İLKE Vakfı Toplumsal Düşünce ve Araştırmalar Merkezi (TODAM) tarafından hazırlanan “İş-Yaşam Dengesi Bağlamında Ebeveyn İzni ve Çocuk Bakım Hizmetleri” başlıklı analiz raporu yayımlandı. Rapor, küresel eğilimleri ve Türkiye’deki mevcut durumu karşılaştırmalı biçimde değerlendirerek, ebeveyn izinleri ile çocuk bakım hizmetlerinin sosyal politika sisteminin merkezinde konumlanması gerektiğini ortaya koyuyor.

Rapor, günümüz ekonomik yapısı ve toplumsal dönüşüm içinde ailelerin bakım sorumluluklarını tek başına üstlenmesinin giderek zorlaştığını, geleneksel yöntemlerin zayıfladığını belirtiyor. Bu durum, iş ve aile yaşamını uyumlaştıracak kurumsal politika mekanizmalarına olan ihtiyacı artırıyor.

Raporun yazarı Dr. Öğr. Üyesi Nurgün Kul Parlak, Türkiye’de ebeveyn izni uygulamalarının Avrupa Birliği (AB) ve Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ülkelerine göre oldukça sınırlı olduğunu vurguladı. OECD ve AB ortalamalarında babalık izni süresinin ortalama 13 hafta olduğunu hatırlatan Parlak, Türkiye’de bu sürenin yalnızca 1 hafta ile sınırlı kaldığını belirtti. Ayrıca, 0–2 yaş arası çocuk bakım hizmetlerine katılım oranının yok denecek kadar düşük olduğunu, 3 ve 4 yaş gruplarında ise net okullaşma oranının %50’nin altında seyrettiğini aktardı.

Rapora göre, Türkiye’de son on yılda doğurganlık oranı hızla düşerken bu gerileme yalnızca demografik veya kültürel eğilimlerle açıklanamıyor. İş-yaşam dengesi politikalarındaki yetersizlikler, doğurganlık üzerindeki baskıyı artıran başlıca nedenlerden biri olarak gösteriliyor.

Ebeveynlerin yaşam dengesini koruyabilmesi için yalnızca maddi desteklerin yeterli olmadığını vurgulayan rapor, ebeveyn izni düzenlemeleri, çocuk bakım hizmetleri, esnek çalışma modelleri ve mali desteklerin birbirini tamamlayan unsurlar olarak bütüncül bir yaklaşımla ele alınması gerektiğini savunuyor.

Rapor ayrıca, kadınların işgücüne katılımının çocuk bakım yüküyle doğrudan ilişkili olduğuna dikkat çekiyor. Türkiye’de kadınların işgücüne katılım oranı erkeklere göre yaklaşık 30 puan daha düşük; kadınlar bakım işlerine erkeklerden 4 ila 6 kat daha fazla zaman ayırıyor. Bu durum, hem kadınların çalışma sürelerini hem de doğurganlık eğilimlerini olumsuz etkiliyor.

Sonuç olarak, rapor aileyi merkeze alan, sosyal koruma mekanizmalarını güçlendiren ve bakım sorumluluklarının daha dengeli paylaşımını destekleyen politikaların Türkiye’nin demografik geleceği açısından stratejik önem taşıdığını vurguluyor. Ebeveyn izni, çocuk bakım hizmetleri ve esnek çalışma modellerinin birlikte ele alınmasının hem bireysel refahı hem de toplumsal dengeyi güçlendireceği ifade ediliyor.

Muhabir: İrem Akbay