Türkiye'de gündem sık sık değişiyor...

Ama hani 'Sel gider, kum kalır' diye bir söz var ya...

Polemikler, günlük atışmalar yağmur gibi geçip giderken 'ekonomi' ve 'koronavirüs salgını' geride kalan kum misali gerçek gündemi belirlemeye devam ediyor.

***

Aslında ekonomi ve korona salgını o kadar iç içe geçmiş durumda ki, çoğu zaman tek bir gündem maddesi gibi ele almak zorunda kalıyoruz...

Örneğin, vaka sayısında dünya rekoru kırarken, alışverişi canlı tutmak, fabrikaları çalıştırmak, inşaatları tamamlamak için bir türlü 'kapanamıyoruz'...

Kapanamayınca da hastalık yayılmaya devam ediyor; sonra bir de bakıyoruz, bu kez de turizm gibi önemli bir sektör çökme noktasına gelmiş.

***

Dahası, iki konu bu kadar iç içe olunca biri 'iyi' diğeri 'kötü' olamıyor...

Dolayısıyla vaka sayısında dünya lideri olmamızla dünyada parası en çok değer kaybeden ülke olmamız arasında sıkı bir bağlantı var...

Aşı konusunda yaşanan tıkanıklık da bununla ilgili!

***

Sağlık Bakanı, aşı konusunda üretici ülkelerin verdikleri sözleri yerine getirmemelerinden şikayet ediyor...

Ancak aşıyı hükümetler değil şirketler üretiyor... Dolayısıyla aşı üretimine katkıda bulunuyor ve parayı peşin veriyorsanız, anlaşmayı yapıyor ve aşıyı alıyorsunuz... Anlaşmanın gereği yerine getirilmezse onun da yaptırımı var...

Öyle olduğu içindir ki, dünya yetişkin nüfusunun yüzde 14'ünü oluşturan zengin ülkeler, 2021'in sonuna kadar nüfuslarının 3 katına yetecek miktarda aşıyı satın almayı garantilemiş durumdalar... Verilen bilgilere göre, zengin ülkelerin yaptığı anlaşmaların toplamı, üretilecek tüm aşıların yüzde 53'üne denk geliyor. Kalan dozların yüzde 33'ü ise küresel nüfusun yüzde 81'ini oluşturan orta ve az gelirli ülkeler tarafından paylaşılacak.

***

Türkiye'ye gelince...

Ülkemizde hızlı başlayan aşılama süreci giderek yavaşlıyor. Bunun nedeni, Çin'den gelen Sinovac aşı stoklarının tükenmekte olması...

Bilindiği gibi, Çin'den gelen aşının tercih edilmesinin en önemli nedeni bu aşının bize ucuz (hatta bazılarına göre bedava) verilmesiydi.

***

'Ucuzluğun aşı stokunun tükenmesiyle ne alakası var?' derseniz...

O zaman Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in, 10 Mart 2021'de yaptığı bir konuşmada söylediklerini hatırlatalım... Putin, '100 milyar dolarlık hacme sahip aşı piyasasında pazar kavgası var.' demiş ve eklemişti: 'Bu aşıların küçük bir kısmını indirimli olarak, diğer her şeyin yalnızca bu üreticiden satın alınması koşuluyla satıyorlar.'

Bu sözler insanın aklına, 'Acaba Çin aşısının gelişinde son zamanlarda yaşanan aksaklıklar böyle bir durumun sonucu mu?' sorusunu getiriyor... Bilindiği gibi, Türkiye önce Çin firmasıyla anlaşma yapmış, ancak daha sonra Pfizer/BioNtech firmasından da aşı almıştı.

***

Her halûkarda aşı bulma ya da aşıya para bulma konusunda sıkıntılar yaşadığımız çok açık...

BBC Türkçe'ye konuşan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necmettin Ünal, aşılamada yaşanan sıkıntının aşılama kapasitesinden değil, aşı temininde yaşanan sorunlardan kaynaklandığını belirtiyor ve bu durumun varyant virüslerin etkinliğinin artmasına yol açtığını belirterek şöyle devam ediyor:

' Ya çok hızlı aşı yaparsınız ve virüsün yayılmasına izin vermediğiniz için varyantların ortaya çıkmasına engel olursunuz. Ya da herkesi evine kapatırsınız, hastalık yayılamaz ve varyant oluşma olasılığı azalır. Biz, bulunduğumuz noktada her iki hedefe de ulaşamamış durumdayız'.

***

Aşı temin etmek ya da kapanmayı gerçekleştirmek büyük ve güçlü bir ekonomi gerektiriyor...

Örneğin Çin, kapanmayı finanse edebildiği için salgını ülkeye yayılmadan durdurdu. ABD ise ülkesinde üretilen aşıyı hızlı ve yaygın bir biçimde uygulayabildiği için salgını geriletti...

Türkiye ise ekonomisi güçlü olmadığı için ikisini de yapamadı.

(Devam edecek)