Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Bilim Kurulu'na tepki göstererek, 'Allah aşkına kendinize bilim kurulu demeyin. Bilime ayıp. Ne dedikleri belli değil. 4 Nisan itibariyle ABD'yi geçtik vaka sayısında. Dün 193 kişi hayatını kaybetti. Bunlar da resmi rakamlar. Nasıl yönetiliyor bu ülke? Bilim Kurulu var. Hikaye tamamen. Orada oturanların hiçbirisinin bilimle ilgisi yoktur. Bilim Kurulu dediğin senin koyduğun kurallara siyasi iktidar uymuyorsa izzeti ikbal ile çekileceksin. Kuralları koydum buna uyuyorsan hayhay. Uymuyorsan beni burada göstermelik tutamazsın diyeceksin. Oturmuşlar oraya Bilim Kurulu ayrı havada, sağlık bakanı ayrı telden çalıyor' diye konuştu.
'KİM SORUMLU?'
Kılıçdaroğlu'nun konuşması şöyle: 'Huzurlu bir Türkiye'yi hep beraber istiyoruz ama sıkıntılı bir tablo var. Tümüyle yönetim erkini kaybetmiş bir siyasal iktidarla karşı karşıyayız. Ağır sorunların altında ezilen, çaresizliğini ört bas etmek için sağa sola saldıran, yapay gündemlerle toplumu meşgul etmek isteye bir siyasi yönetimle, bir tek kişi hükümetiyle karşı karşıyayız. Dolayısıyla önce bir Türkiye tespiti yapmamız gerekiyor. Pandemi sürecindeyiz insanlar can derdinde. Nerede aşılar? Bu ülkeyi kim yönetiyor kim sorumlu? Bu soruyu herkesin kendisine sorması lazım. Özellikle geçmişte AK Parti'ye oy vermiş, şimdi kafası karışık vatandaşlarına söylüyorum, bu gidiş gidiş değildir diyorsan bu kardeşini dinleyeceksin. Ben her zaman her yerde her ortamda doğruları söyleyemeye devam edeceğim. Sağlıkçılarımız için Pandemiyi meslek hastalığını yapmıyorlar. Niçin? Vicdan yok mu sizde? Bu insanlar bizim insanlarımız için çalışırken bir taleplerini neden yerine getirmiyorsunuz? Bunun sorgulanması lazım! Çok sayıda sağlıkçı hayatını kaybetti bu süreçte. Bütün bunların sorumlusu kim? Bu ülkeyi yöneten kim? Bu ülkenin yönetiminde söz sahibi olan kim? Böyle acı bir tabloyu Türkiye'nin önüne koyan kim? Ben soruyorum ama her vatandaşımın da sormasını istiyorum. Milleti canından bezdirdiler.
ASLI ÖZKISIRLAR TEPKİSİ
Pandemi dolayısıyla nelerin yaşandığına dair iki örnek vereceğim. Aslı Özkısırlar, İzmir'de elleriyle yaptığı takıları satarak geçimini sağlıyor. Bir hastalığı var yatarak tedavi olması lazım ama bir türlü boş yatak bulamıyor. Ve sonunda 'Neredeyse 10 günden fazladır hastaneye yatış için bekliyorum yata yok ama siz yapın kongrenizi, benim çektiğimin ağrının eziyetin ne önemi var sonuçta. Sürünerek ölürsünüz umarım' diyerek de beddua da ediyor. 21'inci yüzyıl Türkiye'sinde bu genç kızımıza yatak bulunamadı. Ve hayatını kaybetti. Sorumlusu kim? Gene söyleyecek Bay Kemal diyecek. Beyefendi bu işin baş sorumlusu sensin sen! Sırtı kalın olanlara ambulans uçaklar hazır. Peki garibanlara? Dayısı olmayanlara? Telefon açıp da bir türlü yatamayan hastaların sözcüsü kim olacak? Onların dertlerini kim dile getirecek? Ben getireceğim, biz getireceğiz. Soruyorlar, 'Dostlarınız kim'? Dostlarımız bu ülkenin garibanlarıdır, işsizleridir, esnafıdır, bu ülkenin kamyon şoförleridir, bu ülkenin apartman görevlileridir bizim dostlarımız. Bizim dostlarımız halktır halk. Bir örnek de Kayseri'den. Sidal adında 16 yaşındaki bir genç kızımız... Eve giderken güvenlik çağırıyor maskeyi nizami takmadın diyor 900 lira ceza kesiyorlar. 23 Mart'ta vergi dairesinde icra dairesine geleceksin diyorlar. Kendisine bir ödeme emri tebliğ ediliyor. Ödeyemiyor, sen ödeyemezsen babana haciz. Bunu vicdan kabul eder mi? Bunları doğru kabul etmiyoruz. Devlet böyle yönetilmez. Devlet adaletle, bilgiyle yönetilir. Vatandaşlar arasında ayrım yapılmaz. O zaman bunların her birine 900 lira ceza keseceksin. Ben de seni kutluyorum vatandaşlar arasında ayrım yapmadın diyeceğim. AK Parti'ye MHP'ye oy veren kardeşlerim bunu içlerine sindiriyorlarsa bir şey demiyorum ama sindiremiyorlarsa sözüm sözdür bu ülkeye mutlaka adaleti getireceğim. Bu tablodan hangisi vatandaşa örnek? Şimdi söyleyin bakalım devleti kim daha iyi yönetir, kim adaletle yönetir ve kim vatandaşına değer verir? CHP gelse bal gibi yönetir, güzellikle yönetir, açlık olmaz sefalet olmaz.
