Gürer, çiftçi ve üreticinin girdi maliyetleri altında ezilirken, tüketicinin de rafa gelen ürünün fahiş fiyatıyla mağdur olduğuna dikkat çekti. Çoğunlukla ürünlerin, üreticiden tüketiciye en az üç el değiştirerek ulaştığını belirtti. Doğrudan alım yapan büyük marketlerin, piyasada oluşan fiyatları esas aldığını ve bu durumun tüketiciyi mağdur ettiğini ifade etti. Gürer, gıda enflasyonunda sorumluluğun iktidarda olduğunu ve hal yasası ile perakende yasası gibi düzenleme gerektiren sorunlara iktidarın seyirci kaldığını belirtti. Ayrıca, aracılık sistemini düzenlemeyerek süreci izlemekle yetindiklerini söyledi.
"CUMHURBAŞKANININ ÇÖZÜMÜ HALKI BOYKOTA ÇAĞIRMAK OLDU"
Gürer: "Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi, 9 Aralık 2014'te oluşturuldu. Komite sekreteryası 27 Aralık 2016'da Merkez Bankası'na devredildi. Sonrasında bakanların yer aldığı komiteler oluşturuldu. 2020 yılında Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu oluşturuldu. 2022 yılında ise bu kez Fiyat İstikrarı Komitesi kuruldu. Her komitenin amacı, enflasyonu azaltmak, gıda kaybını önlemek ve erken uyarı sistemi ile arz açığının önüne geçerek piyasayı dengelemek olarak açıklandı. Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi, 12 Ağustos 2024 tarihinde Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı İbrahim Şenel, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Dr. Fatih Karahan, ilgili bakan yardımcıları ve kurum temsilcilerinin katılımıyla toplandı. Toplantıda, ülkemizde tarımsal ürünlerde arz ve talep dengesinin sağlanmasına ve hem üreticilerin hem de tüm vatandaşların menfaatlerinin korunmasına yönelik olarak dış ticaret tedbirleri dahil olmak üzere gerekli tüm önlemlerin uygulanmasına devam edileceği vurgulandı. Sonuçta, 2024 yılı sonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Fahiş fiyatı boykot edin' çağrısına kadar süreç sürdü. Piyasayı dengeleme ve fahiş fiyatı önleme görevi Cumhurbaşkanında iken, onun çözümü de halkı boykota çağırmak oldu." dedi.
"HAL VE PERAKENDE YASASI ÇIKARILMALI"
Bu açıklamalara rağmen gıda enflasyonunun durmadığını ve aksine arttığını ifade eden Gürer, "İşin esası, girdi maliyetlerinden başlayarak üretim öncesi, üretim süreci ve üretim sonrası bir kamucu yaklaşımla ele alınmadı. Girdi maliyetleri sübvanse edilmedi. Hal ve perakende yasası çıkarılmadı. Aracılık sistemi düzenlenmedi. İthalatçı ve tüccara bırakılan piyasada kooperatifçilik geliştirilmedi." ifadelerini kullandı.
Başıboşluk ile piyasanın sorunlu hale getirildiğini vurgulayan Gürer, "Alım fiyat uygulamasında üreticiye enflasyon altında alım fiyatları açıklanmasına rağmen ürün fiyatları, üreticiden çıktıktan sonra yükselmeye devam etti. Üretici de ezildi, tüketici de korunmadı. İthal ürün getirenler, piyasayı dengelemek yerine ülkemiz fiyatlarını geçti; bazı ürünlerde daha yüksek fiyatlarla ürün satarak büyük kazanç sağladılar. Aracıların kazancı katlandı. Üretmeyen kazandı, üreten de tüketen de sıkıntıya düştü." dedi.
"HALDEN MARKETE FİYATLAR 3 KAT ARTIYOR"
Hal fiyatları üzerinden ülkemizde sebze ve meyve fiyatlarını değerlendiren Gürer, son günlerde Ankara hali sebze ve meyve fiyatlarına dikkat çekti. Gürer, "Ankara halinde ananas 90,00-130,00 TL, armut (Ankara) 15,00-35,00 TL, armut (Deveci) 18,00-55,00 TL, armut (Santamaria) 30,00-65,00 TL, asma yaprağı 60,00-100,00 TL, avokado 20,00-50,00 TL, ayva 20,00-50,00 TL, bakla 40,00-70,00 TL, bezelye 30,00-90,00 TL, biber çarliston 20,00-35,00 TL, biber dolma 20,00-40,00 TL, biber kapya 35,00-70,00 TL, biber kıl 30,00-50,00 TL, biber köy 20,00-40,00 TL, biber sivri 20,00-40,00 TL, biber sivri (filinta) 40,00-50,00 TL, çilek 30,00-120,00 TL, domates (pembe) 20,00-65,00 TL, domates salkım (kutu) 20,00-40,00 TL, elma (Amasya) 20,00-50,00 TL, elma (Golden) 30,00-70,00 TL, elma (Granny) 30,00-80,00 TL, elma (Starking) 30,00-70,00 TL, arasında kaliteye göre işlem görmüştür. Bu ürünler halden çıktığında fiyat katladığı gibi, çevre illere ürün yola çıktığında nakliye, poşet, yer kirası gibi giderler pazarda artışı etkilerken, markette fiyatlar üç kat kadar artıyor. Her el değiştiğinde de aracı karı devreye girdiğinde fiyatı değişiyor . Girdi maliyeti artışı üreticiyi zorlasa da, üreten ürünü satabilmek için makul bir gelire razı olurken, aracılar da kazançlarından taviz vermemesi, tüketiciye artan ürün fiyatı olarak yansıyor." diye konuştu.
"İKTİDARIN YANLIŞ POLİTİKALARININ BEDELİNİ ÇİFTÇİ VE TÜKETİCİ ÖDÜYOR"
Gürer, "İktidar, fahiş fiyatla 2014 yılından beri farklı farklı komiteler kurup hep suçlu aradı. Tüccara bırakılan piyasa ve ithale dayanan yaklaşımlar çözüm olamayacağı görmedi. Üretici, çiftçiyi baskıladı. Çiftçi, üretici gelir-gider dengesi bozulunca üretimden çekildi. Üretim planlaması olmadığı gibi, büyük kent çevrelerindeki tarım alanları imara açıldı. Çok ürün, kilometrelerce öteden gelmesi nedeniyle nakliye ve yol, köprü geçiş ücretleri ile ürün ambalaj artışları da fiyatlara yansıdı. Mazota gelen her zam, ürünün fiyatını etkiledi. İthal gübre başta olmak üzere girdiler, döviz kıpırdadıkça fırladı. Bu nedenle de sorunlar aşılamıyor. Serbest piyasa ekonomisi uygulaması gereği fiyat belirleme gücünü kaybeden iktidarın yanlış politikalarının bedelini çiftçi ve tüketici ödüyor.” dedi.