TBMM’nin tatile girmesi ile 47 köy ve kasabayı ziyaret eden Gürer, tarım kesiminin sorunlarının yanı sıra geçim sıkıntısının başlıca konu olarak köylerde dile getirildiğini, emekli maaşlarının yetersiz kaldığını ve en az 30 bin TL olması gerektiğini, bu yönde Meclis açılınca çalışma yapılması isteğinin dile getirildiğini söyledi.

Gürer, yaz nedeniyle köy ve kasabalarda nüfusun önemli ölçüde artmasıyla, başta içme suyu sorunu olmak üzere farklı taleplerin de ortaya çıktığını belirterek, “Her yıl çoğu emekli bahçe sahibi, şehirden köye yaz boyunca gelip bahçede ürün hasadı sağlar. Yıl boyu dönüş yaptığı yerde emekli maaşı ile sağladığı ürün geliri geçimine destek olurdu. Bu yıl zirai don ve şiddetli yaşanan kuraklık emekli için de büyük yıkım oldu. Dalda ürün olmayınca, emekli maaşı dışı gelir yok. Emekli maaşına destek olsun diye bahçeye bakan emekli, bu kere emekli maaşını bahçeye harcama durumunda kalmasıyla ciddi ölçüde bunalmış bulunuyor. Kira yok, sebze genelde bahçede sınırlı alanda ekim ile sağlamaya çalışılıyor. Bu süreç, köye gelen emekliler için zor bir sürece dönüşmüş durumda.” ifadelerini kullandı.

"KONUŞURSAK OĞLAN, KIZ MEMUR İŞİNDEN OLUR"

Gürer, emekli maaşlarının açlık sınırı altında kalmasına 2008 yılında AK Parti döneminde çıkarılan katsayı düzenlemesinin neden olduğunun artık çok sayıda emekli tarafından fark edildiğini belirtti. Gürer, emekli maaşının kuşa dönmesinin, 2008 yılında emekli maaş hesaplama katsayısının yüzde 70’lerden yüzde 30’lara çekilmesi ile oluştuğunu, “Emekli olunca etkisini fark ettik” diyen emekliler olduğunun altını çizdi.

Gürer, emekli vatandaşların kendisine aktardığı şikayetleri şu sözlerle dile getirdi:

Yaşlılıktan değil, aç kalmaktan korkar hale geldik” diyen emekliler var. “Kendimiz oy verdik, bedelini çekiyoruz” diyen emeklilerimiz var. “Öz vatanımızda Suriyeliler kadar değerimiz yok. Onlardan alınmayan ilaç katkı payı bizden alınıyor” diyen emeklilerimiz var. “Yıllarca çalışıp emeklilikte rahat edecek derken, nasıl yaşayacağız derdine düştük” diyen emeklilerimiz var. “Emekliler hiç bu kadar siyasi iktidarın görmezden geldiği bir dönem yaşamadı” diyen emeklilerimiz var.

“Gel, derdini anlat, kamuoyuna duyurayım” deyince, bu kere emekli kamera önünde sessiz kalıyor. “Neden?” diyorum. “Ben korkmuyorum da, oğlan, kız, damat memur; başına bir iş gelir, ekmeğinden ederler. Sen konuş vekilim. İyi konuşuyorsun. Halimizi sen anlatıyorsun. Duymak isteseler duyarlar. Halimizi bilmemeleri mümkün mü?”

"SEÇİME KADAR SESİMİZİ DUYAN BİR İKTİDAR YOK"

Gürer’e dert yanan emekliler, “Bunalımdayız. Psikolojimiz bozuk. Çok emekli psikolojik tedavi alıyor. Haksızlık yapılıyor ama çaresiziz. Beş yılda bir seçimde oy vermekten başka ne yapsak bakan yok. Oy zamanı bir parmak bal veriyorlar, ‘İyileşecek, düzelecek’... Bu başlangıç masalı ile oyu alıp, yine zulüm başlıyor. Kaderimize isyan etsek ne olacak? Aç kaldığımızı bilmez olurlar mı? Biliyorlar. Seçime kadar sesimizi duyan bir iktidar yok. Enflasyon düşse ne olur, düşmese ne olur. ‘Enflasyonu düşüreceğiz’ diye bizim gelirimizi yerlere sürüklediler. Bizi gözden çıkarmışlar. Biz de ‘İlk seçimde gereğini yapacağız’ diyoruz. Bu kere kandıramayacaklar” diye konuşuyorlar.” dedi.

Muhabir: Muhammed Ali YAHŞİ