Açıklanan verilerin tarımda dış ticaret fazlasının hızla eridiğini ortaya koyduğunu ifade eden Gürer, ithalatın piyasa dengeleme işlevini kaybettiğini, artan ithalatın raf fiyatlarına zam olarak yansıdığını ve ithalatçıları kazandıran bir yapıya dönüştüğünü söyledi. Gürer, mevcut tarım politikalarının üretimi desteklemek yerine ithalatı teşvik ettiğini vurguladı.

Dış Ticaret Fazlası Yarı Yarıya Azaldı

Gürer, 2024 yılında tarım, gıda ve içecek sektöründe 27,69 milyar dolar ihracat, 18,24 milyar dolar ithalat yapıldığını ve sektörün dış ticaret fazlası verdiğini hatırlattı. Ancak 2025 yılının ilk 10 ayında ihracatın 22,2 milyar dolarda kalırken, ithalatın 18,48 milyar dolara yükseldiğini belirtti.

2024’ün ilk 10 ayında 7,24 milyar dolar olan dış ticaret fazlasının, 2025’in aynı döneminde 3,72 milyar dolara düştüğünü kaydeden Gürer, “Bu durum ihracat–ithalat dengesinin yüzde 48,6 oranında bozulduğunu gösteriyor. Tarımda elde edilen kazanım neredeyse yarı yarıya eridi” dedi.

Tarımda İhracat Kayıpları Artıyor

2025’in ilk 10 ayına ilişkin verilerin tarımın temel kollarında ciddi ihracat kayıplarına işaret ettiğini belirten Gürer, en fazla düşüş yaşanan alanları şöyle sıraladı:

  • Bakliyat: 151 milyon dolar

  • Meyve suyu: 106 milyon dolar

  • Yaş meyve ve sebze: 105 milyon dolar

  • Yumurtacılık: 85 milyon dolar

  • Kuru meyve ve sebze: 71 milyon dolar

  • Şeker ve tatlandırıcılar: 62 milyon dolar

  • Salça ve konserve: 43 milyon dolar

  • Nişasta: 30 milyon dolar

  • Tohumculuk: 24 milyon dolar

İhracat gerilemesinin üretim dengesini de olumsuz etkileyeceğini belirten Gürer, “Önemli pazarlara sahip ürünlerimizdeki bu düşüş, üreticiler için giderek daha büyük bir sorun haline geliyor” dedi.

İthalatta Şekerli Mamuller, Bitkisel Yağ ve Canlı Hayvan Öne Çıkıyor

İthalat kalemlerinde dikkat çekici artışlar yaşandığını belirten Gürer, şekerli mamuller ithalatının yüzde 80 artışla 905 milyon dolar yükseldiğini, bitkisel yağ ithalatının 737 milyon dolar arttığını, canlı hayvan ithalatının ise yüzde 56 artış gösterdiğini söyledi.

“Hayvan yemini ithal eden, bitkisel yağı dışarıdan alan, canlı hayvanı başka ülkelerden getiren bir ülke durumundayız” diyen Gürer, Türkiye’nin yeniden kendi kendine yeten bir tarım yapısına kavuşması gerektiğini vurguladı.

İhracat Irak’ta Yoğunlaştı

2025’in ilk 10 ayında tarım, gıda ve içecek ihracatının ülke bazında dar bir alanda yoğunlaştığını belirten Gürer, Irak’ın 2 milyar 620 milyon dolarla ilk sırada yer aldığını, onu Almanya, ABD, Rusya ve İtalya’nın izlediğini söyledi.

Sektör bazında ise şekerli mamullerin 2 milyar 929 milyon dolarla ilk sırada yer aldığını belirten Gürer, yaş meyve ve sebze, sert kabuklu meyveler ve bitkisel yağ sektörlerinin de öne çıktığını ifade etti.

Üretim Kaybı Sadece İklimle Açıklanamaz

Tarımda yaşanan üretim kayıplarının yalnızca iklim değişikliğiyle açıklanamayacağını vurgulayan Gürer, son iki yılda tahıl ve bitkisel üretimde yaklaşık 10 milyon ton, meyvede ise 8–10 milyon ton kayıp yaşandığını söyledi. Asıl sorunun planlama ve yönetim eksikliği olduğunu belirten Gürer, su politikalarının ve arz-talep dengesinin yeniden ele alınması gerektiğini dile getirdi.

Çiftçi Destekleri Yetersiz, Gıda Arzı Risk Altında

Çiftçiye verilen desteklerin yasal zorunlulukların çok gerisinde kaldığını ifade eden Gürer, Tarım Kanunu’na göre 2026 yılında çiftçiye 722 milyar lira destek verilmesi gerekirken öngörülen desteğin yalnızca 168 milyar lira olduğunu söyledi.

Gürer, “Çiftçi ayakta kalamazsa gıda arzı da güvence altında olmaz. İthalata dayalı bu yapı sürdürülebilir değil. Üreticiyi koruyan, maliyetleri düşüren ve kooperatifleri güçlendiren politikalar acilen hayata geçirilmezse Türkiye ciddi bir gıda kriziyle karşı karşıya kalabilir” uyarısında bulundu.

Muhabir: Hatice Gürel