CHP Kayseri Milletvekili Aşkın Genç’in meyve-sebze fiyatlarına yönelik araştırmasını açıkladı. Genç’in araştırması, temel meyve ve sebzelerde bir yılda yüzde 361’e varan fiyat artışlarını ortaya koydu. Genç, “Bu tablo, yanlış ekonomi ve tarım politikalarının acı sonucudur” dedi.
CHP Kayseri Milletvekili Aşkın Genç’in meyve-sebze fiyatlarına yönelik hazırladığı araştırma, Türkiye'de dar gelirli vatandaşların mutfak alışverişinde yaşadığı derin krizi gözler önüne serdi. 2024 ve 2025 Temmuz aylarına ait fiyat karşılaştırmalarına dayanan çalışmada, temel gıda maddelerinde bir yılda yaşanan sert fiyat artışları dikkat çekti. Genç, “Bu rakamlar artık sadece ekonomik bir tablo değil, toplumsal çöküşün resmi” değerlendirmesinde bulundu.
“KİRAZ YÜZDE 361 ZAMLANDI”
Araştırmaya göre; 2024 Temmuz ayında kilogramı 130 TL olan kiraz, 2025 Temmuz ayında 600 TL’ye çıkarak yüzde 361 oranında zamlandı. Vişne aynı dönemde 70 TL’den 220 TL’ye yükseldi ve yüzde 214’lük bir artış gösterdi. Şeftalinin kilosu geçen yıl 45 TL’yken bu yıl 120 TL’ye çıktı; bu da yaklaşık yüzde 166’lık bir artış anlamına geliyor. Üzümde ise fiyatlar 40 TL’den 110 TL’ye yükselerek yüzde 175 oranında arttı. Sebze grubunda da benzer şekilde dikkat çekici artışlar yaşandı. 2024’te 30 TL olan domatesin kilogramı bu yıl 50 TL’ye ulaştı; bu, yaklaşık yüzde 66 oranında bir artışa tekabül ediyor. Semizotu geçen yıl 20 TL iken bu yıl 35 TL oldu ve yüzde 75 zamlandı. Taze fasulye de 30 TL’den 50 TL’ye çıkarak domatesle benzer şekilde yaklaşık yüzde 66 oranında arttı. Yaz aylarında sık tüketilen bamya ise geçen yıl 150 TL iken bu yıl 200 TL’ye yükseldi; yani yüzde 33 oranında zamlandı.
“MAAŞLAR DEĞİL, FİYATLAR ÖNDE”
Genç, temel tüketim maddelerinde yaşanan artışların, özellikle sabit gelirli kesimler üzerinde yıkıcı bir etki yarattığını belirtti. “Net asgari ücret 22 bin 104 TL, en düşük emekli maaşı 16 bin 881 TL. Ancak sofraya konacak bir kilo kirazın 600 TL olduğu bir ortamda bu maaşların neye yeteceği tartışmalıdır” diyen Genç, maaşlardaki yıllık artışların yüzde 30-35 bandında kaldığını, buna karşılık temel gıda fiyatlarının 2 ila 4 kat arası yükseldiğini vurguladı. “Yıllık enflasyonun yüzde 70’ler civarında açıklandığı bir ülkede, kirazın fiyatı yüzde 361 artmışsa burada ya bir yanlışlık var ya da açıkça halkın aklıyla alay ediliyor” ifadelerini kullanan Genç, iktidarın ‘ekonomiyi kontrol altına aldık’ söylemlerinin gerçekleri yansıtmadığını savundu. Genç’e göre, yaşanan fiyat artışları sadece arz-talep dengesiyle ya da mevsimsel dalgalanmayla açıklanamaz. “Bu bir piyasa arızası değil, yapısal bir çöküştür” diyen CHP’li vekil, hükümetin yıllardır uyguladığı hatalı ekonomi ve tarım politikalarının bugünkü tablonun asıl sorumlusu olduğunu söyledi. “Türkiye’de ne üretim planlaması var ne çiftçiyi ayakta tutacak destekleme sistemi. Girdi maliyetleri; mazot, gübre, tohum, işçilik ve sulama gibi kalemlerde sürekli artarken üretici korunmuyor. Çiftçi toprağı ekemiyor, köylü üretimden vazgeçiyor. Tarla boş kalınca da fiyatlar katlanıyor” dedi.
“ZİRAİ DON ÜRETİCİYİ VURDU DEVLET SEYİRCİ KALDI”
Nisan 2025’te birçok bölgede etkili olan zirai don olaylarının da üretimi sekteye uğrattığını hatırlatan Genç, özellikle kiraz, elma ve kayısı gibi ürünlerde ciddi rekolte kayıpları yaşandığını belirtti. Ancak bu doğal afetin ardından hükümetin etkin ve hızlı bir destek paketi açıklamadığını ifade ederek, “Üretici zarar ederken, tüketici de raflarda ateş pahası fiyatlara mecbur kaldı. Ne çiftçi korunabildi, ne tüketici” dedi. Aşkın Genç, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan resmi enflasyon verilerinin, halkın günlük yaşamındaki ekonomik gerçeklikle bağdaşmadığını dile getirdi. TÜİK verileri ile pazar ve market fiyatları arasındaki uçurumun büyüdüğüne dikkat çeken Genç, şu ifadeleri kullandı: “TÜİK’in açıkladığı gıda enflasyonu oranı ile vatandaşın markette karşıladığı fiyatlar arasında artık bir ilişki kalmadı. Kiraz yüzde 361 zamlanmışsa bu ülkede enflasyon düşmüyor demektir. Hükümetin kağıt üzerindeki rakamlarla ekonomiyi başarılı gösterme çabası, vatandaşı aldatmaktan başka bir anlam taşımıyor.”
“TARIM POLİTİKASI DEĞİL, İTHALAT POLİTİKASI”
Genç, mevcut tarım anlayışının üreticiyi desteklemek yerine ithalatla günü kurtarma yöntemini benimsediğini belirtti. Bu durumun hem yerli üretimi bitirdiğini hem de piyasada kalıcı fiyat istikrarsızlığı yarattığını söyledi. “Tarımı yok sayan, ithalata bel bağlayan, üreticiyi kendi kaderine bırakan bu anlayış değişmeden sofradaki yangın sönmez. Fırsatçılığı denetlemeyen, çiftçiyi korumayan, girdi maliyetlerine müdahale etmeyen bir hükümetin tek başına enflasyonu kontrol etmesi mümkün değil” dedi. Son olarak, gıda fiyatlarındaki artışın artık yalnızca ekonomik bir mesele olmaktan çıktığını belirten Genç, sözlerini şu ifadelerle tamamladı: “Bu tablo bir geçim krizidir, daha doğrusu geçinememe krizidir. Temel gıdaya erişemeyen bir toplumun ne sağlığı kalır ne huzuru. Açlık sınırında yaşayan milyonlarca insan için bu artık sosyal bir çöküştür. İktidarın görevi, halkın sofrasını korumaktır. Ancak geldiğimiz noktada bu sofralar, ihmalkarlığın ve siyasi tercihlerle şekillenen yanlış politikaların kurbanı olmuştur.”