Hastaneden yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Salabaş, diyabetin hormon dengesini etkilediğini, özellikle tip 2 diyabetli erkeklerde düşük testosteron görülme sıklığının, sağlıklı erkeklere oranla birkaç kat arttığını aktardı.
Testosteron hormonunu azaltan durumlara değinen Salabaş, "Karın bölgesi yağlanması, insülin direnci, kronik inflamasyon ve karaciğer yağlanması, hormon metabolizmasını bozarak testosteron düşüklüğüne yol açıyor. Bu durum cinsel isteksizlik, halsizlik, kas kaybı ve motivasyon düşüklüğüyle kendini gösterebilir." ifadelerini kullandı.
Salabaş, bu hastalıklarda, uygun vakalarda yaşam tarzı değişiklikleri ve doktor kontrolünde testosteron replasmanının fayda sağladığını vurguladı.
Diyabetin erkek cinsel fonksiyonlarında en sık damar ve sinir hasarı üzerinden sorun oluşturduğuna işaret eden Salabaş, şöyle devam etti:
"Kontrolsüz diyabet, erektil disfonksiyon, cinsel istekte azalma, sperm kalitesinde bozulma ve testosteron düşüklüğüne zemin hazırlıyor. Kan şekerinin uzun süre yüksek seyretmesi, penise giden damarları ve sinirleri etkileyerek ereksiyon kalitesini azaltabilir. Bu durum, diyabetli erkeklerde sertleşme sorununun 3 kat daha sık görülmesine yol açıyor."
Salabaş, erektil disfonksiyonun (sertleşme sorunu) diyabetli erkeklerin yaklaşık yarısında yaşamın bir döneminde görüldüğünü, diyabetin kontrol altına alınmasıyla sorununun şiddetinde azalma yaşanabileceğine değindi.
Kan şekeri düzenlemesi, kilo verme, sigarayı bırakma ve tansiyon-kolesterol yönetimiyle erektil disfonksiyonda önemli iyileşmelerin sağlanabileceğini vurgulayan Salabaş, damar ve sinir hasarının ileri olduğu olgularda ise tam düzelme yerine kısmi iyileşmenin mümkün olabileceğine değindi.
Salabaş, diyabetin doğrudan kısırlığa neden olan bir hastalık olmadığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Ancak bazı erkeklerde sperm şekli, hareketi ve DNA bütünlüğünde bozulma görülebilir. Diyabet tek başına kesin kısırlık nedeni değil, fakat uzun süreli ve kötü kontrollü diyabet obezite, sigara ve varikosel gibi risk faktörleriyle birleştiğinde infertilite riskini artırabilir. Bu hastalarda sperm analizi, hormon testleri ve ürolojik muayene yol göstericidir. Yaşam tarzı düzenlemesi, antioksidan tedaviler ve yardımcı üreme teknikleriyle başarılı sonuçlar alınabiliyor."
"Kalbi koruyan her şey, cinsel sağlığı da korur"
Diyabetli erkeklere pratik önerilerde bulunan Doç. Dr. Salabaş, kan şekeri kontrolü, sigaranın bırakılması, düzenli egzersiz ve sağlıklı beslenmenin cinsel fonksiyon açısından kritik olduğunu ifade etti.
Doç. Dr. Salabaş, "Kalbi koruyan her şey, cinsel sağlığı da korur. Haftada en az 150 dakika egzersiz hem kan şekerini hem testosteron düzeylerini olumlu etkiler. Sigaradan uzak durmak, damar sağlığını ve ereksiyon kapasitesini korumada en önemli adımlardan biri. Tansiyon ve kolesterolün düzenlenmesi de cinsel fonksiyon için belirleyici. Ancak, internetten temin edilen kimyasal içeriği belirsiz ürünler, ciddi yan etkiler oluşturabilir." değerlendirmesinde bulundu.
Diyabetin yol açtığı damar hasarının yalnızca cinsel sağlığı değil, genel kalp ve damar sağlığını da etkilediğinin altını çizen Salabaş, "Erektil disfonksiyon, çoğu zaman kalp damar hastalıklarının 3-5 yıl öncesinde ortaya çıkan bir uyarı işareti. Bu nedenle, diyabetli erkeklerde erken dönemde üroloji ve kardiyoloji kontrolü sağlık açısından hayati önem taşıyor." uyarısında bulundu.
Salabaş, erken sağlık kontrolünün, hem cinsel fonksiyon kaybını hem de kalp krizi ve felç gibi ciddi riskleri azaltabileceğine işaret ederek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Cinsel sorunlar kişisel bir zayıflık değil, tıbbi durumlar. Üroloji, endokrinoloji, kardiyoloji ve gerektiğinde psikoloji uzmanlarının birlikte çalıştığı multidisipliner yaklaşım, en doğru yöntem. Her hastanın diyabet süreci farklı. Kişiye özel değerlendirme ve tedavi planlaması, son derece önemli."



