CHP Manisa Milletvekili ve Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Bekir Başevirgen, raporla ilgili yaptığı genel değerlendirmede, 'Sayıştay, Tarım ve Orman Bakanlığı'nın 2019 yılı mali rapor ve tablolarında da doğru ve güvenilir bilgi içermediğine vurgu yapmış ve eksik bilgi uyarısında bulunmuştu. Bu sene yayınlanan rapora göre ise, Bakanlığın yanlış uygulama ve hataları hız kesmeden devam etmiş' diye konuştu. Başevirgen yaptığı açıklamada, 'Tarım Ve Orman Bakanlığı 2020 yılı Sayıştay denetim raporlarında 'Denetim Görüşünün Dayandığı Bulgular' kısmında Bakanlığa ait 17, 'Diğer Bulgular' kısmında da 19 tespit yapılmış ve yanlışlar tek tek sıralamış. Denetim görüşüne göre; Muhasebe kayıtlarının yanlış tutulmasından, kurum alacak tahsilatlarının doğru raporlanmamasına; tarımsal amaçlı kooperatiflere kullandırılan kredilerden kaynaklanan alacakların gerçek tutarı göstermemesinden yatırıma alınmış projelerin gerçekleşmesi olmadan ödemelerinin yapılmasına; tarımsal destekleme ödemelerinin gerçekleştirme işlemleri tamamlanmadan ödenmelerine kadar birçok eksiklik sıralanmış. Yine, Raporun 'Diğer Bulgular' kısmında; kesin teminat mektuplarının güncelleme yapılmadan gelir kaydedilmesinden, bakanlık aleyhine sonuçlanan davalar neticesinde ilave kamu giderlerine yol açılmasına; araç kiralama hizmet alımı ihalelerinde ihale komisyonunca sınır değer hesabının yapılmamasından, yetkisiz olarak üretilen elit sınıftaki tohumluklara sertifika verilmesine kadar görülen tüm aksaklıklar belirtilmiş' şeklinde konuştu.

'BAKANLIK SAYIŞTAY RAPORLARINI CİDDİYE ALMIYOR'

CHP Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen raporun önceki dönemlerde tespit edilen yanlış ve hataların düzeltilmesi ile ilgili kısıma ilişkin de, 'Sayıştay'ın 2019 yılında yapılan denetimlerde tespit edilen yanlışların ve usulsüzlüklerin düzeltilip düzeltilmediğine ilişkin yaptığı kontrollerde ise 36 bulgunun kısmen yerine getirildiği, 7 bulgunun hiç yerine getirilmediği, sadece 1 bulgunun tam olarak yerine getirildiği görülüyor. Yani Tarım ve Orman Bakanlığı Sayıştay Raporlarını hala ciddiye almıyor' dedi. Tarım Bakanlığı'nın 16 Bakanlık içerisinde Sayıştay Denetiminden geçemeyen tek Bakanlık olarak tarih yazmaya devam ettiğini söyleyen Bekir Başevirgen, 'Kendi kurumsal kimliğini oturtamayan ve yaptığı iş ve işlemlerden haberi olmayan bir Bakanlığın, ülkemizin tarım politikalarına düzgün bir şekilde yön vermesini ve çiftçile- rimizin derdine derman olmasını beklemek hayalperestlik olur. Sayın Bakan o koltukta oturmaya devam ettiği sürece daha çok Sayıştay Denetimlerinden sınıfta kalacağı açıktır' ifadelerini kullandı.

'GÜBRE FİYATI 150 TL ZAMLANDI'

