İklim değişikliği ve bölgesel kuraklıklar tüm şehirlerimizi ciddi anlamda etkilemeyi sürdürüyor. Bu etkilenmeden Başkentimiz de payına düşeni yaşıyor. “Yağış azlığının neden olduğu kuraklık Başkent halkının yaşayacağı bir su sıkıntısı şimdilik ileri boyutta değil, ancak su kalite sorunumuz kuraklık arttığında ciddi boyuta ulaşabilir” diyen Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız ile kuraklığın Ankara’yı ne derece etkileyeceğini ve yaşanacak su sorunlarına karşı alınması gereken önlemleri konuştuk.
Ankara’nın su güvenliğine dikkat çeken Yıldız, “Ankara’da miktar olarak çok büyük bir sıkıntımız şu an için yok, ancak bu olmayacağı anlamına gelmiyor. Çünkü iklim değişikliğinin ve bunun su üzerine baskısının artacağını bilim insanları sürekli olarak ifade ediyor. Ankara ve çevresinde yaşanan bölgesel kuraklıklar artıyor. Bu nedenle Ankara’nın büyük bölümünün miktar olarak su sıkıntısı yok ama su kalitesi sorunu olabilir. Bunun nedeni Kızılırmak suyu. Kızılırmak suyundan gelen ve parçalanarak sisteme verilen su miktarının yüzde 40’ı geçmemesi gerek. Bu oran artarsa su kalitemizin çok düşeceği kaçınılmaz ve ortaya kötü bir tablo çıkar. Ayrıca Kızılırmak suyunun birim enerji maliyeti çok yüksek. Bu nedenle bizim Ankara için alternatif daha temiz bir su kaynağı bulmamız bu kapsamda Gerede sisteminden daha fazla ilave su taşımamız çok önemlidir.” diye konuştu.
Ankara barajlarının durumu nedir?
Ankara barajlarının ortalama aktif doluluk oranı yaklaşık yüzde 5,5 seviyesine düştü. Son 2 yıldır yaşanan meteorolojik kuraklık nedeniyle Ankara barajlarına giren su miktarı azaldı. Gerede sisteminden Çamlıdere Barajı’na su girişi bu yıl da yetersiz kaldı. Bu durum Nisan ayında ASKİ Genel Müdürlüğü'nde düzenlenen Kuraklık Acil Eylem Planı Toplantısı’nda ele alındı. 25 Haziran 2025 ‘de ikinci toplantı yapıldı. Toplantıda kuraklığa karşı su tasarrufu, kaçakların azaltılması ve alternatif su kaynaklarının kullanımı üzerine yeni projeler geliştirildiği belirtildi. Ayrıca yaz aylarında kullanılan ortalama 1,5 milyon metreküp suyun, her ay 500 bin metreküplük kısmının tasarruf edilmesi hedeflendi. Bu yüzden park ve bahçe sulamalarının tankerlerle yapılması konusunda ilçe belediyeleriyle görüş birliğine varıldı. Suyu yoğun tüketen abonelerin de tespit edilerek tek tek uyarılması kararlaştırıldı. Kademeli su tarifesinde yeni düzenlemeler yapıldı. Ancak bu kararlarla kısa sürede etkili sonuç alınabilmesi zordur. Daha önceden Su’da Talep Yönetimi hazırlıkları yapılmadı ise kriz dönemlerinde yapılan uygulamalardan istenilen sonuçlar alınamaz. Beypazarı ilçesi yılda yaklaşık 4 milyon metreküp su kullanıyor. Bu su talebi kuyulardan ve kaynak suyundan karşılanıyor. ASKİ’den yapılan açıklamada Beypazarı ilçesinde aşırı sulama ve kuraklık nedeniyle kuyularda yaşanan debi sorunundan söz ediliyor. Ayrıca bunun depo seviyelerinin düşmesine ve su kesintisine neden olduğu belirtiliyor. Bu durum yaşanan aşırı kuraklığın yeraltı suyu seviyelerini de etkilediğini açıkça ortaya koyuyor. Ama aynı zamanda bu kurak dönemde suda risk yönetiminin yeterince yapılamadığını da gösteriyor. Bu yılki kurak dönemde şebeke suyunun tarımsal sulamada aşırı kullanılması ilçede arz talep dengesini bozmuş durumda. Şimdi talebin karşılanması için yeterli su bulunamıyor. Bu nedenle bu riskler daha önceden analiz edilip su talebinin de yönetilmesi gerekmektedir. Beypazarı’nda yaşanan bu durum, kuraklık sürerse, Ankara’da suyunu kuyularından sağlayan Haymana, Kalecik, Ayaş, Kızılcahamam, Nallıhan gibi diğer ilçelerin de su güvenliklerinin riske girebileceğini ortaya koymaktadır. Ancak yine de Ankara’da İvedik arıtma tesisi ve ana su temin sisteminden beslenen ilçelerde planlı su kesintilerinin başlama ihtimali düşük. Ancak Kızılırmak suyunun daha fazla kullanılmasından kaynaklanabilecek su kalite düşüşü olabilir. Ekim ayında yeni su yılı başlıyor. Bu su yılı da bir önceki gibi aşırı kurak geçerse Ankara’nın su güvenliği riske girebilir.
