2. TBMM binasındaki Cumhuriyet Müzesinde gerçekleştirilen etkinlikte konuşan ASO Başkanı Seyit Ardıç, “İş dünyası olarak Atatürk’ün ilke ve devrimleri doğrultusunda ülkemizi parlak bir geleceğe taşıyacak ortak vizyona birlikte yürüdüğümüzü gösterdik” dedi.

Atatürk’ün bağımsızlık mücadelesi için ilk adımı attığı Samsun ve ardından gittiği Amasya, Erzurum, Sivas ve Milli Mücadele’nin merkezi olarak Ankara’nın sanayi ve ticaret odaları tarafından başlatılan “Cumhuriyeti Kuran Şehirler” etkinliğinin finali, Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin 106. yıl dönümünde Ankara’da yapıldı.

ASO’nun ev sahipliğinde; TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, TOBB ETÜ Rektörü Prof. Dr. Yusuf Sarınay, Samsun TSO Başkanı Salih Zeki Murzioğlu, Amasya TSO Başkanı Murat Kırlangıç, Erzurum TSO Başkanı Saim Özakalın, Sivas TSO Başkanı Zeki Özdemir, ASO 1. OSB Başkanı Serdar Tütek, Anadolu OSB Başkanı Hüseyin Kutsi Tuncay, Odaların Yönetim Kurulu Üyeleri ile Meclis Üyelerinin katılımıyla gerçekleştirilen etkinliğin ilk adresi, Cumhuriyet Müzesi olan Ulus’taki 2. TBMM binası oldu.

Milli Mücadele’ye yön veren şehirlerin tarihsel rolü ile Cumhuriyetin ikinci yüzyılına taşınacak ortak vizyonun ele alındığı programda konuşan Ardıç, “Milli Mücadele’nin karargâhı olan Ankara, Kurtuluş Savaşı’nda yalnızca Meclis’te alınan kararlarla ve cephede verilen mücadeleyle değil, üretim gücüyle de yer almıştır” dedi. Ardıç, Milli Mücadele’nin Samsun’da atılan ilk adımla başladığını, Amasya’da millet iradesiyle şekillendiğini, Erzurum’da bağımsızlık kararlılığına dönüştüğünü, Sivas’ta ise birlik ve ortak akılla güç kazandığını vurguladı. 27 Aralık 1919’da Atatürk’ün Ankara’ya gelişiyle birlikte bu yürüyüşün, irade merkezini bulduğunu belirten Ardıç, “Ankara; tarihin akışının değiştiği, bağımsızlığa giden yolun çizildiği, Milli Mücadele’nin sevk ve idare edildiği karargâhtır. Kurtuluş’un Kuruluş’a bağlandığı başkenttir” dedi.

2-83

Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyetimizin kuruluş hikâyesinin, yalnızca askeri zaferlerin değil; iradenin, aklın, dayanışmanın ve kalkınma idealinin hikâyesi olduğun söyleyen Ardıç, “Atatürk vatanı yalnızca işgalden kurtarmayı değil; yoksulluktan, geri kalmışlıktan ve dışa bağımlılıktan kurtarmayı da hedefledi. Bu anlayışla Cumhuriyet, daha ilk günlerinden itibaren siyasi bağımsızlığı ekonomik bağımsızlıkla tamamlamayı temel bir amaç olarak benimsedi. Üretmeyen, kalkınmayan bir ülkenin bağımsızlığını sürdüremeyeceği gerçeği, Cumhuriyetin kurucu felsefesinin merkezinde yer aldı” dedi.

İMALAT-I HARBİYE’DEN SAVUNMA SANAYİİNİN KALBİ ANKARA’YA

Ankara’nın, Kurtuluş Savaşı’nda yalnızca Meclis’te alınan kararlarla ve cephede verilen mücadeleyle değil, üretim gücüyle de yer aldığına dikkat çeken Ardıç, şöyle devam etti:

“Bugünkü Makine Kimya Endüstrisi’nin temeli olan İmalat-i Harbiye, yokluk içinde, imkansızlıklar altında yürütülen İstiklal Savaşı’nın sanayi cephesi oldu. İşte bu anlayış, Ankara’mızın kaderine yazıldı. Bugün Ankara’nın Türkiye’nin savunma sanayiinin kalbi olmasının arkasında tarihten gelen bu büyük birikim vardır. Ankara’nın; dün Kurtuluş Savaşı’nın ihtiyacını karşılayan yerli ve milli üretim iradesi, bugün yüksek teknolojiye, mühendisliğe, Ar-Ge’ye ve dünyanın en büyük savunma sanayii şirketlerine ev sahipliği yapan bir ekosisteme dönüştü. Bu şehir, daha Cumhuriyet ilan edilmeden önce; kararın, mücadelenin ve üretimin aynı merkezde buluştuğu bir iradeyi temsil etti. Cumhuriyeti kuran kuşak, yokluk içinde dahi üretmeyi bir varlık meselesi olarak gördü. Fabrika kurmayı, altyapı inşa etmeyi, demiryolu döşemeyi; yalnız ekonomik değil, millî bir görev saydı. Bugün bize düşen sorumluluk da işte bu ruhu çağın şartlarıyla yeniden yorumlamaktır. Çünkü artık rekabet; yalnız üretmekle değil, bilgiyle, teknolojiyle ve yüksek katma değerle kazanılmaktadır.”

Muhabir: Cemil Cahit SARAÇOĞLU