Gürer, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında 2025 yılına dair önemli değerlendirmelerde bulundu. Cumhurbaşkanı tarafından Aile Yılı ilan edilen 2025’in ilk yarısında yaşanan ekonomik ve sosyal zorluklara dikkat çeken Gürer,çözüm önerileri sundu. Gürer, tarım sektörü, aile yapısı ve ekonomik sıkıntılara dair çarpıcı veriler paylaşarak AK Parti iktidarının politikalarını eleştirdi.
"EKONOMİK KRİZ VE DOĞAL AFETLER AİLE YAPISINI CİDDİ BİÇİMDE ETKİLEDİ"
2025 yılının “Aile Yılı” olarak ilan edildiğini hatırlatan Gürer, geçen yılın “Emekli Yılı” olarak belirlenmesine rağmen emeklilerin ciddi sorunlarla karşı karşıya kaldığını vurguladı. Gürer, “Emekliler hem ekonomik hem de yaşamsal sorunlarda büyük zorluklar yaşadı. Bu yıl da Aile Yılı. Yılın ortasına geldik ve veriler üzerinden Aile Yılı’nın aileler üzerindeki etkisini değerlendirmek istedim.” dedi.
Aile Yılı’nda yaşanan ekonomik kriz ve doğal afetlerin aile yapısını ciddi biçimde etkilediğine dikkat çeken Gürer, “Nisan ayında meydana gelen don olayı, tarım kesimini önemli ölçüde etkiledi. Bu etkileyişten aileye de büyük bir pay düşecek. Çünkü kırsaldan kente göç artacak, aile yapısında dağılmalar oluşacak. Sosyal yardım talepleri yükselecek. Esnafın iş alanı daraldığı için orada sorunlar yaşanacak. Küçük aile tipi dediğimiz işletmelerin çoğu bölgede üretim dışı kalacağı için sıkıntılar katlayacak. Mevsimlik ve geçici işçilerin iş bulamama durumu nedeniyle oluşacak sorunlar yanı sıra, sabit işçi olarak çalışanlar da ondan dolayı oluşacak üretim kaybıyla çalışma olanakları daralacak, yaşam koşulları bozulacak. Sosyal bağ zayıflayacak. Ruh sağlığı da doğal olarak bu süreçten etkilenecek. Kırsalda gelir düşmesiyle işsizliğin seviye olarak artması, kadın ve gençlerin işsiz kalması önemli ölçüde bu süreçte gerçekleşecek.” ifadelerini kullandı.
"AİLE YILI BIRAKIN DESTEK GETİRMEYİ ELDE AVUÇTAKİNİN DE İCRAYA GİTMESİNE VESİLE OLUYOR"
Ekonomik sıkıntıların aileler üzerindeki etkisini rakamlarla açıklayan Gürer, icra dairelerinde yaşanan artışa dikkat çekti: “Şu anda resmi verilere göre vatandaş borçları da çevrilemez noktaya erdi. İcra çoğu yerde kapıya dayandı. 2025 yılında icra dairelerine yeni dosya sayısı 3 milyon 448 bin arttı. Derdest dosya sayısı ise 23 milyon 329 bine yükseldi. Mayıs ayı itibariyle bin 705 taşıt, 9510 taşınmaza, 486 taşınır mala icra yoluyla satış başlatıldı. Bunlar arasında 860 otomobil, 1083 daire, 57 beyaz eşya yer alıyor. Yani Aile Yılı’nda destek beklerken evdeki buzdolabı, çamaşır makinesi de icra yoluyla satılan bir ekonomik süreç devam ediyor. Aile Yılı, bırakın aileler için mutluluk sağlayacak destekleri getirmeyi, elde avuçtakinin de icra yoluyla gitmesine vesile oluyor,” diye konuştu.
"VATANDAŞIN FAİZ YÜKÜ GİDEREK ARTIYOR"
Vatandaşın bankalara ödediği faiz yükünün her geçen gün arttığını vurgulayan Gürer, 2025’in ilk üç ayında bankalara ödenen faiz miktarının 226 milyar 86 milyon liraya ulaştığını söyledi. Gürer, “Takibe düşen borçlar toplamı 161 milyar 494 milyon liraya ulaştı. Takibe düşen kişi sayısı 3.998.602 oldu. Bankalara olan kredi borçlarının toplamı 4 trilyon 425 milyar 331 milyon lirayı resmi verilerde buldu. Her hafta bu da artarak devam ediyor. Bunun 2 trilyon 328 milyar 655 milyon lirası bireysel kredi, 2 trilyon 96 milyar 677 milyonu ise kredi kartı borcu. Bu kredi kartlarını birden fazla bankadan takla attırarak yaşamını sürdürenler, piyasada oluşan sorunlardan dolayı giderlerini dengeleyemeyince icralar da bu anlamda başladı.” diyerek ekonomik sıkıntının boyutlarını ortaya koydu.
"GENİŞ TANIMLI İŞSİZLİK VE YOKSULLUK DERİNLEŞİYOR"
Gürer, “Geniş tanımlı 11 milyon 575 bin kişi işsiz. Yoksulluk derinleşiyor. Tarım sektörünün borcu 937 milyar liraydı. Son verileri de alıp buraya geldik. 34.2 milyar lira daha tarım kesiminin borcu artmış. Tarım ürünü ihracatında yüzde 1.6 oranında azalma oluşurken, 7 milyon dolara gerileyen ihracat, ithalatta ise artışa dönmüş. yüzde 25.9 oranında artan ithalat 4.5 milyar dolara yükselmiş.” şeklinde konuştu.
