Avrupa Birliği’nin finansal desteğiyle, Dışişleri Bakanlığı Avrupa Birliği Başkanlığının koordinasyonunda, UNFPA Türkiye ve Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ortaklığında yürütülen “Kadın Dostu Kentler” Projesinin 3. Fazı kapsamında Ankara’da lansman etkinliği gerçekleştirildi.

Törende TBB Başkan Vekili ve Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, UNFPA Türkiye Temsilcisi Mariam A. Khan, AB Türkiye Delegasyonu İşbirliği Bölümü Başkanı Maria Luisa Wyganowski ve Dışişleri Bakanlığı Avrupa Birliği Başkanlığı, Mali İşbirliği ve Proje Uygulama Genel Müdürü Bülent Özcan birer konuşma yaptı. Lansmana TBB Genel Sekreteri Suat Yıldız, kamu üst düzey bürokratları ile ulusal ve uluslararası kurumlardan çok sayıda davetli katıldı.

Seçer: “Kadınların güçlendiği kent, toplumun güçlendiği kenttir”

Başkan Seçer törende, Kadın Dostu Kentler Programı’nın yalnızca teknik hedefler sunmakla kalmadığını herkesin güvenli, erişilebilir kentlerde yaşayabileceği bir “geleceği gerçeğe dönüştürme imkanı” verdiğini ifade etti. Seçer, TBB’nin programın ortağı olmanın ötesinde bu vizyonun yayılmasında öncü rol üstlendiğini söyledi.

Programın, kadınların ve kırılgan grupların haklarını görünür kıldığının altını çizen Seçer, “Bu program, yerel yönetim anlayışımızı, toplumsal sorumluluğumuzu ve kentlerimizin yaşam kalitesini yeniden tanımlıyor ve tüm vatandaşlar için daha adil, daha güvenli ve daha yaşanabilir bir mekan haline getiriyor.” ifadelerini kullandı.

Semtlerin yalnızca fiziksel mekanlar olarak değil, toplumsal cinsiyet eşitliğinin hüküm sürdüğü alanlar olarak şekillendirilmesi gerektiğini vurgulayan Seçer, kadın dostu kent olma iradesiyle Birlik ile protokol imzalayan 25 pilot belediyenin, protokolleri yalnızca bir belge olarak görmediğine dikkati çekti.

“Kadınların güçlendiği kent, toplumun güçlendiği kenttir” diyen Seçer, “Kadın dostu kent” markasına hayat veren şehirlerin dayanışmanın, güvenliğin ve eşitliğin kök saldığı yerler olduğunu söyledi.

UNFPA Türkiye Temsilcisi Mariam A. Khan: “Belediyelere desteğimiz sürecek”

BM Nüfus Fonu, UNFPA Türkiye Temsilcisi Mariam A. Khan, UNFPA’in belediyelerle ve sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği içinde ulusal öncelikleri desteklemeye devam ettiğin, vurguladı. Khan, “Kadın Dostu Kentler oluşturma yolculuğumuzun üçüncü aşamasında, Türkiye genelinde kadınlar ve kız çocukları için daha güvenli ve güçlendirici kentlerin gelişimine katkı sunmayı sürdüreceğiz. Bu çalışmalar, kadınların sosyal ve ekonomik yaşama daha da güçlü katılımı yoluyla demografik dayanıklılığı güçlendirirken, kalıcı bir eşitlik ve kapsayıcılık modelinin ilerlemesini sağlayacaktır." diye konuştu.

Khan, Kadın Dostu Kentler Programı kapsamında yapılan çalışmaları değerlendirirken, bugüne kadar önemli ilerlemeler kaydedildiğini, ancak hala yapılacak çok iş olduğunu vurguladı. Khan, programın katılımcı bir yaklaşımla yönlendirildiğini belirterek, güvenlik konusuna dikkat çekti ve özellikle kadınların ve çocukların sokaklarda rahatça yürüyebilmesi ve güvenli alanlara ulaşabilmesinin önemine değindi.