Öte yandan Başevirgen, çiftçilerin en büyük girdi maliyetlerinden biri olan gübrede yaşanan fahiş artışlar için iktidara çağrı yaparak 'Gübredeki yangını söndürün' dedi. Başevirgen, 'Tarımsal üretimde en büyük maliyet kalemlerinden biri olan gübreye zam üstüne zam yapılıyor. Çiftçilerimiz ortalama bir verim için taban gübresi, azotlu gübre ve ilave olarak üre kullanıyor. Bunların yanı sıra toprak dengeleyici ve bitki besleyici maddeler de kullanılmakta. Bu maddeler kullanılmadan yüksek bir verimden bahsetmek mümkün değildir' diye konuştu. Gübrenin içinde bulunan hammaddelerin neredeyse tamamı ithal edildiğinden, bu sektörün dolarda oluşan her artıştan fazlasıyla etkilendiğini söyleyen Başevirgen, 'Son dönemde uluslararası piyasalarda oluşan fiyat artışları da yurtiçi piyasalara yansımaya başladı. Bunun sonucunda da piyasada 4 bin 500 civarında satılan üre gübresi bugün gelen zamla birlikte 5 bin 500 TL'ye çıktı. Ortalama 6 bin TL olan DAP gübresinin fiyatı tonda ortalama 150 TL zamlanırken, amonyum sülfat gübresinde ise büyük bir fiyat artışı bekleniyor. Dövize bu kadar endeksli bir sektörde doların her kıpırdanışı çiftçiyi ve üreticiyi yakıyor' şeklinde konuştu. Gübreye yapılan zamların tarımda deprem etkisi yarattığını söyleyen Manisa Milletvekili Bekir Başevirgen, 'TÜİK' in açıkladığı rakamlara artık kimse inanmıyor. Öyle ki iyimserliği ile bilinen Türkiye Ziraat Odaları Birliğinin (TZOB) açıkladığı zam rakamları ile karşılaştırdığımızda dahi arada uçurum var. TÜİK'e göre gübreye yüzde 62,4; TZOB' a göre yüzde 150 oranında zam gelmiş. Tarımsal ilaca gelen zamlarda ise TÜİK' in açıklamış olduğu rakam ile aradaki fark neredeyse 5 kat. TÜIK toz pembe rakamlar açıklamaya devam etse de çiftçi ve üretici artık bu rakamları ciddiye almıyor' dedi. Tarımsal girdilerde oluşan fiyat artışları orta yerde dururken özellikle gübre fiyatlarına son bir yılda gelen zamlar üreticiyi yakarken Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gıda fiyatlarındaki artışın suçlusunu market raflarında aramasının ise büyük bir çelişki olduğunu söyleyen Bekir Başevirgen, 'İktidarın, aracıları, komisyoncuları ve fahiş fiyatlarla satış yapan zincir marketleri hizaya getirmek istemesine elbette sözümüz olmaz. Fakat tarımsal girdilerde oluşan maliyet artışlarının, üretimden çekilen çiftçilerin ve üretimdeki geriye gidişin sorumluluğunu yine birilerinin sırtına yükleme çabalarına elbette sözümüz vardır' değerlendirmesini yaptı.

'İKTİDAR ÇÖZÜM BULMAK YERİNE SUÇLU ARIYOR'

İktidarın, gübre, ilaç, tohum ve enerji fiyatlarına çözüm bulmadan market raflarına hakim olmaya çalışmasının sadece bir aldatmacadan ibaret olduğunu söyleyen Başevirgen, 'Sanayici ve zincir market sahipleri 'Girdi maliyetleri düşmedikçe biz de ne yapacağımızı bilemiyoruz. Ne üretici, ne sanayici, ne de esnaf kasıtlı fiyat artışı yapmıyor. Bu fiyatlarla da kimse kazanmıyor' diyerek tepki gösteriyor. İktidarın patates ve soğan üreticisini karaborsacı ilan ettiği gibi bu işin içinden de temsili suçlular üreterek sıyrılmaya çalışmasına artık kimse inanmıyor. İthalat vergileri sıfırlansa da dövize bağlı girdi maliyetleri düşürülmediği sürece makarna, bakliyat, hayvansal ürünler ve ekmek gibi temel gıdaların fiyatlarındaki artışlarına engel olunması mümkün değil' dedi. CHP Manisa Milletvekili Başevirgen, 'Üreticilerimizin kredi borçları sürekli artarken başta gübre olmak üzere, ilaç, elektrik ve sulama ücretleri her geçen gün zamlanıyor. İktidar ise üreticilerimizin bu sorunlarına çözüm bulmak yerine suçlu aramaya çıkıyor. TÜİK' göre yaklaşık olarak üretici enflasyonu yüzde 45, tüketici enflasyonu yüzde 20. Bu rakamlar gerçeği yansıtmasa da üretici enflasyonundaki bu artışın tüketiciyi de etkileyeceği kaçınılmaz gerçektir. Kriz ancak üreticinin desteklenmesi ile çözülür. Zaman kaybetmeden üreticinin daha fazla desteklenmesi şarttır. Aksi halde üretimden vazgeçen binlerce üreticiye yenileri eklenecek ve rekolte daha da düşecektir. İktidarı ve Bakanlığı bu gerçekle bir an önce yüzleşmeye ve çiftçi ile üretimi desteklemesi için bir kez daha göreve davet ediyoruz' dedi.

Muhabir: Haber Merkezi