Ağız ve diş sağlığını korumak için yalnızca günlük fırçalama ve diş ipi kullanımı yeterli değil; dengeli beslenme ve yeterli mineral alımı da en az hijyen kadar önem taşıyor. Bu noktada özellikle kalsiyum, diş sağlığının sürdürülebilirliği açısından kritik bir mineral olarak öne çıkıyor. Çocuk Diş Hekimi Dr. Öğr. Üyesi Buse Yılmaz Şen, kalsiyumun ağız ve diş sağlığı üzerindeki çok yönlü etkilerine dikkat çekerek, eksikliğinin yalnızca kemik yapısını değil, dişlerin dayanıklılığını ve ağız içi dokuların bütünlüğünü de olumsuz etkileyebileceği uyarısında bulundu.

“KALSİYUM DİŞ MİNESİNİN TEMEL TAŞI”

Diş minesinin yaklaşık yüzde 96’sı inorganik maddelerden oluşuyor ve bu yapının büyük bir kısmını hidroksiapatit kristalleri meydana getiriyor. Hidroksiapatitin ana yapı taşlarından biri olan kalsiyum, dolayısıyla diş minesi için vazgeçilmez bir mineral. Dr. Şen, “Kalsiyum, hem diş minesi hem de dentin yapısının ana bileşenidir. Çocuklukta dişlerin sağlıklı oluşumu ve gelişimi için kalsiyum olmazsa olmaz bir mineraldir. Aynı zamanda demineralizasyon ve remineralizasyon süreçlerinde de aktif rol oynar” diyerek kalsiyumun, asidik gıdalar sonrası ortaya çıkan diş yüzeyindeki mineral kaybını geri kazandırma mekanizmasında da kilit görev üstlendiğini belirtti. Kalsiyumun diş gelişimini doğrudan etkilediği dönemlerin başında hamilelik ve erken çocukluk geliyor. Dr. Şen, bu dönemlerde yeterli kalsiyum alımının, dişin yapısal dayanıklılığını doğrudan artırma potansiyelinin oldukça yüksek olduğunu ifade etti. “Bu dönemlerde kalsiyum eksikliği, ileriki yaşlarda karşılaşılabilecek diş sorunlarının zeminini hazırlayabilir” diyen Şen, yeterli mineral alımının çocuk diş sağlığında olduğu kadar gebelikte anne adayının kemik ve diş bütünlüğü için de gerekli olduğunu vurguladı.

“DİŞ KAYBI RİSKİNİ ARTIRIYOR”

Yetişkinlik döneminde yeterli kalsiyum alınmaması durumunda, osteopeni ve osteoporoz gibi kemik erimesi hastalıklarının ortaya çıkma riski artarken, bu durum ağız içindeki alveolar kemikleri de etkiliyor. Dr. Şen, “Alveolar kemik dokusu, dişleri destekleyen ana yapıdır. Bu bölgede yaşanacak bir kalsiyum eksikliği, diş kayıplarına zemin hazırlar” şeklinde konuştu. Ayrıca bazı çalışmaların, düşük kalsiyum alımı ile diş eti hastalıkları arasında bağlantı kurduğuna da dikkat çeken Dr. Şen, kalsiyumun diş eti sağlığı üzerindeki dolaylı etkilerine de değinerek, “Eksiklik durumunda mine daha kırılgan hâle gelir, bağ dokular zayıflar, diş eti çekilmeleri ve periodontitis gibi rahatsızlıklar daha sık görülür. Ayrıca ağız içi yaraların iyileşmesi de gecikir” ifadelerini kullandı. Kalsiyum takviyeleri bazı durumlarda gerekli olsa da, Dr. Şen doğal kaynaklardan alınan kalsiyumun hem emilim açısından daha avantajlı hem de sağlık açısından daha güvenli olduğunu söyledi. “Süt, yoğurt, peynir gibi süt ürünleri, yeşil yapraklı sebzeler ve badem gibi kalsiyum açısından zengin gıdalar; vücudun bu minerali daha verimli kullanmasını sağlar” diyen Şen, bu gıdaların genellikle D vitamini ve magnezyum gibi emilimi artıran diğer mikrobesinlerle birlikte geldiğini vurguladı. Kalsiyum takviyelerinin ise mide asiditesine bağlı olarak farklı oranlarda emilebildiğine dikkat çeken Şen, “Kalsiyum karbonat gibi formlar özellikle yaşlılarda veya mide asiditesi düşük bireylerde yeterince emilemeyebilir. Ayrıca aşırı dozda takviye kullanımı böbrek taşı, hiperkalsemi ve mineral dengesizliklerine neden olabilir” uyarısında bulundu.

“DİĞER VİTAMİN VE MİNERALLER DE ŞART”

Kalsiyumun yanı sıra A, D, E, K vitaminleri ile protein, fosfor, florür gibi diğer besin öğeleri de ağız ve diş sağlığı için kritik öneme sahip. Dr. Şen, bu konuda da şu bilgileri verdi:

A Vitamini: Diş minesinin erken gelişiminde görev alır. Eksikliğinde epitel hücreleri etkilenir. Kaynakları arasında balık yağı, domates, süt ve balkabağı bulunur.

D Vitamini: Kalsiyumun emilimi ve diş minesinin mineralizasyonunda etkilidir. Eksikliğinde kalsiyumdan tam fayda sağlanamaz.

C Vitamini: Diş eti dokularının sağlığı ve yara iyileşmesi için önemlidir. Eksikliği iskorbüt gibi bağ dokusu hastalıklarına yol açabilir.

Fosfor: Kalsiyumla birlikte hidroksiapatit kristallerini oluşturarak diş ve kemik dokusunun sertliğini sağlar.

Florür: Diş minesini asit çözünürlüğüne karşı dirençli hâle getirir ve çürüğe karşı koruma sağlar.

“KALSİYUM DENGESİ HAYAT BOYU GÖZ ARDI EDİLMEMELİ”

Dr. Şen, ağız ve diş sağlığının yalnızca çocuklukta değil, yaşam boyu korunması gereken bir bütünlük olduğunu hatırlatarak, “Kalsiyum eksikliği yalnızca sistemik kemik sağlığını değil, diş dokularının yapısını, çene kemiğini ve diş etlerini de olumsuz etkiler. Bu nedenle her yaşta, özellikle de büyüme, gebelik ve yaşlılık dönemlerinde yeterli kalsiyum alımı ihmal edilmemeli” diye konuştu. Dr. Şen’e göre, ağız ve diş sağlığının korunmasında doğru ağız hijyeninin yanı sıra, yeterli ve dengeli beslenme de en az fırçalama kadar önem taşıyor. Sağlıklı gülüşlerin sırrı yalnızca diş fırçasında değil, aynı zamanda sofrada başlıyor.

Muhabir: Hatice GÜREL