Ukrayna Kilisesi'nin İstanbul Patriği'nin desteğiyle Moskova Kilisesinden bağımsızlığını ilan etmesiyle ilgili yazılarımız sürerken, bu konuyla ilgili güncel gelişmeleri de aktarmaya devam ediyoruz...
Önce bir güncel gelişme:
Rusya Devlet Başkanı Putin, yaptığı yıl sonu basın toplantısında Fener Rum Patriği Bartholomeos'u Ukrayna Ortodoks Kilisesi'ne otosefallik (bağımsızlık) vermeye teşvik eden unsurların para ve ABD'nin öğütleri olduğunu savunarak şunları söyledi:
'Bartholomeos için teşvik edici ana unsurun para olduğunu düşünüyorum. Bu bölgeyi kendisine bağlayıp sonrasında kazanç elde etmek istiyor. Elbette ABD'nin öğütleri de önemli. Bunlar kabul edilemez şeyler. Bu durum, yaşananların, Rusya ve Ukrayna halklarının arasını daha fazla açma amacı taşıdığının bir başka kanıtıdır'.
Bu açıklamanın hemen öncesinde Reuters'ta yer alan habere göre, Ukrayna hükümeti geçtiğimiz günlerde Rusya ve Ukrayna gemileri arasında çatışmaların yaşandığı bölgeye yeni savaş gemileri yollama kararı almıştı.
***
Bu gelişmeleri aktardıktan sonra meselenin köklerine inebilmek için tarihte yaptığımız gezintiye kaldığımız yerden devam edelim:
Hıristiyanlıktaki ilk ciddi bölünme, Hıristiyanlığı Roma dini haline getiren Büyük Konstantin'in M.S. 325 yılında İznik'te düzenlediği 'konsil'de Hıristiyanlığın önemli topluluklarının temsilcilerine kabul ettirdiği resmi yoruma itiraz eden kuzey Afrikalı bir din adamı olan Arius'un afaroz edilmesiyle ortaya çıkmıştı...
Arius, İznik'te kabul edilen doktrine karşı İsa'nın 'Tanrı'nın oğlu' dolayısıyla bir 'tanrı' olmadığını, özel niteliklere sahip olmakla birlikte 'yaratılmış' bir insan, bir peygamber olduğunu savunmaktaydı...
Bu hareket, yüzyıllarca varlığını devam ettirdi ve Batı Roma'yı yıkan Vizigotlar arasında yayılarak Vatikan'ın etki alanının Batı'ya yayılmasını uzun süre engelledi.
***
Bu ilk hizipleşmeyi daha sonra pek çok tartışma ve ayrılık takip etti...
Ancak Hıristiyanlık tarihindeki en önemli ayrılık, Katolik-Ortodoks ayrışmasıyla yaşandı...
Günümüzde Ortodoks kilisesi içinde yer alan İstanbul ve Kiev patrikleriyle Moskova patrikliği arasındaki çatışmayı anlayabilmek için bu ayrılık sürecinin geçirdiği çeşitli aşamaları bilmek şarttır...
Çünkü Ukrayna Kilisesinin bağımsızlığını sağlayan İstanbul Patrikliği, bu çatışmada yalnızca kendi adına hareket etmemekte, hem bir zamanlar en büyük düşmanı olan Katolik Kilisesinin merkezi Vatikan tarafından hem de Protestanlığın günümüzde en güçlü olduğu ülkelerden biri olan ABD tarafından aktif bir şekilde desteklenmektedir...
Başka bir deyişle, geçmişin Katolik-Ortodoks mücadelesi günümüzde yerini Moskova Patrikliği ile Hıristiyan dünyasının diğer etkili merkezlerinin oluşturduğu bir koalisyon arasında cereyan eden mücadeleye bırakmış durumdadır...
Ve bu mücadele, Rusya ile Batı dünyası arasında halen yaşanmakta olan 'sessiz savaş'ın önemli bir cephesini oluşturmaktadır.
***
Ancak buraya gelmeden önce Katolik-Ortodoks ayrışmasının altında yatan nedenleri anlamamız gerekmektedir...
O zaman göreceğiz ki, o ayrılığın altında da siyasi ayrışmalar yatmaktadır.
Daha önce Büyük Konstantin'in Roma'yı 'Doğu ve Batı Roma' olarak iki idari bölüm ayırırken imparatorluğun başkentini Konstantinopolis adını alacak olan İstanbul'a naklettiğini, bu durumun İstanbul Patrikliğini öne çıkardığını söylemiştik...
O zamana kadar merkez durumunda olan Roma'daki Vatikan Kilisesi, hoşuna gitmese de bu duruma katlanmak zorunda kalmıştı...
Ancak Batı Roma yıkılırken İmparatorluğun Doğu bölümünün Vatikan üzerindeki etkisinin azalması ve Doğu Anadolu'da büyük bir ayaklanma başlatan 'heretik' Pavlikanların İstanbul Patrikliğinin otoritesine meydan okuması bu durumu değiştirdi...
Vatikan, Avrupa'da yükselmekte olan Karolenj hanedanının ünlü temsilcisi Pepin ile ilişki kurarak ona 'imparator' unvanı verdi... Bunun karşılığında 'yeni imparator'dan kendisini Batı Avrupa'nın 'ruhani merkezi' haline getirecek tavizler elde etti...
Bu yeni statüye 'hukuki' bir kılıf geçirebilmek için de tarihin en büyük sahtekarlıklarından birini tezgahladı.
(Devam edecek)