Bir önceki yazımızda önümüzdeki aylarda Türkiye'nin de aralarında bulunduğu bir çok ülkede aşı kampanyalarının uygulamaya konulacağını...

Ancak bu aşamaya gelinmesinin sorunların çözümlenmesi anlamına gelmeyeceğini söylemiş...

O aşamada, sosyo-ekonomik yapılar ve siyasal/ekonomik tercihlerin daha büyük bir rol oynayacağını sözlerimize eklemiştik.

***

Bunu söylerken, dünyada 'gelişmiş' ülkelerle 'gelişmekte olan' ülkeler arasındaki gelir dağılımı eşitsizliğinin derinleştiği ...

Ve sağlık hizmetlerinin bir çok ülkede neredeyse tamamen özelleştirilmiş olması nedeniyle sağlık hizmeti almanın belirli bir mali güç gerektirdiği gerçeğinden hareket ediyoruz...

Neticede aşıyı özel şirketler üretiyor ve aşı geliştirme çalışmaları önemli bütçeler gerektiriyor... Devletler, aşı giderlerinin bir kısmını ya da tamamını karşılamak isteseler de, bunu ancak ekonomik güçleri oranında yapabiliyor.

***

Büyük ölçekli aşı üretimi yapabilecek olan ülkeler aşağı yukarı belli: ABD, İngiltere, Rusya ve Çin...

Aşıyı üretme kapasitesine sahip şirketler de biliniyor... Bunlar 'küresel' ölçekte faaliyet gösteren ama neticede belirli bir ülkede kurulmuş, o ülkenin yasalarına göre faaliyet gösteren ve o ülkeleri yönetenlerin kararlarından etkilenen şirketler...

Dolayısıyla ülkelerinin siyasi tercihlerini görmezden gelerek iş görmeleri mümkün değil.

***

Hal böyle olunca, bu ülkelerde üretilecek aşıların öncelikli olarak kendi toplumlarını aşılamak için kullanılacağını söyleyebiliriz...

Örnek olarak ABD'yi ele alalım...

ABD'de koronavirüs nedeniyle ölenlerin sayısı 200 binin üzerine çıktı ve bu sayı hızla artıyor. Kasım ayında ülkede başkanlık seçimleri yapılacak ve Trump, ikinci kez seçilebilmek için bu konuda bir şeyler yapmak zorunda...

Nitekim yaptı da... Koronavirüs aşısının ekim ortasında ülke içinde uygulanacağını, 2020 sonuna kadar 100 milyon doz aşının dağıtılacağını, Nisan 2021'e gelindiğinde her Amerikalının aşı olmasına yetecek kadar koronavirüs aşısının ülkede stoklanmış olacağını ileri sürdü... Bu arada Demokrat Parti'nin Başkan Adayı Biden'ı aşı karşıtlığı ile suçlamayı da ihmal etmedi...

Bu açıklamanın hemen ardından ABD'de aşı çalışmalarını yürüten Pfizer CEO'su Albert Bourla, Amerikan CBS televizyonuna çıkarak, şirketin üzerinde çalıştığı aşının hazırlıklarının Ekim ayı sonuna kadar tamamlanacağını, aşının onayı ve dağıtımı için şimdiden hazırlıklara başladıklarını açıkladı...

Pfizer, 1849 yılında ABD'de kurulan, günümüzde 175 ülkede 100 binin üzerinde insanı çalıştıran, her yıl Ar-Ge çalışmalarına 8 milyar dolar civarında yatırım yapan, 600'ü aşkın ilaç ve aşı patentini elinde bulunduran 'küresel' bir şirket...

Ne var ki, gelişmeler Pfizer'ın ürettiği aşının kullanım hakkı konusunda ABD vatandaşlarına öncelik tanıyacağını çok açık olarak gösteriyor.

***

İngiltere, aşı konusunda merkezi İngiltere'nin Cambridge kentinde bulunan ve halen dünyanın yedinci büyük ilaç şirketi olan AstraZeneca ile çalışıyor... 16 ülkede üretim ve 100'ü aşkın ülkede satış yapan firma, İsveç merkezli Astra AB ve İngiltere merkezli Zeneca Group'un birleşmesi ile 1999 yılında kuruldu ve bugüne dek Cambridge Antibody Technology (2006'da), MedImmune (2007'de), Spirogen (2013'te) ve Definiens (2014'te) gibi birçok firmayı bünyesine katarak büyüdü...

BBC'ye konuşan AstraZeneca Yönetim Kurulu Başkanı Sir Mene Pangalos, 'Her kuruluş ya da ülke önce kime bağışıklık kazandıracağına ve bunu nasıl yapacağına karar vermeli' diyor...

İngiliz sivil toplum kuruluşu Oxfam ise bu görüşe karşı çıkıyor... Oxfam'a göre dünya nüfusunun yüzde 13'üne sahip olan gelişmiş ülkeler, koronavirüs aşılarının muhtemel stoklarının yüzde 51'ini şimdiden satın almış durumdalar... Oxfam adına açıklamayı yapan Robert Silverman, 'Hayat kurtaran bir aşıya ulaşmak, nerede yaşadığınız ya da ne kadar paranız olduğuna bağlı olmamalı.' ifadesini kullanıyor.

(Devam edecek)