Ankara’da İzmir gibi su kesintileri yaşanır mı önümüzdeki zaman içinde?
Öyle kesintiler olmaz şimdilik. Ankara’da çok büyük bir sıkıntımız şu an için yok. Ancak bu olamayacağı anlamına gelmiyor. Çünkü iklim değişikliğinin etkisi ile bölgesel kuraklıkların artacağını bilim insanları açıklıyor. Bu nedenle Ankara için şu an su sıkıntısı yok ama önlem alınmazsa su kalitesi sorunumuz olabilir. Bunun nedeni Kızılırmak suyu. Kızılırmak suyundan gelen ve parçalanarak sisteme verilen su miktarının yüzde 40’ı geçmemesi gerek. Bu oran artarsa su kalitemizin çok düşeceği kaçınılmaz ve ortaya kötü bir tablo çıkar. Bu nedenle Ankara’nın su güvenliği için şebekedeki kayıp ve kaçakların azaltılması ve Gerede sisteminden Çamlıdere Barajına ilave temiz su taşınması çok önemlidir. Gerede Çamlıdere sisteminin Ankara suyuna katkısı arttırılmalıdır.
SU YÖNETİMİ VE SU KULLANIMI
Ankara’da su yönetimi ve su kullanımına ilişkin neler söylersiniz?
Ankara’da hem su yönetim anlayışı hem de su tüketimi alışkanlıkları yeniden gözden geçirilmelidir. Biz Su Politikaları Derneği olarak yıllar önce Ankara’nın dönemsel kuraklıklara karşı su kalitesi açısından kırılgan olduğunu belirtmiştik. Kurak bir dönemin sonrasında bu tehdit tekrar gündeme gelmiş durumda. Ankara acilen suda talep yönetimine geçmeli. Suda talep yönetiminde idarenin suyu en etkili şekilde yönetmesi ve abonelerin de suyu en verimli şekilde kullanması gerekiyor. Bu yapılırken insani su hakkı kapsamındaki ücretsiz su temini ve yoksulların suya ulaşma hakkı en üst seviyede korunmalıdır. İklim değişikliği etkisi, artan nüfus, artan su talebi nedeniyle Ankara’nın miktar olarak su ihtiyacı artıyor. 2029 yılından itibaren Ankara’ya ilave su temini gerekli. Ankara Su Master Planında bu ilave su için Kesikköprü Barajı’ndan Kızılırmak suyu alternatif olarak verilmiş. Sarıyar Barajı suyu için su kalitesi çok düşük denmiş. Bu her iki kaynağın da su kalitesi düşük. Bu nedenle Ankara’da içme ve kullanma suyu için hızla ileri arıtma tesisi kapasitesinin arttırılması gereklidir. Hem bu nedenle hem da zaten bugün de yetersiz kaldıkları için İvedik İçme Suyu Arıtma tesisi ve Tatlar Atık Su Arıtma tesisinde kapasitenin arttırılması gerekli tatlar için kredi onayı çıktı. Önümüzdeki dönemde Ankara’da içme suyu şebekesi değişimi ve yağmur suyu toplama ve uzaklaştırma hatları gibi büyük ek yatırımlar gerekecek. Ayrıca uzmanlar yağışlarda 2030’a kadar azalma olacağını tahmin ediyor. Ankara ve çevresi iki yıl üst üste çok kurak dönem yaşaması durumunda su güvenliği konusunda büyük zorluklar yaşıyor. Tüm bu nedenlerle öncelikle şebeke kayıp ve kaçaklarının azaltılması ve Ankara’nın mevcut suyunun en verimli şekilde kullanılması için su talebinin yönetilmesi gereklidir. Ankara’nın hazırlanan son Su Master Planında ilave su için Kızılırmak Kesikköprü ve Sarıyar Barajı sularından söz edilmiş ancak. Gerede sisteminden söz edilmemiş. Gerede sistemi için çok büyük yatırımlar yapıldı. 4,5 metre çapında 32 kilometre uzunluğunda Türkiye’nin en uzun içme suyu tüneli inşa edildi. Çamlıdere Barajı rezervuarı büyük yapıldı ve halen başka bir havzadan Çamlıdere Barajı'na Gerede Tüneli ile su aktarılıyor. Ankara’ya ilave temiz su gelebilecek tek havza Gerede Çayı Havzasıdır. Bu havzadaki su kalitesi korunmalıdır. Buradaki Işıklı Regülatörü yerine bir baraj yapılıp aynı havza içinden veya dışından bu baraja su aktarımı düşünülebilir. Bu kaliteli su mevcut tünelle Çamlıdere barajına aktarılarak baraj rezervuarı doldurulabilir. Çamlıdere Barajı’nın aktif rezervuar hacmi yaklaşık 1 milyar metreküptür. Bu hacim Ankara’ya yaklaşık 2 yıl kesintisiz su temin edecek büyüklüktedir. Bu nedenlerle bu sistem kenara bırakılmamalıdır. Ayrıca Ankara’da ilave içme ve kullanma suyu ihtiyacının karşılanması için ilave tedbir olarak içme suyu ileri arıtma tesisi kapasitesi hızla arttırılmalıdır.