'99 BİN 588 ESNAF İFLAS ETTİ'
2020 yılında esnaf ve sanatkar sicil gazetesi var 99 bin 588 esnaf iflas etti. 99 bin kişi ölmüş onun umurunda bile değil. Onların çocukları var umurlarında bile değil. Umurunda olan tek şey var koltuğumu nasıl korurum. Koltuk insanı büyütmez. Koltuğa oturdun kendini vazgeçilmez adam görüyorsun. Dünyadaki bütün mezarlıklar vazgeçilmez adamlarla doludur. Üç yerden beş yerden maaş alanların hepsi 'lebaleb' Saray'da. Peki, Tekirdağ'daki, İzmir'deki emeklinin durumu ne? Perişan. Bin lira emekli ikramiye verdiler, her şeye zam geldi kardeşim, zam yap, enflasyon oranında zam yap. Vermem diyor, emekli de hayatından memnun beni görünce alkışlıyor demek ki durumları çok iyi diyor. Oturup düşünmeniz lazım.
'BURASI TÜRKİYE Mİ, AFRİKA MI?'
İstanbul'da Nişantepe'ye gittim. Erdoğan'ın orayı gidip görmesini isterim. Diyecek ki; 'Burası Türkiye mi, Afrika mı?' Afrika değil beyefendi orası Türkiye ama senin haberin yok. Altında uçakların var hiçbir padişaha nasip olmayacak kadar sarayların var. Görmüyor musun ya milletin halini? 2002 yılında en düşük emekli aylığıyla 7 çeyrek altın alınıyordu şimdi 2 çeyrek. Ya gençlerimiz, işsizlerimiz? Bunların hali ne olacak? 19 yıl devleti yöneteceksin, 10 milyon 287 bin işsiz yaratacaksın. Sonra da çıkıp bu memleketi güzel yönetiyorum diyeceksin. 10 milyonu aşkın işsizin olduğu yerde hangi güzellikten bahsediyorsun sen? Senin bu çocukları umutsuzluğa sevk etme hakkın var mı ya! Herkes birden fazla maaş alıyor. Üniversitesi hatta en iyi okulları bitirmiş olanlar işsiz. Erdoğan işsizliğin ne olduğunu biliyor mu?
'MÜLAKATI KALDIRACAĞIZ'
Gençlerle konuştum. Mülakatı kesinlikle kaldıracağız. Akraban yoksa eleniyorlar, siyasi yandaşın yoksa sözlüde eleniyorlar bu haksızlığı gidereceğiz. Sayıştay raporlarına göre 138 bin 383 öğretmen açığı var. Öğretmen açıklarının tamamını dolduracağız. Eğitimden tasarruf edilir mi ya? Eğitimden tasarruf edilmeyeceğini en iyi anne babalar bilir. KYK'dan borç almışlar, şimdi hem faiz hem işsiz. E iş ver parayı alacaksan ondan sonra al. Hem iş vermiyorsun hem de borcunu öde. İcra göndereceğim babanın mal varlığına el koyacağım. Babanın ne günahı var. Bunların tamamını bitireceğim. Gençlere sözüm var sizin elinizden alınan bütün hakları size iade edeceğiz ve tamamını telafi edeceğiz. Bahçeli hiçbir zaman işsizlerin esnafın derdini dile getirmedi. Onun tek görevi var Cumhuriyet Halk Partisi'ne saldırmak, ona bu görevi vermişler. Bu cevabı verirken üzülüyorum ama ülkücü kardeşlerime şunu söylemek isterim; hiç meraklanma ben milliyetçiliğin ne olduğunu Bahçeli'ye de göstereceğim, dünyaya da göstereceğim.
'KİMSE YEMİYOR ARTIK BU NUMARALARI'
Vay efendim Türkiye'de darbeciler var. Montrö Sözleşmesi dolayısıyla emekli büyükelçiler açıklama yaptı tık yok. Emekli amiraller açıklama yaptı mal bulmuş mağribi gibi vay efendim yeniden darbe. Ne darbesi kardeşim! Ne paranoyası kardeşim. Bütün bunların üstünü örtmek için. İşsizlik sorunu konuşulmasın, çiftçi sorunuyla baş başa kalsın. Milletin dikkatini başka yere çekelim. Yav zaten bunlar daha önce gazetelerde yazıldı. Sen çıkıp en baştan 'Montrö Sözleşmesi, Lozan, ikisi de bizim güvencemiz' desen zaten bir şey olmayacak. Vay efendim bunlar darbeci, yok kardeşim. Geçti onlar, kimse yemiyor artık bu numaraları. Millet de yemiyor. Kardeşim ben açım aç diyor dükkan kapalı sen neyden bahsediyorsun. Emekliler dünyanın neresinde darbe yaptılar. Bunlar gerçekten akıllarını peynir ekmekle yemişler bu kadar saçmalığı TC devleti hiç görmedi duymadı. Şu gerçeği herkes bilsin artık ortada bizim anladığımız anlamda devleti sağlıklı yöneten bir iktidar yoktur. Ortak da sağlıklı bir ortak değil. Bakanlar bakan değil. Bürokratlar ise bürokrat değil, tamamı yağcılardan oluşmuş, akıllarını kiraya vermişler.'