Cumhuriyet'in sunduğu eşitlik ve eğitim imkanlarıyla meslek sahibi olan, görev hayatları boyunca Cumhuriyet değerlerini yaşatan iki çınar Özlük ve Kızılırmak, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'na bağlı 75. Yıl Huzurevinde hayatlarını sürdürüyor.

Erzurum'dan Ankara'ya uzanan yaşamında, Ankara Emniyet Müdürlüğünün ilk kadın polislerinden birisi olarak görev yapan Özlük ve Kırşehir'in köyünden öğretmenlik mesleğini seçerek genç nesillerin yetişmesini sağlayan Kızılırmak, Cumhuriyet'in kendilerine açtığı kapıları ve çocukluklarındaki 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nı AA muhabirine anlattı.

"Milli bayramlarda önemli görevler üstlendim"

Özlük, 1937'de Erzurum'da dünyaya geldiğini, ilkokuldan itibaren aktif bir öğrenci olduğunu, düzenlenen milli bayramlarda şiirler okuduğunu söyledi.

O dönemki milli bayramlarda, vatandaşlara rozet takarak para topladıklarını belirten Özlük, Erzurum'da ulaşmadığı insan kalmadığını, kumbaralarını iki kere boşalttıklarını ifade etti.

Lise döneminde de milli bayramlarda önemli görevler üstlendiğini dile getiren Özlük, "Etnografya Müzesi'nde, Karacaoğlan'ın eserinde Elif'i oynadım. Refik Koraltan, Hamdullah Suphi Tanrıöver, hocalar ve seyirciler izledi. Parayla oynadık, liseye gelir sağladık." dedi.

"Her kısımda 15 yıl çalıştım"

Eğitiminin ardından, dönemin Ankara Emniyet Müdürlüğü 2. Şubesi'nin ilk kadın polisi olarak göreve başladığını aktaran Özlük, hikayesini şöyle anlattı:

"Annemin emekli aylığını Defterdarlıktan alıyorduk. Orada, Selahattin amcayı tanıyordum. Kendisi, 'okul bitti mi, gel evrakta çalış' dedi. Üçüncü ayda evrak gelip götüren bir polis, 'sen lise mezunu musun, boyun yerinde, polis olsana' dedi. 'Kadından polis mi olur' dedim. Hemen çantasını açtı, dilekçemi yazdı. 15 gün sonra parmak izi için çağırdılar."

Özlük, "İşe başlama esnasında bir şey demeden 2. şubeyi istiyorum dedim. Müdür, 'orada, cinayet, hırsızlık ve yankesiciliğe bakılır. Seni niye ayartmışlar, kaleme vereceğim' dedi. 'Kalemde çalışmak istemem, polislik yapmak istiyorum' dedim ve 2. şubeye verdi. 15 sene bilfiil o şubede çalıştım. Türkçemin düzgünlüğünden dolayı ilk telefona verdiler. Tek kadın bendim. Her kısımda 15 yıl çalıştım. Ardından 14 yıl da pasaport bölümünde çalıştım ve oradan emekli oldum." ifadelerini kullandı.

"Cumhuriyet kadar güzel bir şey var mı?"

Çalışma hayatında, Türk siyasetinin önemli figürlerini yakından görme imkanı bulduğunu ve önemli anlara tanıklık ettiğini söyleyen Özlük, "Süleyman Demirel ile çalıştım. Başbakanlarımızın kürsüsünün dibinde görev aldım. Alparslan Türkeş'in iki kolları dolu kitaplarla o kürsüye geldiğini, mahkemeye geldiğini bilirim. Sabahtan mahkemeye girer gece yarısına kadar sürer bitmez. Ertesi gün tekrar devam ederdi." dedi.

Özlük, Cumhuriyet'in kendisi için ayrı bir öneme sahip olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"Benim için değil herkes için olması gereken fevkalade idare şekli. Cumhuriyet kadar güzel bir şey var mı? Ne mutlu bana ki o Cumhuriyet devrinin çocuğuyum. Hiç bu kadar güzel bir bayrak gördünüz mü? Atatürk'ün sadece bize değil, gelecek nesillerimize de bıraktığı miras. Gençler, Cumhuriyet'ine sahip çıksın. Kendi haklarına sahip çıksın."

"Okumamı en çok teşvik eden annem oldu"

Emekli öğretmen Kızılırmak ise 1932'de Kırşehir'in Çayağzı kasabasında doğduğunu, Hasanoğlan'daki öğrencilik hayatının ardından Kırıkkale ve Ankara'da öğretmenlik yaptığını söyledi.

Kızılırmak, 9 kişilik bir ailede büyüdüğünü ve ailesinin çiftçilik yaptığını belirterek, "Okumamı en çok teşvik eden annem oldu. Babamın hiç niyeti yoktu." dedi.

"Bayramımızı hoş geçirmeye çalışırdık"

İlkokulda, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda şiir okuduklarını ve konuşmalar yaptıklarını aktaran Kızılırmak, "Okulumuzu güzelce, yeşil dallarla, bayraklarla süslerdik. Çeşitli, renkli kağıtlarla tahtaya yazılar yazardık. Bayramımızı, mümkün mertebe hoş geçirmeye çalışırdık." diye konuştu.

Öğretmenliği döneminde de milli bayramlara önem gösterdiğini bildiren Kızılırmak, "Çocuklara bir ay önceden şiir verirdim. Gerçekten çok duygulanacak bir husus. Çünkü onlar hiç şiir okumamışlar. Aşağı yukarı 5-6 çocuk ezbere öğrendi. Bayramdan bir gün önce okulumuzu süslerdik. Halk o kadar memnun kaldı ki çünkü önceden öyle bir şey yapılmamış. Bayramları bu şekilde kutlardık." dedi.

Kızılırmak, öğretmenlik görevine başlamasının ardından, daha sonraki süreçte yaşadığı ekonomik zorluklar nedeniyle mesleğine ara verdiğini, arkadaşıyla beraber tabela işi yaparak geçimini sağladığını kaydetti.

Daha sonra bir arkadaşının, öğretmenlikle ilgili yeni düzenleme yapıldığının haberini verdiğini aktaran Kızılırmak, şunları kaydetti:

"Hasanoğlan'da beraber okuduğum arkadaşım atölyeye gelirdi. 'Tahsin Bey, öğretmenliği bırakıp tekrar dönmek isteyen olursa, olabiliyormuş, beraber dönelim' dedi. 2-3 gün sonra dilekçeyle geldi, Eskişehir'e gittik, Eğitim Fakültesine kaydımızı yaptırdık. 2 sene orada okuduktan sonra tekrar öğretmenliğe döndüm, daha sonra emekli oldum. Halihazırda hayatımdan memnunum."

Çocukluğundaki alışkanlıkları, kaldığı huzurevinde de devam ettirme gayreti içinde olduğunu belirten Kızılırmak, burada milli bayramlarda şiirler okuduğunu söyledi.

Tahsin Kızılırmak, ezberinde olan şiirlerden Behçet Kemal Çağlar'ın Nöbetçi Millet şiirini okudu.

Kaynak: AA