Kitabın yazılma fikrini anlatan Zorlu, “Bu kitap bir fikirle değil, binlerce sessiz çığlıkla başladı. Evliliklerin başlangıcında ve ilerleyen süreçlerinde cinsel sorunlar, cinsel işlev bozuklukları sıklıkla görülüyor. En önemli sorun da ne biliyor musunuz; çiftler sorunlarının farkında değiller. Neden mi? Çünkü çiftler, cinsellikte kendi bireysel cinselliklerini, isteklerini, ihtiyaçlarını bilmiyorlar.” dedi.

Kitap yazım sürecindeki zorluklara değinen Zorlu, “Yazarken sadece anlatmadım, yıllardır sessiz kalanların sesi oldum. Bu kitap sadece bir bilgi aktarımı değil; içsel bir yüzleşmeydi. Yazmak, sadece anlatmak değil; onarmaktır da. Belki de bu yüzden en zor olan kısım, aynı zamanda en iyileştirici olandı.” diye konuştu.

“AYIP” KAVRAMI

“Ayıp” kavramını merkeze almanın özel bir nedeni olduğuna dikkat çeken Zorlu, şunları söyledi: “Ayıp’ sadece bir kelime değil, kuşaktan kuşağa aktarılan bir korku biçimi. Ayıbı değil, insanı konuşalım. Çünkü ‘ayıp’, bizim toplumumuzda sadece bir kelime değil; bir susturma aracı. Ben bu kitabı, o gölgeyi aydınlatmak için yazdım. Çünkü biliyorum ki, ayıplar konuşuldukça şifaya, sessizlikler paylaşıldıkça özgürlüğe dönüşür.”

Türk toplumunda cinselliğin en büyük tabulardan biri olduğunu ifade eden Zorlu, “Tabu, bilgisizliğin maskesi. “Cinsellikten korkan toplum, kendini tanıyamaz. Cinsellik ahlâkın değil, insanlığın bir parçasıdır. Toplum olarak cinselliği konuşmaktan değil, yanlış konuşmaktan korkuyoruz. Ama gerçek şu: Konuşmadığımız her konu, bizi içten içe yönetiyor. Cinselliği tabu olmaktan çıkarabilmek için önce onu ahlâk değil, insanlık penceresinden görmemiz gerekiyor. Çünkü cinsellik; bedenin değil, ruhların dilidir.” şeklinde konuştu.

Haberin devamı için tıklayınız.

Kaynak: Başkent Gazetesi Zehra Şahindokuyucu