İlişkilerin insanların kendilerine dair en çıplak halleriyle karşılaştıkları aynalar olduğunu ve Çoğu zaman “birlikte olmak” sanılan şeyin yalnız kalmamak için verilen bir mücadeleye dönüştüğünü belirten Kanizi, "Oysa sağlıklı bir ilişki, yalnızlıktan kaçış değil; kendin olarak kalırken, bir başkasına yer açabilme cesaretidir. İlişkilerde en sık gördüğümüz yanılsamalardan biri, uyum sağlama adı altında bireyliğin silinmesidir. Taraflardan biri ya da her ikisi, “sorun çıkmasın” diye benliğini küçültür, ihtiyaçlarını erteler, sınırlarını esnetir. Ve zamanla bir ilişki değil, içinde kaybolunan bir kalıba dönüşür. Oysa gerçek uyum, iki bireyin kendi hakikatinden vazgeçmeden yan yana durabilmesidir. Çünkü kişisel sınırın olmadığı yerde sağlıklı bir temas da mümkün değildir." ifadelerini kullandı.
SEVGİ BAŞLANGIÇ AMA YETERLİ DEĞİL
Psikoterapide sıkça 'Birbirimizi çok seviyorduk ama yürümedi' cümlesi ile karşılaşıldığını belirten Kanizi,” Sevgi, başlangıçtır; ama bir ilişkinin sürdürülebilir olması için yeterli değildir. İlişki, ancak taraflar duygusal olarak birbirini görebildiğinde; ihtiyaçları tanıyıp, yük almadan yanında durabildiğinde büyür. Bu da zamanla gelişen bir yetidir: Emek ister. Sabır ister. Kendine ve karşıya dürüst olmayı, yüzleşebilmeyi ve her şeyden önce; kişinin kendiyle teması koparmamış olmasını ister." dedi.
BİZ OLMAK ROMANTİK BİR İDEAL DEĞİL PSİKOLOJİK BİR GELİŞİM DÜZEYİ
'Biz' olmanın romantik bir ideal değil; psikolojik bir gelişim düzeyi olduğunun altını çizen Kanizi. "Biz olmak, iki insanın, farklılıklarıyla birlikte var olabilmeyi öğrenmesi, ihtiyaçlarını birbirine dayatmadan, ama saklamadan ifade edebilmesi ve bazen ayrı düşmeyi göze alarak, sahici bağ kurabilmesi demektir. Bu da ancak, bireyliğini koruyabilen, geçmiş travmalarının farkında olan, kendi sınırlarını bilen bireylerle mümkündür. Çünkü kendini bilmeyen, sağlıklı bir “biz” kuramaz." diye konuştu.
GERÇEK BAĞ FARKLILIKLARA RAĞMEN EŞLİK EDEBİLMEKLE MÜMKÜN
Kanizi, "Gerçek bağ iki insanın birbirine sığmak yerine, birbirine yer açtığı yerde başlar. Aynı yolda yürümek, aynı olmaya çalışmakla değil; farklılığına rağmen eşlik edebilmekle mümkündür. Ve işte o noktada, ilişki bir zorunluluk değil; bir seçime dönüşür. Kökü derine inen, yüzeydeki fırtınalardan korkmayan bir bağ kurulur. Bu bağ, sadece sevgiyle değil; bilinçle, çabayla ve karşılıklı ruhsal farkındalıkla filizlenir. Bir ilişkide asıl mesele sevmek değil; birlikte kalırken hem kendine hem diğerine sadık kalabilmektir." ifadelerini kullandı.