Ankara’nın yüzyıllar boyunca ticaretin merkezi olan hanlarını gezmek isteyenler için hazırlanan bu güzergâh, şehrin hareketli çarşılarında başlayıp zanaatkârların izlerini, han avlularının sakinliğini ve Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan ticari geçmişi yakından görme imkânı sunuyor. Sulu Han’dan Kurşunlu Han’a, Çukur Han’dan Çengel Han ve Pirinç Han’a, oradan da Pilavoğlu Han’a uzanan bu rota, Ankara’nın mimari ve kültürel tarihine keyifli bir bakış sağlıyor.

Suluhan
1508-1511 yılları arasında Sultan II. Bayezid dönemi emirlerinden Hasan Paşa tarafından yaptırılan Suluhan, Ankara’nın en eski ticaret merkezlerinden biri. Döneminde hem su sistemi hem de ocaklarla ısıtılan odaları sayesinde kervanların ilk tercihi olan han, Ankara’da ticaretin kalbinin attığı yerlerden biriydi. Ancak 1892’de demiryolunun kentte faaliyet göstermesi ve 1927’deki büyük Tahtakale yangını ile eski cazibesini yitirdi.

1985’teki rekonstrüksiyon çalışmasıyla yeniden canlanan çarşı, çiçekçilerden takıcılara, el yapımı hediyeliklerden bebek süslerine kadar geniş bir esnaf yelpazesine ev sahipliği yapıyor. Rota üzerinde alışveriş yapmak ve kalabalığın ritmini hissetmek isteyenler için ideal bir durak.

Kurşunlu Han (Anadolu Medeniyetleri Müzesi)
Ankara Kalesi’nin yakınında yer alan Kurşunlu Han’ın 1471 yılı civarında Rum Mehmed Paşa tarafından yaptırıldığı düşünülüyor. Çatısındaki kurşun kaplamalar nedeniyle bu adı taşıyan han, bir dönem sof ticareti yapan tüccarların en yoğun bulunduğu yerdi ve Ankara’nın en yüksek kira bedelli ticaret merkezlerinden biri olarak biliniyordu. 1881’deki yangının ardından uzun süre atıl kalan yapı, 1938-1968 yıllarında kapsamlı bir restorasyon sürecine alındı.

Cumhuriyet’in ilk müzesi olan Eti Müzesi’nin koleksiyonları buraya taşınınca, han müze olarak ikinci hayatına başlamış oldu. Bugün Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nin idari binası olarak kullanılan Kurşunlu Han; taş, tuğla ve ahşabın bir arada kullanıldığı mimarisiyle ziyaretçilerin fotoğraf durakları arasında yerini alıyor.

Çukur Han
Ankara Kalesi’nin ana girişine yakın konumlanan Çukur Han’ın 16.-17. yüzyıllar arasında inşa edildiği biliniyor. Sof ticaretinin merkezi olan bu yapı, zamanla önemini yitirse de Kurtuluş Savaşı döneminde askeri karargâh, Cumhuriyet’in ilk yıllarında ise cezaevi olarak kullanıldı. 1950 yangınından sonra uzun süre kaderine terk edilen han, Dünya Anıtlar Fonu tarafından “acilen korunması gereken yapılar” listesine alınmıştı.

Koç Holding tarafından restore edilerek 2010’da otel olarak hizmete açılan yapı, bugün özgün mimarisi korunmuş avlusu, ahşap destekli revakları ve taş dokusuyla modern konforu tarihsel atmosferle birleştiren özel bir konaklama deneyimi sunuyor.

Çengel Han (Rahmi M. Koç Müzesi)
Altındağ At Pazarı mevkiinde bulunan Çengel Han, Osmanlı’nın klasik ve geç dönemlerinde farklı işlevlerde kullanılan önemli yapılardan biri olarak öne çıkıyor. Safran Han ile birleştirilerek gerçekleştirilen kapsamlı restorasyonun ardından 2005 yılında Rahmi M. Koç Müzesi olarak kapılarını açan yapı, Ankara’nın ilk sanayi müzesi olma özelliğini taşıyor. Hanın taş dokusu ve revaklı avlusu, ziyaretçilerine tarih ile endüstrinin buluştuğu özel bir atmosfer sunuyor.

Eski otomobiller, tren modelleri, denizcilik ve havacılık objeleri, bilimsel aletler, tarım ve matbaacılık ürünleri, Atatürk’e ait eşyalar ve Ankara’nın ticari hafızasını yaşatan Esnaf Sokağı müzenin dikkat çeken bölümleri arasında yer alıyor. 1700’lü yıllardan kalma “Ankara Manzarası” tablosu ise koleksiyonun en değerli parçalarından. Pazartesi hariç her gün ziyaret edilebilen müzeye ulaşım ise oldukça kolay.

Pilavoğlu Han
Altındağ At Pazarı’nda yer alan Pilavoğlu Han, 16.-17. yüzyıllarda inşa edildiği düşünülen yapısıyla Ankara’nın en büyük ve iki kapılı hanlarından biri. Tarihsel süreçte ticaret noktası olmanın yanı sıra Osmanlı'nın son, Cumhuriyet’in ilk yıllarında cezaevi olarak da kullanıldı. Kadın ve çocuk mahkûmların bir kısmının burada tutulduğu biliniyor.

Daha sonra depo ve uzun yıllar boyunca da konaklama amaçlı kullanılan yapı, bugün 30 atölye ve kafeden oluşan canlı bir sanat alanına dönüşmüş durumda. Üst katları mimarlık ve tasarım ofislerine ev sahipliği yaparken ikinci katın manzarası fotoğraf meraklılarının uğrak noktası hâline geliyor. Alt kattaki kafe ve atölyeler ise hanın tarih kokan atmosferinde keyifli bir vakit sunuyor.

Pirinç Han
Ulus’ta Koyun Pazarı ile Salman Sokak arasında yer alan Pirinç Han, taş duvarları, ahşap yapısı ve antika dükkânlarının yarattığı nostaljiyle ziyaretçilerini geçmişe davet ediyor. 18. yüzyılda Ankara Kadısı Mehmet Emin Efendi tarafından küçük kervanların konaklaması için inşa edildiği düşünülen han, Ankara’nın bilinen ilk ahşap hanı olma özelliğini taşıyor. 1921’de ön karakol olarak kullanılan yapı, 1942’ye kadar müfreze komutanlığına ev sahipliği yaptı.

1990’da özgün mimarisine sadık kalınarak restore edilen tarihi han; üç katı ve avlusuyla bugün yaklaşık 40 odayı barındırıyor. Odaların bir kısmında antikalar, halılar, minyatürler ve bakır–pirinç objeler satışa sunulurken bazı bölümler sanat atölyesi veya tamirhane olarak hizmet veriyor. Avludaki küçük kafe ise gramofon seslerinin eşlik ettiği keyifli molalara imkân sağlıyor.





