Ankara'da yaşayan 2 çocuk annesi okul öncesi öğretmeni Figen Altundağ, ablası meme kanseri geçirdiği için aksatmadan yaptırdığı rutin kontrolleri sırasında 6 ay önce meme kanseri olduğunu öğrendi. Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde tedaviye alınan Altundağ'ın, memesindeki kitle operasyonla alınırken, ikinci bir operasyonla lenf dokularına müdahale edildi. Kemoterapi tedavisi biten ve son olarak radyoterapi ile tedavisi tamamlanacak olan Figen Altundağ, "Genelde 40 yaş üstü kadınlara kontrol önerilirken, ablamdaki öykü nedeniyle kontrollerimi yaptırıyordum. Senede bir, sonra altı ayda bir, daha sonra üç ayda bir kontrole gidiyordum. Radyoloğum Pelin Hoca'nın dikkati sayesinde geçen sene şubat ve haziran aylarında, üç ay arayla yapılan kontrollerde teşhis konuldu" dedi.

'ARTIK HİÇBİR ŞEYİ KAFAMA TAKMAYACAĞIM'

Tanının konulmasının ardından tedavi sürecine geçildiğini anlatan Altundağ, "İlk önce parça alındı, iyi gelmeyince devamını getirdik ve tanı kesinleşti. Kitle 4,5-5 santimetre olduğu için almak zorunda kaldılar. Elle muayene çok önemli, mutlaka herkes yapmalı. Meme kanseri artık grip gibi bir şey oldu. Ben kendimi motive ederken, 'Hasta değilim, atlatacağım' dedim. Tedavi sürecim çok güzel geçti, ameliyatım başarılı oldu, kendimi iyi hissediyorum. Şimdi ilaç tedavisine başladım. 30 gün boyunca ışın tedavisi alacağım, sonrasında üç ayda bir rutin kontrollerim olacak. Düzenli kontrolleri aksatmamak gerekiyor. Evde iki çocuğum var; onlarla her şeyi unuttum. Başta çok üzüldüm ama sonra atlattım. Çocuklarım ve eşim en büyük destekçim oldu. Önceden her şeyi kafama takardım. Artık hiçbir şeyi kafama takmayacağım. Önceliğim kendim, sonra çocuklarım ve ailem. Tedavi sürecim bittikten sonra tatile gitmek istiyorum. Mesleğime de ara vermiştim, iyileştikten sonra mesleğime geri dönmek istiyorum" ifadelerini kullandı.

'TAKİBİMİZ ŞİFA İLE SONUÇLANACAK'

Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi bölümünden Prof. Dr. Serdar Kuru ise Figen Altundağ’ın sağ memesindeki kitlenin hızla büyümesinden dolayı cerrahi operasyon kararı aldıklarını belirterek, "Meme korunarak doku yerinde bırakıldı, aldığımız kitle patolojiye gönderildi. Patolojide meme kanseri tespit edildi. Ancak evre 1’de, erken teşhisle yakalandı. Erken teşhisle birlikte meme korunmuş oldu, koltuk altlarında da olmaması bir avantaj. Böylelikle inşallah takibimiz şifa ile sonuçlanacak. Meme kanseri konusunda bilinçlenmeyi, risk faktörleri konusunda farkındalığı artırmayı hedefliyoruz. Erken teşhisle birlikte düzenli meme muayeneleri ve taramaların yapılması çok önemli. Taramaları 40 yaşından sonra mamografi ile yapıyoruz. Genetik yatkınlığı olanlarda bu yaş daha erkene çekilebiliyor" ifadelerini kullandı.

'ERKEN TEŞHİSLE SAĞ KALIM ORANLARI YÜZDE 90’IN ÜZERİNDE'

Dünya genelinde meme kanserinin kadınlarda en sık görülen kanser türü olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Kuru, "Dünyada 2,3 milyon insan meme kanserinden etkilenmekte. Kadınlarda en sık görülen kanser türü; global olarak da ikinci sırada. Kanser ölümlerinde dördüncü sırada yer almakta. Her 8 kadından biri yaşamı boyunca meme kanseriyle karşılaşmakta. Bu nedenle bu hastalık bir toplum sağlığı, halk sağlığı sorunu olarak karşımıza çıkıyor. Ülkemizde erken teşhis oranı yüzde 40-45 civarında. Amacımız bunu daha üst seviyelere çıkarmak. Erken teşhis hayat kurtarıcı, aynı zamanda tedaviyi de doğrudan etkiliyor. Erken teşhisle birlikte tama yakın tedavi yapılabiliyor, sağ kalım oranlarını yüzde 90’ın üzerine çıkarabiliyoruz. Meme kanserinde erken teşhis için en önemli şey takip. Sağlık Bakanlığı'nın kanser tarama programlarına göre 20 yaş üzerindeki her kadının kendi kendine meme muayenesini öğrenmesi gerekiyor. Eğer bilmiyorsa KETEM'lerden, aile sağlığı merkezlerinden veya eğitim araştırma hastanelerinin meme polikliniklerinden profesyonel destek alabilir. 20-39 yaş arası kadınların her ay düzenli olarak kendi muayenelerini yapmaları, 2 yılda bir kontrol muayenelerine gitmeleri gerekiyor. 40-69 yaş arası kadınlarda ise her yıl klinik muayene ve 2 yılda bir mamografi çekimi öneriyoruz" dedi.

Kaynak: DHA