İnsanlığın korkulu rüyası oldu…
Çöreklendi tepemize gitmek bilmiyor…
Kana susamış canavar gibi…
Her gün yeni canlar alıyor.
Doymak bilmiyor bir türlü…
Tıp dünyası ayakta…
Coronavirüs denilen o illeti alt edecek ilacın keşfi için gece-gündüz çalışıyor.
Hastalar, hasta yakınları, herkes o müjdeli haberi bekliyor…
Olacak elbet…
Bir an önce olmalı…
Def edeceğiz başımızdan…
Bir de siyasetteki virüsü alt edebilsek.
Yürekten yaralayan ama öldürmeyen virüsü…
Zıtlaşmayı…
Birinin ''ak'' dediğine, ötekinin ''kara'' deme inadını…
Bir türlü bulunamadı ilacı…
Havadan mıdır?
Sudan mı?
Yoksa çok daha farklı bir neden yüzünden mi?
Zıtlaşma, anlamazdan gelme konusunda tarafları uzman yapan virüs acaba ne zaman terk edecek siyaset meydanını?
Tıpkı, müşteri bekleyen dolmuş şoförü ile evine gitmek üzere araç bekleyen yolcu arasındaki diyalog örneğinde olduğu gibi:
-Çankaya mı?
-Hayır, Çankaya.
-Pardon, ben de Çankaya sanmıştım.
Bu da bir virüs…
Öldürmüyor ama incitiyor…
Ötekileştiriyor…
Eksiltiyor…
Bir aşılabilse…
Bir kurtulsa siyaset bu virüsten her şey çok daha güzel olacak…
Yaşam da…