2026-2028 dönemini kapsayan orta vadeli program (OVP) yine umut dolu rakamlar içeriyor. Bu kapsamda program çerçevesinde 2024 itibarıyla yüzde 8,7 seviyesinde gerçekleşmesi beklenen işsizlik oranı, 2025'te yüzde 8,5, 2026'da yüzde 8,4, 2027'de yüzde 8,2'ye, 2028'de ise yüzde 8'in altına düşürülmesi hedefleniyor. 2024 yılında yüzde 44,4 seviyesinde gerçekleşen enflasyon ise 2025 yılında yüzde 28,5’e, 2026’da yüzde 16’ya, 2027’de yüzde 9’a ve 2028 yılında yüzde 8 seviyesine gerilemesi amaçlanıyor. İlk defa milli gelir 1,9 trilyon dolara yaklaşacak, kişi başına düşen gelir 21 bin dolar seviyelerine çıkacak, ihracatımız 300 milyar doları aşacak, turizm gelirlerimiz 75 milyar dolara ulaşacak.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde “2026-2028 Orta Vadeli Program Lansmanı”nda yaptığı konuşmada, önümüzdeki döneme ilişkin programın ilgili tüm taraflarla istişare edildiğini söyledi.

Geçen yıl uygulamaya konulan OVP'den bu yana küresel olumsuzlukların yaşandığını kaydeden Yılmaz, menfi hadiselere rağmen temel makroekonomik politika yaklaşımın sürdürüldüğünü, mali disiplin ve sürdürülebilir büyüme hedefinden sapma olmadığını kaydetti.

Türkiye ekonomisinin benzer ülkelere karşı olumlu ayrışmaya devam ederek dış şoklara karşı daha dayanıklı olduğunu kaydeden Yılmaz, “Haziran 2024'ten itibaren kesintisiz bir dezenflasyon sürecine girilmiştir. Bu dönemde enflasyonda 42,5 puanlık bir gerileme yaşanmıştır. Enflasyon beklentilerindeki iyileşme ile eylül ayı ve yılın geri kalanında dezenflasyonun devam etmesini bekliyoruz. 2025 yılının ilk yarısı itibarıyla milli gelir büyümemizin dezenflasyon politikalarının sonucu olarak yüzde 3,6 ılımlı seyretmiştir. Cari işlemler açığı 59,7 milyar dolara, yüzde 6,9'a kadar yükseldikten sonra uyguladığımız ekonomi programı ve güçlü politika eşgüdümü sayesinde kayda değer bir iyileşme sağlanmış ve gerileme yaşanmıştır, tarihsel ortalamaların altında bir cari işlemler açığı görülmüştür” değerlendirmesi yapıt.

2026, 2027'de cari işlemler açığının milli gelire oranının sırasıyla yüzde 1,3 ve yüzde 1,2 seviyesine gerilemesinin, 2028 itibarıyla yüzde 1 düzeyine inmesinin hedeflendiğini kaydeden Yılmaz, “Düşük cari işlemler açığı ekonomimizin dış finansman ihtiyacının belirgin şekilde azaldığını ortaya koymuştur. Son 2 yılda TL'ye artan güvende TL mevduatların toplam mevduat içindeki payın yüzde 60,7'ye çıkması önemli” ifadelerini kullandı.

KKM’DE KUR BASKISI OLUŞTURULMADI

Kur korumalı mevduat (KKM) hesaplarının toplam mevduat içindeki payı yüzde 1,7'ye kadar gerilediğini ifade eden Yılmaz, “KKM'nin sonlandırılmasıyla 2026'da bu hesapların tamamen kapatıldığını görmüş olacağız. Uluslararası rezervlerimiz önemli ölçüde artarak tarihi rekor seviyelere ulaşmış; brüt rezervler 80 milyar dolar artmıştır, Ağustos itibarıyla 178,4 milyar dolara ulaşmıştır. Enflasyonda kesintisiz düşüş, cari açıkta iyileşme, TL'ye artan güven, tarihi yüksek rezervler, bütçe görünümü ile ekonomik politikalarımızın, somut ve kalıcı sonuçlar elde etmeye başladığı net bir şekilde görülmektedir. 2025 yılını tamamlarken programımızın en temel göstergeleri olarak ilk kez 1,5 trilyonu aşan bir milli gelir büyüklüğüne sahip olacağız, ilk kez kişi başına 17 bin doların üzerine çıkan bir milli gelirimiz söz konusu” diye konuştu.

EKONOMİ 15 YILDIR KESİNTİSİZ BÜYÜYOR

Türkiye’nin 2025 yılı sonu itibarıyla dünyanın 16. ekonomisi, Avrupa'nın 6. en büyük ekonomisi olacağını dile getiren Yılmaz, “Ekonomimiz 15 yıldır kesintisiz büyüyor. 2024 yılında yüzde 3,3 seviyesinde gerçekleşen büyümenin 2025'te aynı düzeyde kalmasını bekliyoruz. Dezenflasyon süreci ilerledikçe büyümenin kademeli olarak güçlenmesini bekliyoruz. Bu kapsamda 2026'da büyümenin yüzde 3,8, 2027'de yüzde 4,3, 2028'de yüzde 5'e ulaşmasını bekliyoruz” değerlendirmesi yaptı.

PROGRAM DÖNEMİ SONUNDA BEKLENTİLER

Yılmaz’ın verdiği bilgilere göre program dönemi sonunda beklentiler şöyle:

“Enflasyonu tek haneli seviyelere düşürürken, büyümeyi de yukarı taşıyacağız. 2024 itibarıyla yüzde 8,7 seviyesinde gerçekleşmesini beklediğimiz işsizlik oranının, 2025'te yüzde 8,5, 2026'da yüzde 8,4, 2027'de yüzde 8,2'ye, 2028'de ise yüzde 8'in altına inmesini hedefliyoruz. 2024 yılında yüzde 44,4 seviyesinde gerçekleşen enflasyonun, 2025 yılında yüzde 28,5’e, 2026’da yüzde 16’ya, 2027’de yüzde 9’a ve 2028 yılında ise yüzde 8 seviyesine gerileyecek. 2028 yılının sonunda makroekonomik istikrarın kalıcı biçimde sağlandığı, sürdürülebilir büyümenin tesis edildiği bir ekonomik yapı inşa etmiş olacağız. Böylelikle, ilk defa milli gelirimiz 1,9 trilyon dolara yaklaşacak, kişi başına düşen gelir 21 bin dolar seviyelerine çıkacak, ihracatımız 300 milyar doları aşacak, turizm gelirlerimiz 75 milyar dolara ulaşacak, 2,5 milyon ilave istihdamla işsizlik yüzde 8’in altına indirilecek ve en önemlisi, tek haneli enflasyonla fiyat istikrarı kalıcı olarak sağlanacaktır.”

DEPREM BÖLGESİNE HARCAMA SÜRECEK

Depreme ilişkin olarak verileri de paylaşan Yılmaz, “2025 yılsonu itibarıyla bugünkü değerle 3,6 trilyon TL düzeyinde ve 90 milyar dolara karşılık gelen bir tutarda harcama yapmış bulunmaktayız. Depremle ilgili kalan ihtiyaçların karşılanması için 2026 yılında da ilave kaynak ayrılacak olup, yıllara sari azalmakla birlikte depremin yaralarının sarılması ve afetlere hazırlıklı olunması için bütçede önemli düzeyde kaynak ayrılmaya devam edilecektir” ifadelerini kullandı.

Muhabir: Cemil Cahit SARAÇOĞLU