AKP'nin başvurusu ve YSK'nın kararıyla Ekrem İmamoğlu'nun mazbatası elinden alındı...
Başka bir deyişle, taş yerinden kaldırıldı...
Şimdi merak edilen soru şu: O taş ne olacak?.. Bir kenara mı atılacak, yoksa ayağa mı düşürülecek?
***
Doğal olarak bu sorunun cevabı taşı kaldıranın gücüne bağlı...
Çağımızda siyasi güç kamuoyunun desteğiyle tartılıyor...
Kamuoyu desteğinin belirlenmesinde en önemli gösterge ise yapılan hamlenin politik tercihini kesinleştirmemiş kesimde ve kendi saflarında yarattığı etki... Eğer yapılan hamle karşı kesimde bile bir destek bulmuşsa, bu önemli... Aksine, o hamle yapanın saflarında bile tepki ve kararsızlık yaratmışsa, o zaman hamlenin ters tepme tehlikesi var.
***
İlk olarak AKP'nin başvurusunu haklı bulan YSK kararının bizzat AKP'ye yakın çevrelerde nasıl bir etki yarattığına bakalım...
Bilindiği gibi alınan kararın en tartışmalı yanı aynı seçim kurulunun nezaret ettiği sandıktan çıkan dört oy pusulasından yalnızca birinin iptal edilmiş olması...
Kararı verenler ve savunanlar, bunu yalnızca o konuda bir talep gelmiş olmasına bağlıyorlar... Ancak, bu gerekçe, iktidar yanlısı basının 'ağır topu' Akit gazetesinin en rağbet gören yazarı olan Abdurrahman Dilipak'ı bile ikna edememiş durumda.
***
Yazar, Akit gazetesinde yayınlanan yazısında şunları söylüyor:
'Herkes birbirini suçluyor ve kimse özeleştiri yapmıyor. Bu 'Rezalet' durumu hep birlikte başardık!
Sahi aynı seçmen, aynı sandık kurulu, aynı il - ilçe seçim kurulu, aynı zarfta 3 oy kullanıyorsunuz, o oyların sonuçlarından biri iptal, diğerleri devam! Bunun bir açıklaması olmalı.
YSK diyebilir ki, 'Biz bize yapılan başvuru üzerinden inceleme yaptık.'
Ama kararların 'efradına cami, ağyarına mani' olması gerek. 'Kamu yararı' diye bir şey var!..
Sonuçta kim kazanırsa kazansın, Türkiye kaybediyor.
Adalet yara alırsa tuz kokar! Adalet siyasete kurban edilmemeli.'
***
Eski AKP Milletvekili ve Karar gazetesi yazarı Mehmet Ocaktan da karar tepki gösterenlerden biri...
Ocaktan, kararı, 'YSK'nın, AK Parti'ye ve demokrasiye kurduğu tuzak' olarak niteliyor ve yaptığı iptal başvurusu nedeniyle AKP'yi şöyle eleştiriyor:
'Hemen belirtelim, YSK'nın gerekçesi hukuk açısından yüz kızartıcı bir durumdur. Nasıl bir hukuk anlayışıysa büyükşehir başkanının seçiminde 'usulsüz' kabul edilen kurullar, aynı zarfın içinde yer alan meclis üyeleri, ilçe belediye başkanları ve muhtarlar için 'usulsüz' kabul edilmiyorlar. Kimse kusura bakmasın, bunun anlamı halkın aklıyla alay etmektir...
'Ancak benim bu süreçte anlamakta zorluk çektiğim; AK Parti'nin neden böyle bir sonuçtan mutlu olduğudur... Ne yalan söyleyeyim YSK'nın iptal kararını duyar duymaz, 'Eyvah YSK AK Parti'nin ve demokrasinin altını oyuyor' diyerek hayıflandım. Şunu açık yüreklilikle ifade edelim, bu karar AK Parti'yi millet nezdinde çok zor bir durumda bırakmıştır. Kişisel olarak hiçbir zaman komplo teorilerine itibar eden birisi olmadım, ama insan bazen ister istemez 'Acaba bu işlerin arkasında bilmediğimiz bir güç var da, AK Parti'yi bitirmek için böyle oyunlar mı tezgahlıyor' diye düşünmeden edemiyor.'
***
Gazeteciliğe 2004 yılında Vakit Gazetesi'nde başlayan ve başta Irak, Afganistan, Patani, Keşmir, Suriye, Güney Lübnan, Gazze, Darfur ve Moro olmak üzere dünyanın birçok savaş ve kriz bölgesinde gazetecilik yaparak dokuz kitap yazan AKP'ye yakın muhafazakar yazar Adem Özköse de karara tepki gösterenlerden... Özköse, tepkisini şu sözlerle ortaya koyuyor:
'Yaşadıklarımız bize bu ülkede hiçbir kesimin birbirinden farkının olmadığını, gücü ele geçirenin tüm iddilarını, ilkelerini terkettiğini öğretti. Artık siyasi olarak hiç bir umudum kalmadı.
Allah ülkemizi, milletimizi tüm kötülüklerden korusun.'
***
Örnekleri artırmak mümkün...
Ancak biz, yazımızın bugünkü bölümünü eski Anadolu Ajansı (AA) Genel Müdürü, halen Yeni Şafak gazetesi yazarı olan Kemal Öztürk'ün attığı bir twitter mesajına değinerek bitirelim. Öztürk mesajında, 'YSK kararı, uzun yıllar çok tartışılacak. Sadece İstanbul seçimlerini değil, tüm siyaseti etkileyecek bir hava oluşmaya başladı. Ekrem İmamoğlu, başkanlığı elinden alınmış mağdur bir siyasetçi olarak, daha da önemli bir siyasi figür haline geldi. Detaylar yarınki yazımda...' demişti...
Yazısı gazetesinde yayınlanmadı.
(Devam edecek)