Wyganowski: “Gelecek inşaası AB ve Türkiye’nin ortak taahüdü”

AB Türkiye Delegasyonu İşbirliği Bölümü Başkanı Maria Luisa Wyganowski; “Kadın Dostu Kentler 3 Programı yalnızca bir proje sözleşmesi değil. Kadınların güvenliğinin, onurunun ve sağlığının önceliklendirildiği, kadınların seslerinin kentlerin ve toplumların şekillenmesinde yer aldığı bir gelecek inşa etme konusunda AB ile Türkiye’nin ortak bir taahhüdüdür.” dedi.

Yerel yönetimler ile sivil toplum kuruluşları arasındaki diyalogun kritik olduğunu vurgulayan Wyganowski, iki yapının bir araya gelerek kentlerin bu şekilde yapılandırıldığında kalıcı değişimin sağlanabileceğini belirtti. Bu şekilde hiç kimsenin geride bırakılmadığından emin olunabileceğini söyleyen Wyganowski konuşmasını Türk yazar Duygu Asena’nın “Güçlü olmalısınız, kendi gücünüze inanmalı ama gerçekten güçlü olmak için çabalamalısınız.” sözleriyle tamamladı.

Kadın Dostu Kentler Projesine AB Başkanlığı Desteği

Dışişleri Bakanlığı Avrupa Birliği Başkanlığı, Mali İşbirliği ve Proje Uygulama Genel Müdürü Bülent Özcan, projenin kapsayıcılığa, eşitliğe önem verdiğini aynı zamanda ayrımcılık ve şiddetle mücadeleyi amaçladığını kaydetti. Özcan, toplum ve temel haklarla alakalı projenin finansmanını sağlama konusunda Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu ile çalışarak bunun uygulayabilir hale getirileceğini belirtti. Projeyi takip edip, verimli ve efektif bir şekilde hayata geçmesine destek olmak için büyük bir gayretle çalışacaklarını paylaşan Özcan, projenin sivil toplum örgütleri, üniversiteler ve yerel kamu kuruluşlarını bir araya getirmesi nedeniyle önemli bir adım olduğunu söyledi.

25 Pilot belediye yararlanıyor

2027 yılına kadar sürecek olan programın 3. fazı kapsamında, pilot olarak seçilen 25 belediyede yerel eşitlik birimleri kurulacak, mevcut birimler güçlendirilecek ve kadınların toplumsal hayata katılımını artıracak eylem planları uygulanacak. Kadına yönelik şiddetle mücadele, kadın sağlığı ve ekonomik güçlenme alanlarında çalışmalar yürütülecek; kreş, güvenli ulaşım ve erişilebilir mekanlar yaygınlaştırılacak.

Yerelde sivil toplum kuruluşlarının da desteğiyle, eşitlikçi ve katılımcı yerel yönetişim anlayışı güçlendirilecek. Program kapsamında ayrıca, kadınlar ve kız çocukları başta olmak üzere kentte yaşayan herkesin şiddetten uzak yaşamlar kurması için çalışmalar yürütülecek.

Önceki fazlarda neler yapıldı?

Programın 2006–2010 ve 2011–2015 yıllarını kapsayan ilk iki fazında, kadınların hizmet ve haklara erişimini artırmak ve toplumsal cinsiyet eşitliğini güçlendirmek amacıyla ilk etapta 6 belediyede, ardından 12 belediyede Yerel Eşitlik Mekanizmaları (YEM) kuruldu.

Belediyeler bünyesinde oluşturulan bu mekanizmalar, komisyon ve koordinasyon yapıları sayesinde, kadınların ihtiyaçlarını gözeten Yerel Eşitlik Eylem Planları (YEEP) hazırlayıp uygulamaya geçirdi. Her iki dönemde de kamu kurumları ile sivil toplum kuruluşları yerel düzeyde kadın-erkek eşitliği konusunda desteklenirken, bu aktörler arasındaki iş birliği önemli ölçüde güçlendirildi.

Kaynak: Bülten