Dünkü yazımızda Ekrem İmamoğlu'nun mazbatasının iptali ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin yenilenmesi kararının sonuçlarını analiz ederken olayın AKP saflarında bile iç rahatlığıyla karşılanmadığını söylemiş...
Hatta eski AKP Milletvekili ve Karar gazetesi yazarı Mehmet Ocaktan'ın 'Acaba bu işlerin arkasında bilmediğimiz bir güç var da, AK Parti'yi bitirmek için böyle oyunlar mı tezgahlıyor' diye düşünmeden edemiyor.' sözleriyle bir komplodan kuşkulandığını hatırlatmıştık...
Gerçekten de başlangıçta hile yapıldığı iddialarıyla başlatılan inceleme ve soruşturmalar sonuç vermeyince seçim sandık başkanları ya da görevlileri arasında kamu görevlisi olmayan kişilerin bulunduğu gerekçesiyle iptal edilmiş, bu da olayın rengini değiştirmiştir...
Bu gerekçe üzerine CHP ve İYİ Parti, 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de on binlerce sandık başkanı ya da görevlisinin kamu görevlisi olmadığı halde seçimlerde görev yaptığı noktasından hareket ederek 'tam kanunsuzluk nedeniyle' söz konusu seçimlerin de iptalini isteyen başvurular yapmış...
Böylece geride kaldığı düşünülen 24 Haziran seçimleri ile ilgili bir meşruiyet tartışması gündeme gelmiştir.
***
Elbette mevcut koşullarda bu başvuruların kabul edilmesini kimse beklemiyor...
Ancak, bu başvurularla birlikte CHP'li yetkililerin deyişiyle 'tarihe bir not düşülmüş' oluyor...
Bu tartışmanın önümüzdeki seçim döneminde de kızışarak süreceği görülüyor.
***
Ekrem İmamoğlu'nun mazbatasının iptal edilmesi ve seçimlerin yenilenmesinin doğurduğu olumsuz sonuçlardan en önemlisi hiç kuşkusuz ülkedeki 'kutuplaşma'nın artarak devam etmesi olacaktır...
Oysa seçimlerin hemen ertesinde bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'demirin soğutulmasından' ve 'Türkiye ittifakından' bahsederek bir 'yumuşama' ortamı yaratılacağından söz etmişti...
Bunun sebebi, böyle bir ortamın yaratılmasından ve iktidarla muhalefet arasında bir diyalog kurulmasından en fazla yarar sağlayacak olan partinin AKP olmasıydı...
Ancak işler tam tersine gelişiyor...
***
Şu gerçeğin artık görülmesi gerekiyor...
Türkiye, içeride ve dışarıda ulusal çıkarlar temelinde ittifakı gerektiren büyük sorunlarla karşı karşıya...
İçteki sorunlar, hukuka duyulan güvenin yitirilmesi, siyasi istikrarın sağlanamaması ve ekonominin üretimden giderek uzaklaşması ile ilgili...
Dıştaki sorunlar ise bir takım ideolojik saplantılardan ve ABD'yi stratejik müttefik olarak görmekten kaynaklanıyor.
***
Siyasi istikrarsızlık ve hukuka duyulan güvenin yitirilmesinin acilen dışarıdan döviz cinsinden kaynak bulmaya çalışan iktidarın işini zorlaştıracağı çok açık...
Ancak meselenin yalnızca bu tür kaygılardan kaynaklandığı düşünülmemeli...
Dünyada fon akışlarını yönlendiren finans kurumlarının Türkiye'nin içine düştüğü sıkıntılardan faydalanmak için daha yüksek faiz talepleri var ve yaşanan sıkıntılar IMF aracılığıyla ülke ekonomisi üzerindeki denetimi sıkılaştırmak için kullanılmak isteniyor.
***
Dıştaki sorun ise Türkiye'nin Suriye'de ABD ile yaşadığı sorunların ardından başlayan gelişmeler dolayısıyla şiddetlenmiş bulunuyor...
Suriye'de PKK/PYD güçlerinin koruma altına alınarak ordulaştırılması, ABD'nin yaptırım uyguladığı Rusya, Çin ve İran ile Türkiye arasındaki ilişkilerin engellenmeye çalışılması, bunun bir sonucu olarak S-400 meselesi, ayrıca Akdeniz'de doğalgaz havzalarında başlatılan sondaj çalışmalarının durdurulması için yapılan baskılar, bunların tümü birbiriyle ilişkili...
Şimdi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptali kararı, ABD ve AB'nin Türkiye'yi 'Doğulu dostlarından' koparmak ve 'hizaya getirmek' için yaptığı baskılara 'demokratik' bir renk katmak için kullanılacak ve yukarıda sözü edilen konularda tavizler elde etmek için baskılar artırılacak.
***
AKP, gerek içeride karşılaştığı sorunlarla gerekse dışarıdan gelen baskılarla başedebilmek için muhalefetin de desteği ve katkısına muhtaç... Bunu sağlamanın yolu ise kutuplaşma siyasetinden vazgeçerek bir uzlaşma ortamının yaratılmasını gerektiriyor...
Oysa gelişmeler, en azından İstanbul seçimlerinin sonuçlanmasına kadar gerginliğin daha da artacağını gösteriyor...
Ondan sonra ne olacağını ise kimse bilmiyor.