Çocuk yaşlarda başlayan mutfağa olan ilgisini profesyonel olarak sürdüren 48 yaşındaki Altınkaya, 15 yılı yurt dışında olmak üzere 30 yıldır şef olarak çalışıyor.

Yeteneğini sadece yemek ve tatlılarda değil mutfak sanatlarında da geliştiren Altınkaya, göze de hitap eden çalışmalarıyla mesleğine fark katıyor.

Altınkaya, mesleğini sanatla buluşturup bugüne kadar turp, kabak, ananas gibi birçok meyve ve sebzeyi farklı figürlere dönüştürerek hazırladığı ürünleri festivallerde ve yarışmalarda sergiledi.

Kentte bir restoranda çalışan Altınkaya, bu kez de kentin tescilli lezzeti Diyarbakır karpuzuna tarihi yapıları resmetti.

Altınkaya, kentte birçok medeniyetin izlerini taşıyan, UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan tarihi surlar ile Ulu Cami ve Ongözlü Köprü gibi tarihi mekanları Diyarbakır karpuzuna işledi.

Şef Yusuf Altınkaya'nın özel bıçakları ve usta dokunuşlarıyla tarihi mekanları işlediği tescilli Diyarbakır karpuzları adeta sanat eserine dönüştü.

Altınkaya, tasarladığı çalışmalardan 6'sını merkez Sur ilçesindeki tarihi İçkale Müze Kompleksi'nde bulunan 1800 yıllık Saint George Kilisesi'nde hazırladı.

Yetenekli şef tarihi atmosferde yaptığı çalışmada tarihi kilisenin kubbesini ve Diyarbakır Müzesi'nin logosunu da Diyarbakır karpuzuna işledi.

"Zor bir çalışmaydı"

Şef Yusuf Altınkaya, AA muhabirine, 30 yıllık meslek hayatının 15 yılını yurt dışında geçirdiğini belirterek, bu süreçte hem Türkiye'deki lezzetler hem de farklı ülkelere ait mutfaklarla ilgili çalışma yapma şansı bulduğunu söyledi.

Yıllardır da Diyarbakır'da çalışmalar yaptığını ifade eden Altınkaya, "Mutfak aslında bir sanattır. Görsel ön planda olmalıdır. Yemeği ilk önce göz yer. Mutfak sadece yemekten ibaret değil." dedi.

Altınkaya, Diyarbakır'ın medeniyetler şehri olduğunu vurgulayarak, "Bu kent, buğdayın ilk yeşerdiği yer aslında. Bununla birlikte en güzel karpuzun yetiştiği bir coğrafya." ifadelerini kullandı.

Bu sene karpuzlara tarihi yapıları işlediğini anlatan Altınkaya, bu çalışma için kentteki Ulu Cami, Ongözlü Köprü gibi 13 tarihi mekanı ziyaret ettiğini belirtti.

Altınkaya, şunları söyledi:

"Bu, resim ve heykel içerikli bir çalışma. Karpuzların üzerine tarihi yerlerimizi resmettim. Zor bir çalışmaydı. Bıçağı kaçırabiliyorsun, kırılabiliyor, elin kayabiliyor. Bu noktada zorluk çekilebiliyor. Her şeye bu sanat eserini ortaya koymaktan mutluluk duyuyorum."

Büyük bir titizlikle hazırladığı eserlerin ömrünün çok uzun olmadığına işaret eden Altınkaya, bu karpuzların buzdolabında bir hafta kadar muhafaza edilebileceğini belirtti.

Altınkaya, her bir karpuzun bu şekilde işlenmesinin yaklaşık bir saat sürdüğünü anlatarak, yaptığı eserleri bugüne kadar Diyarbakır Karpuz Festivali başta olmak üzere fuar ve çeşitli etkinliklerde beğeniye sunduğunu kaydetti.

Kaynak: AA