Ankara 37. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuklu ve bazı tutuksuz sanıklar ile taraf avukatları katıldı. Mahkeme Başkanı, kimlik tespiti ve iddianamenin özetinin okunmasının ardından sanıklara savunmaları için söz verdi.

27. dönem milletvekili ve inşaat mühendisi olan tutuklu sanık Bedri Yaşar, 2015'te proje için sözleşme yapıldığını, 6 ay içinde de bina projesinin onaylandığını, ardından tutuklu sanık Kadir Dursun'un şantiye yöneticiliğini üstlendiğini söyledi.

Yaşar, yurt içi ve yurt dışında çok fazla projeleri bulunduğu için 2017'de binanın projesinden çıkmak istediklerini, temsili olarak yüzde 10 payla projede kaldıklarını anlatarak, "Diğer iki ortak devam ettirdi projeyi. Zaten o sırada binanın temelinden yeni çıkılmıştı. Ortada henüz bir şey yoktu. Elektrik tesisatı gibi ince işler en son yapılır." dedi.

Sanık Yaşar, beyanına şöyle devam etti:

"Biz projeden çıktıktan sonra ben fiili olarak projede hiç bulunmadım, Ankara'da bile değildim. Yapılanlarla alakalı bilgim ve talimatım yok. İşleri Kadir Dursun ve şantiye şefi İbrahim Konca devam ettiriyordu. Ben parlamentoya girdikten sonra etik olmayacağını düşündüğümden şirketimi devrettim. 2020'nin sonlarında da tüm hisselerimi devrederek projeden tamamen ayrıldım. Bizim inşaat sahasında hiçbir elemanımız yoktu. Sadece maddi destek sağlıyorduk. Binlerce konut yaptım. İlk defa hakim karşısındayım. Ben de inşaat sürecinin ayrıntılı olarak incelenmesini ve gerçeğin ortaya çıkmasını istiyorum. Tahliyemi talep ediyorum."

Tutuklu sanık şantiye şefi İbrahim Konca ise, acil çıkış kapıları gibi ayrıntıların işin sonunda eklendiğini, o sırada inşaatta görev almadığını, bu işlemlerin projeyi devralan kooperatif tarafından yapıldığını, yangına sebep olan tesisatın kurulumunda bulunmadığını söyledi.

"YAPI DENETİM FİRMASI, BU İŞİ BU HALE GETİREN ASIL SORUMLUDUR"

Çalıştığı süreçte Dursun ve Yaşar'la muhatap olduğunu, ikisinin de sahaya pek gelmediklerini anlatan Konca, "Yapı denetim firması, bu işi bu hale getiren asıl sorumludur benim gözümde. Kontrolleri yapması gereken onlardı." dedi.

Tutuklu sanık müteahhit Kadir Dursun da, 2019'a kadar inşaatın kurallara uygun ilerlediğini, taşeronlardan yapı denetimine kadar yetkin kişilerle çalıştıklarını ve kullandıkları malzemelerin kaliteli olduğunu savundu.

Dursun, 2019'da mali kriz yaşadığını, bunun sonucunda kooperatifle bir araya geldiğini, yönetimi devralan kişilerin kendisine herhangi bir soru sormadan birtakım işlemleri yapmaya devam ettiğini ileri sürerek, "Parayı elinde tutan bu işi yönetiyor malum. Elektrik tesisatı da bunlardan sonraydı diye tahmin ediyorum. Kullanılan ürünleri yapı denetim kontrol etmeliydi, sonrasında yapılan işlemler de kooperatife ait. Elektrik tesisatının son hali verildiğinde inşaatın mal sahibi kooperatifti." dedi.

Binanın yapı denetim sorumlusu ve inşaat mühendisi tutuklu sanık Yavuz Selim Karaman, yapı denetim şirketinin 2020'de kapandığını, kendisinin şirketinden sonra binayı kimin denetlediğini ve inşaatın nasıl devam ettiğini bilmediğini söyledi.

