Nişantaşı'ndaki tarihi Taş Konak'ta düzenlenen açılışa İstanbul Valisi Davut Gül, Kalyon Kültür Vakfı Başkanı Reyhan Kalyoncu ve Kalyon Kültür Sanat Yönetmeni Aslı Bora ile çok sayıda sanatsever katıldı.
Açılışta konuşan Vali Gül, İstanbul'un dünyanın göz bebeği şehirlerinden biri olduğuna dikkati çekerek, "İstanbul'un coğrafi güzelliklerinden ziyade İstanbul'a değer katan, kültür ve sanatla ilgili yapılan işlerdir. Sizlerin varlığı şehrimize değer katıyor. Kültürün, sanatın şehrimizde gelişmesi, ilerlemesinin de en önemli etkenlerinden biri sermayenin buna sahip çıkmasıdır." dedi.
Gül, Kalyon Kültür Vakfı Başkanı Reyhan Kalyoncu'nun kültür sanat işlerinin yanı sıra sosyal sorumluluk projelerine de destek olduğuna işaret ederek, güzelliklerin paylaşıldıkça çoğaldığını söyledi.
Kalyon Kültür Vakfı Başkanı Reyhan Kalyoncu da hayatın koşturmacasında farkında olunmayan birçok mucize olduğuna vurgu yaparak, "Çoğu zaman gözden kaçırdığımız anlar vardır. Oysa bazen en büyük mucizeler tam da orada gizlenir. Sıradan sandıklarımız çoğu zaman sırlarla doludur. Bugün o küçücük anların büyüsüne, sıradanın içindeki olağanüstü güce birlikte dokunacağız. Kalyon Kültür'de bir yandan bizi biz yapan tarihi ve kültürel değerlerimizi yaşatırken diğer yandan çağdaş sanatın tüm disiplinlerine kapılarımızı sonuna kadar açıyoruz." ifadelerini kullandı.
"Dünyanın ihtiyacı barıştır, huzurdur. Hep birlikte insan olarak yaşamaktır"
Kalyon Kültür'ün bugüne kadar 400'den fazla etkinliğe ev sahipliği yaptığını belirten Reyhan Kalyoncu, şunları aktardı:
"Gündelik Mucizeler çok özel, karma bir sergi. 10 çağdaş sanatçımızı, onların derinlikli eserlerini ve sanatın farklı temsil biçimlerini bir araya getirmenin heyecanı içerisindeyiz. Her bir sanatçımız izleyiciyi yalnızca bakmaya değil, görmeye, hissetmeye ve fark etmeye davet ediyor. Sıradan olanın örtüsü aralanıyor. Hayatın en sessiz anlarında bile derin bir hikayenin saklı olduğu fısıldanıyor. Gündelik Mucizeler göz ucuyla bakıp geçtiğimiz ayrıntılara anlam, durağanlığa duygu katıyor. Ne yazık ki bazı coğrafyalarda gündelik olanın bile mucizeye dönüştüğü bir dönemden geçiyoruz. Filistin'de yaşananlar bir halkın en temel haklarına bile ulaşmasının nasıl bir mucize haline geldiğini bizlere gösteriyor. Yaşamak, nefes almak, korkusuzca uyumak ve uyanmak... Bunlar artık Filistin'de olağan değil, ne yazık ki imkansız görülen mucizeler haline geldi. Barışın, huzurun, toplumsal refahın olmadığı bir dünya sürdürülebilir değildir. Dünyanın ihtiyacı barıştır, huzurdur. Hep birlikte insan olarak yaşamaktır."
Sanatçı Muhammet Bakır ise AA muhabirine yaptığı açıklamada, sergide "Mekan" serisine ait işlerinin yer aldığını kaydederek, "Mekanı ele alırken mekanı var eden şeyin aslında onu zihnimizde taşıdığımız, kendimizi iyi hissettiğimiz, korunaklı olarak gördüğümüz yer olduğunu iddia ediyorum. Mekan benim için zihnimizde var ettiğimiz bir yer. Kendimizi iyi hissettiğimiz bir ağacın gölgesi de mekan olabilir. Bir köprü de olabilir. Orada saatlerce dururuz çünkü kendimizi iyi hissederiz. O yüzden ben çizgilerle mekanı ifade ediyorum." diye konuştu.
Sergi hakkında
Sanatçılar Ayla Turan, Ebru Kocaer, Ecem Dilan Köse, Erhan Lanpir, Gülveli Kaya, Muhammet Bakır, Mr. Hure, Saghar Daeiri, Seydi Murat Koç ve Zeynep Abacı'nın eserlerinin yer aldığı sergi 17 Ekim'e kadar ziyaret edilebilecek.
Sergi, görkemli anlatımlar yerine, yaşamın küçük ayrıntılarında saklı estetik unsurlara odaklanıyor. Doğa, kent ve insanın gündelik halleri içinde gizlenen anları görünür kılmayı amaçlayan eserler, izleyiciyi sıradan olanın içindeki dikkat çekici detaylara yönlendirmeyi hedefliyor.
Tarihçi ve düşünür Hannah Arendt'in "Dünyaya bırakılmışlık halimiz, başkalarıyla birlikte var olmaya mecbur oluşumuzdur." sözünden ilham alan sergi, izleyiciyi gündelik yaşamdaki olağan unsurlar üzerinden düşünmeye davet ediyor.
Sergide resim, heykel, sokak sanatı, dijital sanat ve yerleştirme gibi farklı disiplinlerden eserler yer alıyor.
Gündelik yaşamda çoğu zaman fark edilmeyen anlara odaklanan sergideki her eser, izleyiciyi yalnızca bakmaya değil, görmeye, hissetmeye ve düşünmeye yönlendirmeyi amaçlıyor.