Ahşabın doğasının güzel olduğunu ve ona şekil vererek oyuncak yapmanın kendisini mutlu ettiğini belirten İç Mimar Serap Coşkun, kimsesiz ve mülteci çocuklarla çalışabileceği projelerde yer almak istediğini söyledi. Ahşap oyuncakların doğal ve organik hammaddeye sahip olduğu için çocuklar için sağlıklı ve güvenli olduğunu ifade eden Coşkun, 'Endüstrinin tüketim üzerine kurulu anlayışından dolayı plastik oyuncaklar çocukların hayal dünyasını kısıtlıyor. Çocuk, oyuncağa hükmedemiyor; oyuncak, çocuğa hükmediyor. Ahşap oyuncak plastik bir oyuncağa göre daha ağırdır ve çocuğunahşap oyuncağı hareket ettirmesi için efor sarf etmesi gerekir. Bu da çocuğun dikkatini toparlamasına sebep olur. Ahşap oyuncak, daha uzun süre muhafaza edilebiliyor ve hemen kırılması söz konusu değil. Diyelim ki oyuncağın kolu veya bacağı çıktı, aynı vidayla tekrar takılabiliyor.' dedi.

Ahşaba hayat veren ve onu geleneksel oyuncaklara dönüştüren Coşkun ile iç mimarlıktan ahşaba dönüşen yolculuğunu konuştuk.

• Mimarlıktan ahşap oyuncak sürecine nasıl evrildiniz? Ahşap ile olan yolculuğunuzu bize anlatır mısınız?

İşin oyuncak kısmından ziyade sanata, üretmeye, materyallere ve neticesindeki olgulara hayran biriyim. Bu süreçler, 17 yaşımdan beri benim için tutkuya dönüştü. Öncesinde derslere bile katılmayıp, defterlerime gizlice resim yapan bir çocuktum. Bu arada, ilkokuldan itibaren okul hayatım hep öyle geçti. Üniversite hazırlık döneminde heykeltraş olmak istedim. Ancak toplumun sanata bakış açısı ve gelecek kaygısı nedeniyleiç mimarlığı tercih etmek zorunda kaldım. İlk zamanlarda okula istemeyerek gidip geliyordum.Ancak Hacettepe Üniversite'sinde farklı disiplinlerle kurulan eğitim sayesinde nitelikli bir eğitim aldım. Böylece okula çabucak adapte olabilmiştim. Doğaldım, çok çalışkandım ve her işi sahiplenen bir yapım olduğu için her iş ortamında sevilen bir çalışan oldum.☺

Fakat İç mimarlık benim varoluş anlayışıma uyan bir sektör değildi. En azından bu ülkede… Birilerinin şahsi zevklerini düşük maliyetle(!) tasarlamaya çalışmak çok saçma. Bu nedenle mağaza ve fast food sektörünün iç mekan tasarımlarına yöneldim. Farkında olmadan özellikle fast food sektörü eğlence alanıma dönüştü. Yıllarca o alanda çalıştım.

'KARNIMDA KELEBEKLER UÇUŞUYORDU'

Evet, mesleğimden para kazanıyordum ama resmi hiçbir zaman bırakmadım. Resim yapmak benim hayatla bağımı kuvvetlendiriyordu. Yaşama rehabilite olmamı sağlıyordu. Sonraları resim de doyurmamaya başladı ve kendimce kilden heykeller yapmaya başladım.

Kile çok tahammül edemeyeceğimi anlayınca telle uğraşmaya ve uzun bir süre telden figürler yapmaya başladım. Derken ofisteki atık numune malzemeleri kullanarak resimler yaptım. Dijital çizim konusuna da yöneldim ve yine arada tabletle de çizim yapmaya devam ediyordum. Elbette, tüm bu uğraşlar kafa karışıklığı ya da doyumsuzluktan kaynaklanmıyor. Hepsini yaparken aşırı keyif alıyorum. Sadece daha çok yaratıcılığımı kullanabileceğim alanlar keşfetmeye çalışıyorum.

