Vatandaş, ringin köşesine sıkışmış boksörün çaresizliğini yaşıyor…

Gardı düşmüş, perişan…

Balyoz gibi darbeler ise durmak bilmiyor…

Her darbede biraz daha güçsüzleşiyor…

Ringe yapıştı yapışacak…

Öylesine güçsüz, öylesine bitik…

Etiketlerle, havalar sözleşmiş sanki…

''Vur da vur…''

Biri yükselirken, diğeri düştükçe düşüyor…

Dar gelirli ise şaşkın.

Hangi biriyle baş etsin?

Cüzdanlar zaten tam takır…

Yetmezmiş gibi bir de ısınma derdine düş…

Posta kutularına bırakılan faturalar ölüm fermanı gibi…

Cepte cepkende yok ki ödeyesin…

Ankara ise giderek soğuyor…

Meteorolojik tahminler ay sonuna kadar eksi 1'ler, 2'ler seviyesinde seyredeceğini gösteriyor…

Sonrasını düşünmek bile istemiyor insan…

Bunun ocağı var, şubatı, martı var…

Hatta nisanı var…

Birkaç gündür Ankara'nın bazı semtlerinde genizleri yakan kesif bir koku yayılıyor…

Hava sıcaklığının düşüp de insanları titretmeye başladığı saatlerde yoğunlaşan bir koku… Birikmiş faturalarını ödeyemediği için doğalgazı kesilmiş olan aboneler, anlaşılan çareyi sobaya dönmekte buluyor.

İşte o geniz yakan koku, çaresiz evlerin bacalarından yükselen atık gaz kokusu…

Karadeniz'de doğal gaz keşfi haberleri biraz ısıtmıştı yürekleri…

Ama, dar gelirlinin bütçesinde derin yaralar açan faturalar o sıcaklığı da aldı götürdü…

Şimdi soba dönemi konuşuluyor…

Odun-kömür dönemi kimi aileler için liman olmaya namzet…

Soğuk ev çekilmez…

Hele cüzdanlar da sıfırı tüketme noktasındaysa…

Emre Aydın'ın ''Soğuk odalar''ı gibi…

Morgtan farkı yoktur...