Psikolojik Danışman Ekrem Çağrı Öztürk, bazı insanların belirsizliği tehdit olarak algıladığını ve bu nedenle yaşamlarını yoğun bir kontrol etme çabasıyla sürdürdüklerini belirtti. Öztürk, “Geçmişte yaşanan kayıplar, travmalar ya da kontrol edilemeyen durumlar, kişide ‘Her şeyin kontrolümde olması gerekiyor’ düşüncesini pekiştirir. Bu da zamanla esnekliği azaltır, ilişkilerde sorunlara yol açar” dedi.

Aşırı kontrolcülüğün günlük hayatta şu davranışlarla kendini gösterdiğini ifade eden Öztürk:

  • Plan dışı gelişmelerin yoğun kaygı yaratması,

  • Başkalarının müdahalesinden rahatsızlık duyulması,

  • Her şeyi kendi yapma isteğinin öne çıkması,

  • “Ya bir şey eksik kalırsa?” düşüncesinin bitmemesi.

Bu durumun hem bireyin kendi yaşamını hem de çevresiyle olan ilişkilerini zorladığını vurgulayan Öztürk, “Kontrol etmeye çalıştıkça aslında kontrol duygusu azalır. Çünkü hayatın doğası gereği her şey öngörülemezdir” diye konuştu.

Aşırı kontrol eğiliminin kaygıya dayandığını, sağlıklı yön vermenin ise farkındalıkla mümkün olduğunu söyleyen Öztürk, çözüm için ilk adımın farkındalık olduğunu belirtti:
“Şu anda neyin dağılmasından korkuyorum? Kimin sorumluluğunu fazladan taşıyorum? Neleri kontrol edemediğimde kendimi yetersiz hissediyorum?” gibi sorularla iç dünyaya bakılması gerektiğini söyledi.

Öztürk, sözlerini şöyle tamamladı:
“Kontrol edemediği şeylerle birlikte yaşamayı öğrenen kişi, kendi sınırlarını daha net çizebilir. Bu sınır yalnızca diğerlerini dışarıda bırakmak için değil, kendine yer açmak için de gereklidir.”


Muhabir: İrem AKBAY