Ahşap, aklımın ucundan geçen bir materyal olmadı. Ahşaba şekil vermek zor diye düşünüyordum. O sıralar kilden heykeller yapıyorum. Kil çok değişken ve aniden kuruduğu için çok sorun yaşıyordum.

Bu arada iç mimarlık serüvenim de devam ediyor. Bir gün erkek arkadaşımla bahçede otururken, 'Neden ahşapla uğraşmıyorsun?' dedi. 'Çok zor o başka bir alan benim için' diye cevap verdim. Nitekim öyleydi de; kil, kalıp alma, tel ve resim konusunda teknik bir bilgiye sahiptim ancak ahşaba hiç elimi sürmemiştim.

O sırada elime bir bıçak aldım ve bahçede yakmak için stokladığımız zakkum ağacından ilk figürümü yontmaya başladım. Ve inanılmaz bir hazdı. Hemen akabinde arkadaşım bana gravür makinesi getirdi ve bir anda kendimi ahşabın içinde buldum. Aklımda şarkılar, karnımda kelebekler uçuşuyordu. Ahşaptan sonsuz bir haz almış ve hayatımın en zevk verici oyuncağını bulduğumu düşünmüştüm. Ama hiçbir teknik bilgim yoktu.☺

ATIK MALZEMELER OYUNCAKLARA DÖNÜŞÜYOR

• Neden ahşap oyuncak?

İlk olarak oyuncak fikri aklımda yoktu. Önceleri 2 tane figür yaptım ve sonrasında da heykelcikler yapmaya başladım. Bir taraftan da malzeme araştırıyorumve aynı zamanda videolar izliyorum. O dönem iç mimarlık işlerim durdu ve sürekli çalıştığım 2 firma da bana bu sene restoran açmayacaklarını söylediler.

Başka bir arkadaşımın önerisiyle de aklıma oyuncak yapma fikri geldi. Çevremdeki çocuk sahibi arkadaşlarımdan da oyuncak sektörü ile ilgili sürekli şikayetler duyuyordum. Yontmayı şekil vermeyi çok seviyorum ve yaptığım çalışmaların heykel kategorisinde var olmayacağını düşünüyordum. Hem yontabileceğim, hem üretebileceğim, hem de mekanik çözüm üretebileceğim, bir şeyler yapmak istedim. Belki, çocukların kırmaya veya büyüyünce atmaya kıyamayacağı bir hatıra olabilirdi bu çalışmalar.

Mobilya üretiminde korkunç bir ahşap tüketimi var. Büyük firmalar atık parçaları değerlendiremiyor ve çoğunlukla talaş olarak yok ediyor. Ben bu parçaları değerlendirmekten inanılmaz keyif alıyorum.

GİZLİ VİDALAMA YÖNTEMİ

• Aynı zamanda yaptığınız oyuncaklar ekolojik de... Hareketli, mekanik oyuncaklar yapıyorsunuz değil mi? Bize ahşap oyuncak yapımının aşamalarından bahsedebilir misiniz?

İlk denemem her aksanını yapıştırdığım bir zürafa oldu.☺ Ancak bu düşündüğüm gibi bir oluşuma hizmet etmedi. Çocuklara özgür, hareketli ve daha yaratıcı bir şeyler sunmam gerekiyordu. Konu hakkında epey düşündüm, araştırdım ve işin aslı pek bir detaya rastlayamadım. Sonrasında bir robot yapmaya başladım ve erkek arkadaşım (bilgisayar mühendisi) gizli vidalama fikrini ortaya attı. Var olan bir vidanın kafasını kesip, içten birbiri ekseninde döndürerek hedefime yaklaşmıştım. Sonrasında bunun da çıkabilme ihtimaline karşı malzeme araştırdım ve farklı teknikler geliştirdim. Ahşabı yaptığım restoranların mobilyalarını yapan uluslararası bir firmanın imalathanesinden ücretsiz olarak alıyorum. Atık malzemelerikullanıyorum.