"HAYVAN İTHALATINDA YÜZDE 213 ARTIŞ YAŞANDI"
Tarım sektöründeki ithalat bağımlılığına değinen Gürer, son yıllarda ithalatın üretimden daha fazla teşvik edildiğini belirtti: “Hayvan ithalatında bu yıl yüzde 213.9 oranında artış var. Meyve ve sebze ithalatımız artıyor. Kahve, çay, kakao ithalatı, baharat ithalatı yükselişte. Geçen yılın ilk çeyreğinde 3.6 milyon dolar olan tarım ürünün dış ticaret verilerinde fazla, 1 milyar dolardan azalarak 2.5 milyon dolara indi. Tarım ürünü ithalatında yaşanan artışı yüzde 213.9’la canlı hayvan ithalatı körüklüyor. Canlı hayvan ithalatı başladı. 2010 yılından 2025 yılına kadar 10 milyon büyükbaş hayvan ithal edildi. 11 milyon dolar yurt dışına dövizimiz gitti ama ne et ucuzladı ne de hayvancılıkta sorun bitti. 16.800.000 bugün büyükbaş hayvan varlığının hemen hemen yarısı ithal hayvandan oluşuyor. İthalat lobileri buradan büyük fayda sağlıyor, para kazanıyor ama bizim besimiz ne yazık ki bu konuda zararda,” dedi.
"SÜT ÜRETİCİSİ İNEĞİNİ KESİME GÖNDERMEK ZORUNDA KALIYOR"
Süt fiyatlarının üreticiyi zor durumda bıraktığını söyleyen Gürer, “Süt şu anda 10 lira 75 kuruş tavsiye edilen alım fiyatı. Anadolu illerini geziyoruz. 8 lirayla 14 lira arasından küçük aile tipi işletmede süt alınıyor. Süt üreticisi ineğini kesime göndermek zorunda kalıyor. Son gittiğim bir ahırda 400 ineğe 100’e düşürmüş ve süt inekçiliği büyük ölçüde sıkıntılı bir süreçti. Ama bir bakıyorsunuz raftaki sütün, peynirin, tereyağın fiyatı artıyor. Yani vatandaş pahalıya ürünü alırken sanayicinin elinden çıkan üründe bu işi yapan, hayvancılığı sürdürenler de yem fiyatları başta olmak üzere artışlar karşısında çaresizlik içinde.” ifadelerini kullandı.
“HALK YAŞADIĞINI HİSSEDER, SORUNLAR GİZLENEMEZ”
Gürer, hükümetin ekonomik sorunları yokmuş gibi gösterme çabalarını eleştirerek, halkın bu durumu bizzat yaşadığını ve hissettiğini dile getirdi. Merkez Bankası’nın yıl sonu enflasyon tahminlerine atıfta bulunarak, “Enflasyonu yıl sonunda %19-20 civarında öngörüyorlar. Bu rakam, yalnızca emekli maaşları ve asgari ücreti belirlerken kullanılabilecek bir TÜİK bakış açısıyla oluşturulabilir. Ancak Türkiye’nin %60’ın altında bir enflasyonu yıl sonuna kadar görmesi bugünkü şartlarda mümkün değil,” dedi.
"ÜRETİCİYİ ÜRETİMDE TUTMAZSAK DIŞ BAĞIMLILIK ARTAR"
Tarım sektöründeki sorunlara dikkat çeken Gürer, bahçe bitkilerinin don olayından etkilenmesinin yalnızca bir boyut olduğunu, asıl önemli meselenin üretici ailelerin yaşadığı ekonomik sıkıntılar olduğunu belirtti. Gürer, “Üreticiyi üretimde tutamazsak, dış bağımlılığımız artar ve bunun sonucunda Türkiye’nin işsizlik oranı yükselir, üretim dokusu zayıflar, adil paylaşım daha da problemli hale gelir,” ifadelerini kullandı.
Üretimin sürdürülebilirliği sağlanmadıkça Türkiye’nin daha yüksek vergiler, zamlar, düşük alım fiyatları ve çalışanların ücretlerinde düşüşlerle karşı karşıya kalacağını belirten Gürer, bu durumun sosyal adaleti de olumsuz etkileyeceğini vurguladı.
“CHP İKTİDARINDA HİÇBİR SORUN ÇÖZÜMSÜZ KALMAZ”
Mevcut yönetim anlayışı değişmediği sürece sorunların çözülmesinin mümkün olmadığını ifade ederek erken seçim çağrısında bulunan Gürer, “Mutlak surette, yönetimin anlayışı değişmeyeceğine göre yapılacak bir erken seçimde halkın bu konulara bakışını oylayalım. Eğer Cumhuriyet Halk Partisi iktidarı halkın oyuyla gerçekleşirse, hiçbir sorun çözümsüz kalmaz,” dedi. Gürer, çözümün halkın tercihine bağlı olduğunu belirterek, “Siz kimden yana bu tercihi kullanırsanız, geleceğiniz o tercih anlayışına göre şekillenir,” diye ekledi.