Fransa, siyaset bilimciler açısından laboratuvar gibi bir ülke...

1789 devrimi, 1848 devrimi, 1870 Paris komünü, 1936 Halk Cephesi deneyimi ve ilk 1968 eylemleri bu ülkede yaşanmıştı...

O nedenle, Marx bile kendi kuramını oluştururken İngiliz ekonomi politiği ve Alman felsefesinin yanı sıra Fransız siyasal deneyimini esas almıştı.

***

'Sarı Yelekliler' hareketi, bu açıdan bakıldığında belki türünün ilk örneği değil...

Ama doğurduğu ve doğuracağı sonuçlar açısından gelecekte en önem verilen toplumsal muhalefet hareketlerinden biri olmaya aday...

Dolayısıyla üzerinde daha çok konuşulacak!

***

Geleceğe ilişkin öngörümüzü daha iyi anlatabilmek için geçmişe bir göz atalım...

1789 devrimi 'Jakoben' olarak adlandırılan siyasal bir akım tarafından yönetilmiş ve daha sonraki 'burjuva devrimleri' açısından bir model oluşturmuştu...

1848 Devrimi, 'liberal' akımların devrimden yüz çevirmeleri durumunda halk ayaklanmalarının yaşayacağı trajik sonuçları sergilemişti...

1870 Paris Komünü, büyük ölçüde kendiliğinden bir ulusal/sosyal ayaklanmaydı ve yenilgisiyle daha sonraki devrimci akımlara kararlı bir önderliğin devrimlerdeki rolünün ne kadar önemli olduğunu göstermişti...

İkinci Dünya Savaşı öncesindeki Halk Cephesi deneyimi, faşizme karşı direniş açısından derslerle doluydu...

Ve 1968 olayları, öğrenci hareketinin öne çıktığı devrimci dalgalanmanın ilk örneği olarak bir çok ülke için esin kaynağı olmuştu.

***

'Sarı Yelekliler'e gelince...

Bilindiği gibi bir süreden beri 'klasik' siyasi partilerin içinde kendilerini ifade etme imkanı bulamayan hoşnutsuz kitleler, 'kendiliğinden' oluşan tepkilerini değişik biçimlerde ortaya koyuyor...

Somut, bazen de 'küçük' bir olayın tetiklediği bu tepkilerin en önemli özelliği belirli bir siyasi akımın etkisi altında olmamaları...

Bu tür hareketler, önceki toplumsal hareketlerden farklı olarak çok değişik yönlerde gelişme potansiyelini de içinde barındırıyor.

***

Örneğin yakın geçmişte 'Turuncu Devrim', 'Arap Baharı' gibi hareketler, şekillenme aşamasında ABD kaynaklı 'Sorosçu' vb. odaklar tarafından denetim altına alınmış ve ABD hegemonyasına şu ya da bu şekilde itiraz eden yönetimlerin devrilmesinde bir araç olarak kullanılmıştı...

Farklı özellikler taşıyan bir başka örnek, İtalya'da mevcut siyasal partilere duyulan tepkinin ürünü olarak ortaya çıkan 'Beş Yıldız' hareketi... Komedyen Beppe Grillo ve 'internet girişimcisi' Gianroberto Casaleggio tarafından 'digital' araçlar kullanılarak başlatılan bu hareket, 'parti olmayan bir parti' olarak örgütlendi ve son genel seçimlerde birinci parti haline gelmeyi başardı...

'Sarı Yelekliler' hareketi ise halen ne bir uluslararası bir odak tarafından ele geçirilmiş ne de siyasal bir parti olarak örgütlenmiş durumda.

***

Bu bakımdan hareketi 1968'in yeni bir versiyonu olarak görenler var...

Ancak 1968 Hareketi öğrenci kesimi tarafından başlatılmış, işçi sendikalarının katılımıyla güçlenmiş, sonuçta iktidarın işçi kesimine verdiği bazı ekonomik tavizler sonucu gerileyerek sönmüştü...

'Sarı Yelekliler'in başlattığı hareket ise benzin ve mazot fiyatlarına yapılan zammı protesto ederek başladığı halde zamların geri alınması ile yatışmış değil... Aksine, her geçen gün daha fazla siyasallaşıyor!

***

Ne var ki bu siyasallaşma, bildiğimiz türden bir siyasallaşmaya benzemiyor...

Harekete katılanlar, herhangi bir siyasal partinin bayrağı altında değil Fransa bayrağı altında birleşiyor...

Dolayısıyla hareket içinde neo-faşist ırkçı akımlardan sol akımlara kadar normal koşullarda bir biriyle mücadele halinde olan bir çok siyasal akım, geçici de olsa bir araya gelebiliyor.

***

Daha da ilginç olanı, destekçiler arasında Trump'ın da bulunması...

Hatırlanacağı üzere olayları ateşleyen akaryakıt zammının gerekçesi, karbondioksit salınımını azaltma konusunda uluslararası bir girişim olan Paris Anlaşması gereği Fransa'nın ödeyeceği katkı payını karşılamaktı...

Daha önce bu katkıyı yapmamak için anlaşmadan çekilen Trump, şimdi bu olaydan kendine bir pay çıkarıyor ve 'Sarı Yelekliler'e şu sözlerle övgü düzüyor: 'İnsanlar doğayı koruma önlemi olarak üçüncü dünya ülkelerine büyük meblağlar ödemek istemiyor. 'Trump'ı istiyoruz' diye naralar atıyor. Fransa'yı seviyorum'.

(Devam edecek)