Şu ana kadar genellikle hayvan figürleri veiki tane de robot yaptım. Bir atölyem yok, bahçede ve evimin terasında tamamen el ürünü işler yapıyorum. Kıl testere, dremel makinesi ve el zımparasıyla imkanlarımın el verdiği doğrultuda çalışıyorum. Tamamen anti teknolojik ve manuel çalışıyorum. Bu durumun en zorlayıcı kısmı da ellerim oldu. Şu an ellerimin arterlerinde sıkıntı var. Ancak buna değiyor, arkamda biraz da olsa iz bırakırsam ne mutlu bana.

'AY VE ÇAMIN BİRLEŞİMİNDEN DOĞAN LuPİ

Neden LuPi ismini koydunuz ve ne demek?

Çam ağaçları, ay ve yıldızlar sonsuz bir güzelliği temsil ediyor. Saatlerce gökyüzünü izlediğimiz zamanlar oluyor. İşte böyle bir akşam hem dolunayı izliyoruzbir taraftan da isim arıyorduk. Derken erkek arkadaşım Uğur, 'ay'ı kullanmayı önerdi ve materyal olarak sürekli çam ağacını kullanıyorum ve kokusunu çok seviyorum, bu nedenle isminde çam olması konusunda ısrar ettim. Böylece Latince Luna (ay) İngilizce Pine (çam) olarak LuPi' yi yarattık.

'ELLERİMİN ACISINDAN UYUYAMIYORUM'

• Bir oyuncağı ne kadar sürede yapıyorsunuz?

Eskiz ve karar verme aşaması iki günü alıyor, bazen de spontane geliştiği de oluyor. Ancak yola çıktıktan sonra o oyuncağın bitmesi 4-5 gün sürüyor. Biraz fazla detaycıyım ve beğenmediğim bir parçayı istemeyerek de olsa yeniden kesmek zorunda kalıyorum. Ellerimin acısından uyuyamadığım zamanlar oluyor ama yine çok keyif alıyorum.

YURT DIŞINDA SATIŞ YASAĞI!

• Yurtdışına açılmak istiyorsunuz fakat bazı problemlerle karşılaşmışsınız yaşadığınız problemler nelerdir?

Ülkede yaşanan ekonomik kriz ve yaşam zorlukları nedeniylegünlerce emek verdiğim bir oyuncağa en fazla 500 TLfiyat verebiliyorum. Ama bunu da alabilecek kesim maalesef çok az. Alan olsa bile yüzde bir olur, o da benim hayatımı idame ettirebileceğim bir rakam değil. O yüzden sadece el ürünleriyle ilgili uluslararası satış yapan Etsy adında bir sitede bu ürünleri satmak istiyorum. Ancak Amazon'da olduğu gibi bu sitede de satış yapmak yasak. Çünkü senden bir Paypal hesabı istiyor ve yasak olduğu için de bu sitede satış yapamıyorsunuz.

Tabii bunu yine yapmanın bin bir türlü yolu var. Çözülüyor mu çözülüyor ancak, ne gerek var! Neden yasal yollarla vergimi ödeyerek yurt dışında satış yapma hakkım engelleniyor?

Sırf birileri birilerinden ekstra para talep ediyor ve diğerleri de bunu reddediyor diye arada biz çimenlere oluyor. Benim iki buçuk yıldır şahıs şirketim var ve home office olarak çalışıyorum. Devlet benden zaten kestiğim fatura için yüzde 18 KDV+ yüzde 20 gelir vergisi ve üstelik bu verginin de vergisini alıyor. Kazandığımın yüzde 50'sini devlete ödüyorum.(Harcamalarım buna dahil değil) Bir de üstelik devlet diyor ki yurt dışına da legal bir satış yapamazsın, illegal yolla yaptığından da yine vergi alırım…

