Otomotiv fabrikasında işçi olarak çalışan Serap Alıcı, 2016 yılında annesini meme kanseri nedeniyle kaybettikten sonra risk grubunda olduğu için düzenli takibe alındı. Alıcı, aile hekimliği tarafından yönlendirildiği Kanser Erken Teşhis Tarama ve Eğitim Merkezi'nde (KETEM) yapılan kontrollerde şüpheli bulgular saptanması üzerine Etlik Şehir Hastanesi Kanser Merkezi'ne başvurdu. Burada gerçekleştirilen tetkiklerde erken evre meme kanseri teşhisi konulan Alıcı'da genetik yatkınlık da belirlendi. Bunun üzerine önce 8 kür kemoterapi uygulandı, ardından çift taraflı mastektomi ile yumurtalıkları alındı ve estetik cerrahiyle yeniden meme oluşturuldu. Bir yıl 8 ay süren tedavi sürecinin ardından sağlığına kavuşan Alıcı, ailesinin desteğiyle hastalığı geride bıraktı.

'HİÇBİR ZAMAN OLUMSUZ DÜŞÜNMEDİM'

Serap Alıcı, öyküsüne annesiyle başladığını anlatarak tedavi sürecinde en büyük desteği eşi ve çocuklarından gördüğünü söyledi. Alıcı, "Annem meme kanseriydi ve 2016 yılında kaybettim. Beni de kontrol ediyorlardı. 2024 yılında aile hekimliği tarafından KETEM’e yönlendirildim. Ardından Etlik Şehir Hastanesi kanser merkezine başvuru yaptım. Genetik testler yapıldı, ailemde öykü olduğu için. Daha sonra ufak bir bulgu bulundu yani pozitif çıktı. Testlerden sonra hemen ilaç tedavisine başladım. 8 kür kemoterapi aldım. Ardından ameliyat oldum. Ameliyatımda da risk mememde olduğu için ve yumurtalıklarımda da risk olduğu için onlar da alındı. Hastalığı yenmem lazımdı. Onun için de hep kendimi pozitifledim, hiçbir zaman olumsuz düşünmedim hastalığımla alakalı. En büyük destekçim eşim. İlk baştan beri hep yanımda oldum dedi.

'KANSER YENİLMEYECEK BİR HASTALIK DEĞİL'

Kemoterapi sürecinin zor bir süreç olduğunu anlatan Alıcı, “Hep ayakta durmaya çalıştım, dimdik olmaya çalıştım. ‘Ben bu hastalığı yeneceğim’ diye düşündüm. Kendime bir hobi edindim. El işleri yaptım, kitap okudum. Daha sonra dualar ettim tabii ki. Kafamı hep bir şekilde meşgul ettim. Hiçbir şekilde hastalığımı düşünmedim. Hastaymışım gibi kendimi hiçbir zaman görmedim. Hep ileriye yönelik ‘iyi olacağım’ şeklinde düşündüm. Bundan sonra sadece kendim için yaşayacağım. Daha sonra çocuklarım, eşim ve bir çalışma hayatım var. Onu inşallah sürdürebilirim. İşimi çok seviyorum çünkü. Çalışmayı da çok seviyorum. İnsanlar kanseri bir grip gibi düşünsünler. Kanser yenilmeyecek bir hastalık değil; mücadele edilirse yenilir. Şu an çok mutluyum. Kurtuldum çünkü. Erken teşhis çok önemli, hayat kurtarıyor" diye konuştu.

Etlik Şehir Hastanesi Onkoloji Hastanesi Başhekimi Lütfi Doğan da hastanede geçen ay açılan Bütünleşik ve Önleyici Kanser Merkezi'nde genetik testlerin yapılabildiğini, aynı zamanda yorumlanıp, değerlendirilip, sonuçlandırılabildiğini, günlük buraya 40'a yakın hastanın başvurduğunu söyledi.

Kaynak: DHA