Türkiye'de kadın haklarının gelişmesi konusunda cumhuriyet döneminde yapılan atılımlardan söz ederken eğitim alanında 'tevhid-i tedrisat' kanunun çıkarılmasına ve eğitimin laikleştirilmesine değinmiştik...

Ne yazık ki, zaman içinde bu gelişmeler tersine döndü...

Eğitimin birliği anlayışı zedelenirken laiklik karşıtı eğilimlerin eğitim kurumları içindeki ağırlığı giderek arttı.

***

Bu olumsuz gelişmelerden en çok etkilenen kesimlerden biri de okul çağındaki kızlar oldu...

Genç kızların eğitim olanaklarından eşit biçimde yararlanamaması, eğitimin içeriğinin değişmesiyle birleşince onların daha sonraki yaşamlarında iş ve emek dünyasına katılmalarının önünde engeller yarattı...

Bu engellere rağmen çalışma yaşamına katılanlar ise çeşitli dezavantajlarla karşı karşıya kaldı.

***

Geçtiğimiz 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla Genel-İş Sendikası Araştırma Dairesi, bu konuyla ilgili bir rapor hazırladı...

TÜİK, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), Uluslararası Çalışma Örgütü, Çalışma Bakanlığı ve Türkiye İş Kurum verilerinden yararlanılarak hazırlanan 'Kadın Emeği Raporu' başlığını taşıyan raporda sözünü ettiğimiz dezavantajlar tek tek sıralandı...

Rapora göre;

2017 yılında her 10 kadından sadece 3'ü istihdam edildi. Kadınların istihdama katılım oranı yüzde 28.9 oldu. Bu oran AB'ye üye ülkelerde yüzde 45.9, OECD üye ülkelerinde ise yüzde 44.4. Bu durumda Türkiye, kadınlara iş yaşamına katılma imkanı sağlamak açısından AB ve OECD ortalamalarının çok altında kaldı.

Ekonomik krizin patlak verdiği 2018 yılında kadınların işsizlik düzeyi erkeklere göre daha hızlı arttı... Krizin etkilerini aylara göre incelediğinde; kadın işsizliği nisan ayına kadar düşme eğilimindeyken, haziran ayından itibaren yükselerek kasım ayında yüzde 15'e ulaştı. Tarım dışı işsizlerin oranı ise kadınlarda yüzde 18.5, erkeklerde ise yüzde 12.6 oldu. Ayrıca kadınlar erkeklerden daha fazla kayıtdışı işlerde çalıştı, erkeklerden daha düşük ücret aldı ve daha fazla mesai yapmak zorunda kaldı...

İşten çıkarma söz konusu olduğunda ise öncelik kadın işçilere veriliyor... SGK rakamlarına göre 2018 Ocak ayında iş çıkışı yapılan toplam kadın işçi sayısı, 12 aylık süreçte yüzde 33.8 artarak 424 bin 262'ye ulaşmış bulunuyor... Kadınların sendikasız çalışma oranının yüzde 90'ın üzerinde olması bu durumda önemli bir rol oynuyor.

***

1950'li yıllarda başlayan ve daha sonra hızlanarak devam eden kırsal kesimden kente göç olayı kadınların karşılaştığı toplumsal sorunları daha karmaşık bir hale getirdi...

1950'li yılların başlarında nüfusun yüzde 75'i kırsal bölgelerde yaşıyordu... 1950'li yıllardan itibaren kırsal nüfus oran olarak azalırken sayı olarak artmaya devam etti...

1980'li yıllardan sonra ise oran daha da hızlandı ve kırsal kesimde yaşayanların sayısı azalmaya başladı... Günümüzde kırsal nüfusun oranı yüzde 7'nin altına düşmüş bulunuyor.

***

Kırdan kente göçün en önemli sonuçlarından biri 'kırsal kültürün' dağılması, 'kentsel kültürün' ise kırsal özellikler kazanması oldu...

Kent yaşamının zorunlulukları, kırsal kesimde geleneksel toplum yapısı altında kaderlerine rıza gösteren kadınları hayata daha aktif olarak katılmaya ve üzerlerindeki baskıyı sorgulamaya yöneltti...

Bu da paradoksal bir biçimde kadınlara yönelik şiddetin ve bu şiddetin en ileri noktası olan kadın cinayetlerinin artmasına yol açtı.

***

Bu yılın başında, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu tarafından açıklanan kadın cinayetleri istatistiklerine göre 2018 yılında işlenen kadın cinayetlerinin sayısı artarak 440'a ulaştı...

Bunlardan 131'inin faili belirlenemedi...

Tecavüz edilen kadın sayısı ise belirsizliğini korudu.

***

Dünyadaki durumun da ülkemizdekinden çok farklı olmadığını hemen belirtelim...

BM istatistiklerinden birkaç örnek vermek gerekirse;

– Dünyada kayıtsız ekonomide çalışan sosyal koruma, kamu hizmetlerine ve altyapılara ulaşamayan kadın sayısı 740 milyon...

-Reşit olmadan evlendirilen kız çocuklarının toplam sayısı 950 milyon...

-Kadınların en az üçte biri, hayatında en az bir kez fiziksel ve/veya cinsel şiddet yaşamış bulunuyor.

***

Kısacası, hem ülkemizde hem de dünyada kadınlar, hemen her alanda dezavantajlı konumlarını koruyor ve bu alanda yapılacak daha çok iş olduğu görülüyor!