Bakmayın nurlu ufuk söylemlerine…

Mutfaktaki yangının giderek yükselen alevlerinden, etrafa çöreklenen yoğun dumandan göz gözü görmez hale geldi…

Bazıları ise, bu durumu fırsata çevirip, 'Nasıl olsa etiketler de görünmüyordur' aymazlığıyla, hala ışıltı günlerden, refahtan, bolluk-bereketten söz edebiliyor.

Argoda bir söz vardır 'yersen' diye…

Fazla da kızmamak lazım…

Sen 'yedikçe'', yemleyenin de ardı arkası kesilmez.

Baksanıza rakamlara…

Bu yılın ilk altı ayında 474 bin kişi tüketici kredisini, 222 bin kişi de kredi kartı borcunu ödeyemediği için bankalar tarafından yasal takibe alınmış…

Toplamda 696 bin kişi…

Ama duruma bakarsanız ülke güllük gülistanlık…

Dünya lideri olmamıza ramak kaldı…

Salgın vakalarına ilişkin rakamlara da şaşmamak lazım…

Günlük ölüm vakaları 300'ü zorlayan seviyelere demir atmış, ama durumlar çok da kötü değil…

Tabii bu iyimser görüş yetkililere ait…

Bizdeki endişe yerli yerinde duruyor…

Öyle ya, günlük can kayıpları 20'li rakamlara düştüğünde bile herkeste bir panik havası hakimdi, şimdilerde bunun 15 katına ulaşmanın civarında seyrediyor, durumlar ise umut verici…

Nasıl oluyorsa artık…

Bilmediğimiz, aklımızın ermediği bir izahı vardır elbette.

Yine de moralleri bozmamak lazım.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda iyimser bir görüş serdediyor.

Tedbirlerin sıkı tutulması halinde vaka sayılarının hızla düşeceğini belirten Koca, toplum bağışıklığının aşı ve önlemle sağlanabilecek kolay bir hedef olduğunu belirtiyor.

Koca'nın sözleri moral verici…

Ancak, sahillerin, alış-veriş merkezlerinin, hal, pazar gibi yerlerin insan selini andıran görüntüleri yeşeren umutların yitirilmesine yetiyor.

Bir yanda kanat takmış etiketler…

Öte yanda cana doymayan virüs…

Bir de tozdan, dumandan bir türlü göremediğimiz nurlu ufuklar…