Koronavirüs salgını ile ilgili yazılarımızı noktalamadan önce bu mücadelede en ön saflarda yer alan ve toplumca hepimizin minnet duyması gereken sağlık emekçilerinin içinde bulundukları koşullara değinmek istiyoruz...
Geçtiğimiz günlerde Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International) tarafından Covid-19 salgınında hayatını kaybeden sağlık çalışanlarına ilişkin bir rapor yayımlandı. Rapora göre, dünya genelinde 7 binden fazla sağlık çalışanı koronavirüse yakalanarak hayatını kaybetmiş bulunuyor...
Raporda, Türkiye'de de 41 sağlık çalışanının hayatını kaybettiği bilgisi veriliyor.
***
Ne yazık ki, kayıplar her geçen gün artmaya devam ediyor...
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da son yaptığı açıklamada 'Şu ana kadar sağlık kuruluşlarımızda virüsün bulaşmasından kaçamayan 29 bin 865 çalışanımız oldu. Ne yazık ki 52 sağlık çalışanımızı yitirdik' diyor...
Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Üyesi Dr. Samet Mengüç ise kayıp sayısının Koca'nın paylaştığı rakamların üzerinde olduğunu belirtiyor.
***
Başta doktorlar olmak üzere tüm sağlık çalışanlarının üstlendiği görev savaşta cephe hattında ve onun gerisinde görev yapan askerlerin konumuna benziyor...
Onlar da koronavirüse karşı mücadelenin ön saflarında yaşamlarını tehlikeye atarak üzerlerine düşen görevi yerine getirmeye çalışıyorlar...
Bunun karşılığında ülkeyi yönetenlerden sıradan vatandaşlara kadar toplumun da onlara karşı bir görevi var: Emeklerini takdir etmek, çalışma koşullarını kolaylaştırmak ve hak ettikleri saygıyı göstermek.
***
Bazı istisnalar olsa da toplumun çok büyük bir kesiminin hekimlerin ve sağlık çalışanlarının çabalarını takdir ettiklerini ve onlara hak ettikleri saygıyı gösterdiklerini görüyoruz...
Çalışma koşullarına gelince...
Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Sinan Adıyaman, bu konuyla ilgili olarak, 'Türkiye'de sağlık çalışanları tükendi. Kendilerini değersiz, yıpranmış ve çok yorgun hissediyorlar' uyarısında bulunduktan sonra şu bilgileri veriyor:
TTB olarak vakaların ortaya çıkmasından bu yana 'sağlık çalışanları korunmalıdır' diyorduk. İlk başlarda kişisel koruyucu ekipman noktasında ciddi sıkıntılar yaşadık. Şu anda zaman zaman hala bu sıkıntıları yaşamaya devam ediyoruz... Hasta sayısı arttıkça uzun süreli çalışmalar yaşanıyor... Şu anda 24 saatlik çalışma sistemleri var. Biz bu saatlerin düzeltilmesi noktasında açıklamalar da yapmıştık. 6 saatlik çalışma öneriyoruz. Bu kadar yoğunlukta sağlık çalışanları ve hekim arkadaşlarımızın Covid-19 salgınına yakalanma riski gün geçtikçe artıyor. Ölen sağlık çalışanı sayısı artıyor ama asıl enfekte olan sağlık çalışanı sayısı artıyor. Örneğin benim kliniğimde çalışanların yüzde 30'u enfekte olmuş durumda. Adeta birinci dalganın ikinci piki, birinci pikten daha fazla hastayla karşılaşmamızı sağlıyor.'
***
Koronavirüse karşı yürütülen mücadelede ön safta yer alan meslek gruplarından biri diğeri de eczacılar...
Türk Eczacılar Birliği'nin (TEB) verdiği bilgilere göre ülkemizde ilk vakanın görüldüğü 10 Mart tarihinden bu yana 8'i eczacı, 2'si de eczane çalışanı olmak üzere 10 kişi virüsle enfekte olup hayatını kaybetti...
Birlik Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak, 'Görmezden gelinmek istemiyoruz' diyor ve şöyle devam ediyor: ' Tükeniyoruz ve sesimiz duyulsun istiyoruz. Tüm eczacılarımızın ve eczane çalışanlarımızın düzenli aralıklarla testten geçirilmesini istiyoruz. Ücretsiz koruyucu ekipman temini konusunda yardım çağrısında bulunuyoruz. Eczanelerimizin dezenfekte işlemlerinin düzenli olarak yapılmasını bekliyoruz.'
***
Bütün gelişmeler koronavirüs salgınının daha uzunca bir süre devam edeceğini gösteriyor...
Dolayısıyla virüse karşı savaşın ön cephesinde görev yapanların kendilerine saygı gösterilmesini ve kurallara uyulmasını isteyen seslerine kulak vermek, onların tükenen güçlerini toparlamalarına yardım etmek gerekiyor...
Bu sınavdan başarıyla çıkamazsak, kaybeden yalnız onların çalışma şevklerini kıranlar değil tüm toplum olacak.