Esen, 8 Kasım’da Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde meydana gelen patlamada altı vatandaşın, ikisi çocuk olmak üzere yaşamını yitirdiğini hatırlatarak, “Bir fabrikanın hemen yanındaki konut sahibi, defalarca CİMER’e yazdığını ama hiçbir denetim yapılmadığını söylüyor. Bu başvurulara karşılık verilmemesi, yalnızca bir ihmal değil, kamu sorumluluğunun ihlalidir” dedi.

Esen, iş güvenliği kültürünün Türkiye’de hâlâ kurumsallaşmadığını belirterek, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi verilerine göre 2025’in ilk on ayında 1.700’ün üzerinde çalışanın iş kazalarında hayatını kaybettiğini ifade etti. “Her fabrikadaki, her işletmedeki çalışan vatandaşlarımız devletin gözetimi altındaki bir emanettir. Bu emanetin gereği, olaydan sonra değil, olaydan önce önlem almaktır” sözleriyle koruyucu önleyici tedbirlerin ve denetimin önemine dikkat çekti.

“MÜLTECİ KAMPI GİBİYDİ”

Konuşmasında patlamanın yaşandığı imalathanede çalışan işçilerin tanıklıklarına da yer veren Esen, şu ifadelere yer verdi: “Çayın dibini bize veriyorlardı. Sigorta yoktu, yemek yoktu. Okullar kapandığında 14–15 yaşındaki çocuklar geliyordu çalışmaya. Kadınlar çaresizlikten oradaydı. Bir gün patronla tartıştım, ‘Giden gider, bana eleman mı yok’ dedi. Parfüm şişesi kırılsa, ücretimizden keserdi. Mülteci kampı gibiydi.”

“BİR ÇOCUK BİLE ‘ANNE SEN SAKIN ÖLME’ DİYORSA BU BİR İŞ CİNAYETİDİR VE BİZ BU DOSYANIN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ”

Esen, konuşmasını “Olaydan sonra 9 yaşındaki çocuğum bana sarılıp ‘Anne sen sakın ölme’ diyor. Bu söz, Türkiye’de iş güvenliği kavramının ne kadar hayati olduğunu çocukların bile anladığını hepimize hatırlatmalı” diyerek tamamladı. Esen, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na yönelttikleri soruların yanıtsız kalmaması gerektiğini belirterek, “DEVA Partisi olarak bu konunun sonuna kadar takipçisi olacağız. Denetim zafiyetleri, çocuk işçiliği ve güvensiz, güvencesiz çalışma koşulları görmezden gelinemez” dedi.

Muhabir: Nursel DİLEK MANAVBAŞI