Suyun verimli kullanımında toplumsal farkındalığın önemli olduğunu biliyoruz bu konudaki önerileriniz nelerdir?
ASKİ tarafından hazırlatılan Ankara İli İçme Suyu, Atık Su ve Yağmur Suyu Yönetimi Master Planı Çalışması, 2054’e kadar Ankara'nın su yönetimi için sürdürülebilir bir yol haritası sunuyor. Ancak halen Ankara’da mevcut barajlar iki yıl üst üste gelen kurak dönemde su güvenliğini karşılayamıyor. Bu nedenle Ankara’da hızla önce şebekelerdeki kayıp kaçak oranı azaltılmalı ve talebin yönetilmesi için radikal tedbirler uygulanmalıdır. Aşırı su kullanımının önlenmesi için kontroller arttırılmalıdır. Toplumsal su kullanım bilincinin arttırılması için su yönetiminin yenilikçi bir eğitim planı ve toplumsal iletişim stratejileri geliştirmesi gereklidir. Vatandaşımız da su kullanım alışkanlıklarını gözden geçirerek su yönetimine yardımcı olmalıdır.
SU GÜVENLİĞİ İÇİN ÖNERİLER
Uzun dönemde Ankara’nın su güvenliği konusundaki önerilerinizi de sıralar mısınız?
Su yönetimi, ekonomik, ekolojik ve sosyal hedefler arasında bir denge sağlamak zorundadır. Ancak bu dengenin sağlanması gün geçtikçe zorlaşmaktadır. Su politikalarında öncelikle yeterli suya ulaşım bir insan hakkı olarak kabul edilmeli ve su kamu hizmeti anlayışı ile temin edilmelidir. Su, ödeme güçlüğü çeken kesimlere bedelsiz bir şekilde sağlanmalıdır. Bunun sağlanması için su yönetiminde dengeli su dağıtımı ve tam verimlilik anlayışı esas alınmalıdır. ASKİ tarafından hazırlatılan Ankara İli İçme Suyu, Atık Su ve Yağmur Suyu Yönetimi Master Planında belirtilen çözümler için uygun finansman modeli yaratılmalı ve plandaki öneriler hızla uygulamaya geçirilmelidir. Ankara’da arz ve talebin birlikte yönetilmesi durumunda gelecekte su güvenliği riski en aza düşürülebilecektir.
Türkiye genelinde su kaynaklarını baskılayan unsurlar nelerdir?
Türkiye bir bölgesel kuraklık ülkesi. İklim değişikliği nedeniyle bölgesel kuraklıkların tekerrür sayısı ve şiddeti artıyor. Su yönetimimizin yasal, kurumsal ve yönetsel eksiklikleri var. Bunları hızla tamamlamamız gerekiyor. Su yönetimimizde çok başlı çok parçalı yapı devam ediyor. Kurumlar arası koordinasyon eksikliği var. Bunlar bizim kuraklığa karşı su güvenliği direncimizi zayıflatıyor. Bu yıl ortaya çıkan tablo da bu konudaki hazırlıklarımızın yetersiz kaldığını gösteriyor. Su Yönetimi Genel Müdürlüğümüz gelecek 5 yıl içinde su potansiyelimizin yüzde 20 oranında azalma riskinden söz etti. Bu durum ülke çapında tüm sektörlerin su güvenliğini tehdit eder. Su tahsislerinin kullanılmasın da gerilim yaratabilir. Su yönetimimizin bu baskılar karşısında daha dirençli duruma getirilmesi için yasal çerçeve, idari, kurumsal reform ve toplumsal farkındalık çalışmalarının hızla gerçekleştirilmesi gerekir. Su yönetimi ülke genelinde arz ve talebi birlikte yönetme politikasını uygulamaya koymalıdır. Katılımcı, şeffaf ve hesap verilebilir bir su yönetimine geçiş adımları da hızlanmalıdır. Teknik çözümleri biliyoruz, ihtiyacımız olan şey bilgiyi politikaya, politikayı da uygulamaya dönüştürmektir.