Kentin güzelliği şiirlerin başlıklarında kaldı bir tek…
Duygu yüklü anılar, biraz da kıyıda köşede kalmış el değmemiş güzellikler…
Ve kıymeti geç anlaşılmış tarihi ve kültürel zenginlikler…
Zaman içinde modernleşme, altyapı gelişmeleri ve nüfus artışıyla şehir dönüştü. Tarihi değerlerin bakım ve onarımı o gelişim sürecinde yeterli ilgiyi görmedi.
Oysa Ankara’nın tarihin ilk zamanlarında keşfedilen güzellikleri özel bir öneme sahiptir.
Geçmişin nostaljik havasını taşıyan sokaklar, tarihi mekanlar ve eski evler, kentin sahip olduğu tarihi güzelliklerin bir yansımasıdır.
Zaman içindeki modernleşme ve nüfus artışıyla birlikte kent de dönüşüme uğradı..
Eski Ankara, fotoğraflarda kalan birer siyah-beyaz nostaljiye dönüştü.
Hacettepe, Ulus, Hamamönü ve Çıkrıkçılar Yokuşu gibi semtler, o eski dokuyu hissettiren sayılı semtler arasında gösterilebilir.
Tarihi görünümünden uzaklaşmakla birlikte Ankara Kalesi, bazı eski mahalleler ve köhne taş yapılar, geçmişe yolculuk için sayılı semtler arasında yer alıyor.
Bugün geldiği noktada dört bir yanı çok katlı binalarla çevrili yapılar arasına sıkışmış Ankara’nın tarihi ve kültürel güzellikleri ‘’Nerede o eski Ankara’’ sorusunu anımsatıyor.
Dev boyutlu beton bloklar, yalnızca ufku daraltmıyor, tarihi değerleri de gözlerden ırak tutuyor.