'OYUNCAK SEKTÖRÜ PAZARLAMA AĞINA DÖNÜŞTÜ'

Topaç, ahşap çıngırak, ahşap lego gibi oyuncaklar, geleneğin nesilden nesile aktarımında öne çıkıyor. Ahşap oyuncakların çocukların duygusal zekasını geliştirdiği ifade ediliyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Eskiden herkesin evinde en az bir tane ahşap oyuncak olurdu. Şimdilerde oyuncak sektörü büyük bir pazarlama ağına dönüştü ve çok hızlı bir şekilde de tüketildi. Öncelikle ahşap oyuncak doğal ve organik bir hammaddeye sahip olduğundan çocuklar için sağlıklı ve güvenli. Başka bir açıdan da bakacak olursak, endüstrinin tüketim üzerine kurulu anlayışından dolayı plastik oyuncaklar çocukların hayal dünyasını kısıtlıyor. Renkli, hafif, bileşenleri kolay ve çok tanımlı birer obje olarak kullan at; yenisini al politikası güdülüyor.

Çocuk, oyuncağa hükmedemiyor; oyuncak, çocuğa hükmediyor. Ancak ahşap oyuncak öyle değil. Hamdır (ahşabın boyanmasına karşıyım) çocuk eline sincabı aldığında, gözlerini, renklerini zihninde tanımlayarak ona gerçek sincap anlamı katar. Diğer bir konu ahşap oyuncak yine plastik bir oyuncağa göre daha ağırdır ve çocuğun onu hareket ettirmesi için daha dikkatli bir efor sarf etmesi gerekir. Bu da çocuğun dikkatini toparlamasınısağlar. Ahşap, daha uzun süre muhafaza edilebiliyor, hemen kırılması söz konusu değil. Diyelim ki kolu veya bacağı çıktı, aynı vidayla tekrar takılabiliyor.

'DÜNYAYI HIZLA TÜKETİYORUZ'

• Ahşap oyuncağa ilgi artık çok fazla. İnsanlar hayatın her alanında doğaya dönüş yapıyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Ahşap yaşayan bir organizma dokunduğunuzda varoluşunu sürdüren bir mekanizma. Elinize aldığınızda doğadan koparılmış ve insan eli değmemiş bir dal parçası. Oysa içinden çıkacak olan yaratılış sonsuz varyasyona sahip.

Endüstriyel ürünler hayatımızı çok kısa bir sürede işgal etti ve bu işgaliyeyle birlikte de hızlıca her şeyi tüketti. İnsanlar artık şehir hayatının, beyaz yakalı olmanın, zoraki sosyalleşmek diyebileceğimiz sektörlerin tükenmişliğini yaşıyor ve bu nedenle ya şehirleri terk edip alternatif bir yaşam kurmaya ya da var olduğu sistemin içinde en doğala yakın şekilde yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Bu kimine göre küçük bir bahçe, kimine göre evinde meyve yetiştirmek, kimine göre doğal beslenmek veya doğal materyallerden oluşan ürünleri kullanmak. Hızla tükettiğimiz dünyanın yok olan kaynaklarına öykünmeye başladık diyebilirim.

• Hayalinizde bir ekolojik ahşap oyuncak müzesi var mı?

Oyuncaklar oynanmak içindir, sergilenmek için değil.Müze değil ama ben çocuklarla interaktif bir şekilde oyuncak yapabileceğimiz alanlar yaratmak istiyorum. Workshop gibi diyebilirsiniz.Fakat Türkiye'deworkshop para karşılığı yapılan bir ticari eylem olduğu için çok sıcak bakmıyorum. Oyuncaklardan para kazanmaya başladığım vakit, kimsesiz ve mülteci çocuklarla çalışabileceğim projelerde yer almak istiyorum. Çocukların yaptığı işlerden oluşan bir sergi açıp, gelirini de onlara vermek istiyorum.

Editör: Haber Merkezi