"Çocuk işçiliği hep vardı, bunu inkar edemeyiz” tespitini yapan Çakır, “Ancak eskiden geleneksel tarım toplumunun içinde, daha sınırlı ve görünmez bir alandaydı. Ölümleri de görünmüyordu; traktör kasalarında, sulama kanallarında sessizce yitip gidiyorlardı" dedi.

Çocuk işçi ölümlerinin artma nedenini ise "Çünkü ölüm kentleşti, ölüm sanayileşti" sözleriyle açıklayan Çakır şöyle devam etti:

“Çalışma yaşı fiilen 10-12 yaşlarına kadar düştü ve çocuklar tarlalardan kent merkezlerindeki sanayi sitelerine, inşaatlara, hizmet sektörüne taşındı. Tarladaki ölüm 'kader' gibi algılanıyordu ama bir çocuğun bedeni şehrin göbeğinde bir atölyede parçalandığında bu artık saklanamaz hale geliyor. Ülkedeki yoğun sanayileşme baskısı ve ucuz emek talebi, ölümü de görünür kıldı.”.

MESEM, ÇOCUK EMEĞİNİ PEŞKEŞ ÇEKİYOR

Mesleki Eğitim Merkezleri'yle (MESEM) ilgili de konuşan Çakır, "MESEM, devletin sermayeye, ‘Sen işi öğret, parasını ben vereyim’ diyerek çocuk emeğini peşkeş çekmesidir. Bakın, bu çok net. Devlet, öğrencinin maaşını ve sigortasını üstlenerek, sermaye gruplarını fonluyor. Eskiden meslek liselerindeki staj sömürüsüne kızardık, şimdi o günleri mumla arıyoruz. Çocuklar kağıt üzerinde haftada bir gün okula gidiyor görünüyor. Ama pratikte çoğu okula bile uğramıyor, haftanın 5-6 günü, günde 10- 12 saat yetişkin işçilerle aynı koşullarda çalıştırılıyor. Denetim yok, gözetim yok” bilgisini verdi.

Muhabir: Cemil Cahit Saraçoğlu