Önceki yazımızda 'hızlı inceleme konusu tartışmalı bir konu' demiş...
Özellikle deprem sonrasında 'hasarlı' binaların doğru dürüst incelenmeden 'az hasarlı' olarak gösterildiğine dair şikayetlerin sık sık gündeme geldiğini belirttikten sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin (İBB) deprem öncesinde önlem alma amacıyla yaptığı 'hızlı tarama' ile deprem sonrasında mağdurlar yaratan hızlı incelemeye dayalı 'hasar raporları' arasında bir ayrım yapmak gerektiğini sözlerimize eklemiştik...
Öyle anlaşılıyor ki, bu konu önümüzdeki günlerde bir hayli konuşulacak.
***
Kısa süre önce İBB Genel Sekreter Yardımcısı Buğra Gökçe, son zamanlarda dolandırıcıların yurttaşları 'hızlı bina tarama testi yapacağız' diyerek dolandırdığını belirterek, 'Bu ve benzeri durumlarla karşılaşması halinde hem bizi hem de emniyet birimlerini haber etmesini kararlılıkla kendilerine duyurmak isteriz' demişti...
Aynı günlerde İnşaat Mühendisleri Odası Kocaeli Şube Başkanı Ali Akgün de art niyetli kişiler tarafından bu olayın suistimal edildiği yönünde çok sayıda şikayet aldıklarını ifade etti...
Bazı kişiler ellerinde beton çivisiyle gelip taşıyıcı sisteme çiviyi çakıyor ve '3 santim girerse az hasarlı, 5 santim girerse beton yorulmuş' gibi saçmalıklarla insanları kandırıyorlarmış.
***
Bunlara şaşmadık, çünkü toplumumuzda bu tür 'uyanıklar' çok fazla...
İşin tuhaf tarafı, çiviyle deprem testi yaptıranların bir bölümü de inceleme işini ucuza kapattıkları için kendilerini uyanık zannediyorlar...
O da ayrı bir mesele...
***
Bunlar anlaşılabilecek insani zaaflar...
Ama bir de anlaşılması çok güç olan gariplikler var...
Biliyorsunuz, depremzede vatandaşlar telefonlarından e-devlet uygulamasına girerek depremden hasar gören alanlarda yer alan evlerinin hasar durumunu öğrenebiliyor. Elbistan'daki 'çadırkent'te kalan Mithat Kaymak adlı vatandaş da depremde yıkılan evine verilen raporu görmek için bu uygulamaya girmiş ve evine 'hasarsız' raporu verildiğini öğrenmiş.
Vatandaş, habercilere dert yanarak şunları söylüyor:'Kümbet'te oturuyorum. Sadece baza görünüyor (Telefonundan evinin fotoğraflarını gösteriyor). Dört katlı zaten ev. Komple yıkık durumda. Ama girdiğim zaman 'hasarsız' olarak çıkıyor. İtiraz dilekçemizi verdik. 10 gün oldu, bekliyoruz. 'Yetkililer gelecek, bakacak' diyorlar. Ne gelen oldu ne bakan oldu. Sağlamsa 'sağlam', çürükse 'çürük' raporu versinler.'
***
Bir de 'full sigorta' yaptırdığını zanneden ama deprem zararı için başvurduğunda eli boş dönenler var...
Örneğin yaptırdığınız sigorta poliçesinde 'Sigortalı binanın inşa edilmiş olduğu arsada veya civarında vuku bulan yer kayması veya toprak çökmesi sonucu sigortalı şeylerde doğrudan meydana gelecek zararlar ile sel veya su baskını nedeniyle meydana gelen yer kayması ve toprak çökmesinden doğan zararlar teminata ilave edilmiştir.' ibaresini görüyor ve binanızın depreme karşı da sigortalandığını zannediyorsunuz...
Ancak zararınızı tazmin için sigortaya başvurduğunuzda poliçenizin 'teminat dışında kalan haller' bölümünde 'Deprem veya yanardağ püskürmesi nedeniyle meydana gelen yer kayması ve toprak çökmesinden doğan zararlar teminat dışında tutulmuştur' ibaresiyle karşılaşıyorsunuz!
***
İnsan böyle durumlarla karşısında, 'yıkılan binaların yapım aşamasında acaba ne tür 'uyanıklıklar' yapıldı da deprem sonrasında bu tür bir yıkım tablosuyla karşı karşıya kaldık?' diye düşünmeden edemiyor...
O 'uyanıklıklar' nedeniyledir ki, 2000'den sonra yürürlüğe giren en gelişmiş deprem yönetmeliğine göre yapıldığını zannettiğimiz binalar depremler sırasında iskambil kartları gibi üst üste yığılıyor...
Hem de kendilerinden önce yapılmış olanlar yanı başlarında dimdik ayakta kalırken!
(Devam edecek)