Denetim faaliyetleri yapılmadığı için asli kusurlu sayıldığını belirten Karaman, "2018'de mevzubahis inşaat mühürlendi. Kaçak bir yapı haline geldi yani. Kaçak bir yapının tarafımca denetlenmesi beklenemez. Ayrıca benim 2020'den sonraki süreçte şirketim kapandığı için ilişiğim kalmamıştı. Elektrik tesisatı yapılırken benim şirketim kapanalı 2 yıl olmuştu. Benim bir suçum yok, tahliyemi talep ediyorum." beyanında bulundu.

Tutuksuz sanık asansör kontrol mühendisi Ali Can Öztürk, sisteme asansörün kullanılamaz halde olduğunu bildirdiğini, yangın sisteminin ve acil kurtarma sisteminin çalışmadığını söylediğini belirterek, "Mustafa Akkaşoğlu bana 'Bina sakinleri tedirgin olmasın. Zaten yönetimin haberi var.' diyerek, kırmızı etiketi yapıştırmamam gerektiğini söyledi. Benim asansörü mühürleme yetkim zaten yok, sadece kırmızı etiket yapıştırıp gerekli yerlere bildiriyorum." dedi.

Diğer tutuksuz sanıklar da suçsuz olduklarını, inşaat süreciyle bir alakalarının olmadığını dile getirerek, beraatlerini talep etti.

Sanık beyanlarının ardından söz verilen müşteki Mustafa Şahin, yangında eşini ve 3,5 aylık bebeğini kaybettiğini, sorumlu olan herkesten şikayetçi olduğunu söyledi.

Şahin, ailesiyle dışarı çıkmaya çalıştığını ancak yoğun duman sebebiyle ilerleyemediklerini anlatarak, "Koridorlarda kat numarası ya da ışık yoktu, nerede olduğumu bilmiyordum. Bizi 22. katta bulmuşlar. Bilsem 22. katta olduğumu belki çatıya kadar dayanabilirdim. Ailemi kurtarabilirdim." dedi.

Diğer apartman sakinleri ve yangından zarar gören müştekiler de sanıklardan şikayetçi olduklarını söyledi.

EV HAPSİ ADLİ KONTROL ŞARTIYLA TAHLİYE

Görüşü sorulan cumhuriyet savcısı, bilirkişi raporunun yenilenmesini ve gelinen aşamada tutuklu sanıkların tahliyesini istedi.

Müşteki avukatları da bu aşamada sanıkların tahliye edilmemesi gerektiğini, iddianamede eksik hususların olduğunu ve bilirkişi raporlarının yenilenmesi gerektiğini dile getirerek, sanıkların en ağır şekilde cezalandırılmasını talep etti.

Sanık avukatları ise aleyhe olan hususları kabul etmediklerini, asıl sorumlunun kooperatif olduğunu ve müvekkillerinin suçsuz olduğunu söyleyerek tahliye talebinde bulundu.

Ara kararını açıklayan mahkeme, sanıkların ev hapsi adli kontrol şartıyla tahliyelerine hükmederek duruşmayı, 13 Şubat 2026'ya erteledi.

OLAYIN GEÇMİŞİ

Çankaya ilçesi Alacaatlı Mahallesi'nde bulunan bir sitedeki 26 katlı binada 12 Temmuz'da çıkan yangında biri bebek 3 kişi hayatını kaybetmişti.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yangına ilişkin başlatılan soruşturmada, yangının çıkmasına yol açacak yapı eksikliklerinin sorumlusu olduğu belirtilen 4 kişi tutuklanmıştı.

Başsavcılığın olaya ilişkin hazırladığı iddianamede, binanın şaft boşluğundan geçen elektrik iletim hattının metal kılıfının 10. kat seviyesinde deformasyona uğradığı, yangının bu bölümdeki aşırı ısınma ve gevşek bağlantı gibi sebeplerle iletim hattındaki "şase patlaması" sonucu başladığı tespitine yer verilmişti.

İddianamede, yangının çıkmasına yol açacak yapı eksikliklerinin sorumlusu olduğu belirtilen yüklenici firmanın müteahhidi, asansör bakım firmasının sahibi, site yöneticisi ve yapı denetim şirketi firmasının sahibinin de bulunduğu 13 sanığın "taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma" suçundan 15'er yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istenmişti.

İddianame, Ankara 37. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilmişti.

Kaynak: AA