ava çıkan üç arkadaş ormanda ilerlerken karşılarına bir dudağı yerde, bir dudağı gökte bir dev çıkmış.

Avcılar korkuyla birbirlerine sokulurken, dev gürlemiş:

''Hanginiz bana yapamayacağım bir şey söylerse onun canını bağışlayacağım''

Avcılardan biri, ''şu ağaçlar arasındaki fili uçur da görelim'' demiş.

Dev, bir parmak hareketiyle koca fili uçurmuş.

Diğer avcı, devden, ilerideki bir dala konmuş olan kuşu, aslan gibi kükretmesini istemiş.

Avcının sözü biter bitmez, devin bir işaretiyle kuş kükremeye başlamış.

Dev, ''sen de kaybettin'' diyerek, üçüncü avcıya dönmüş.

Üçüncü avcı, yıllanmış bir CHP seçmeniymiş.

Kendinden emin ''Şu bizim partiyi iktidar yap da görelim'' deyince, dev duralamış.

''Bak, onu ben de beceremem. Haydi var git yoluna'' demiş.