Ankara Sanayi Odası (ASO) 2'nci OSB ve ASOBÇEV ortaklığında başlatılan 'Sanayinin Yeşil Rotası' kampanyasının ikinci adımı ASO 2'nci OSB de gerçekleştirildi. ASO 2'nci OSB ve ASOB-ÇEV ortaklığında başlatılan 'Sanayinin Yeşil Rotası' kampanyasının ikinci adımda, sanayicilere; iklim riskleri, atık ve geri dönüşüm yatırımları ile ilgili sorumlulukları, devlet destekleri, Kyoto Protokolü, Paris İklim Anlaşması, AB ve dünya ile ticaretteki yeni düzenlemeler anlatıldı. İnsanoğlu tarafından kirletilen, yıpratılan dünyanın artık ciddi tehlike sinyalleri verdiğine dikkat çekilen ve alınması gereken önlemlerin sanayici ile paylaşıldığı toplantı açılış konuşmasını yapan ASO 2. OSB Bölge Müdürü Ayhan Özer, gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakabilmek için ülkelerin ortak bir yol haritası belirlemesinin çok önemli ve gerekli olduğuna vurgu yaptı. Paris İklim Anlaşması'nın bu anlamda çok önemli bir adım olduğunu ifade eden Özer, şunları söyledi: 'Anlaşmaya dair uygulama ve düzenlemeler ise Avrupa Yeşil Mutabakatı ile dünya gündemine taşındı. Avrupa Yeşil Mutabakatı yalnızca çevresel bir strateji değil. Artık yeni bir ekonomik büyümenin koşulları belirlendi. Döngüselliğe dayalı yeni bir uluslar arası ticaret sistemi oluşuyor. Ülkemizin ihracatının büyük bir bölümünün AB ülkelerine gerçekleştirildiği dikkate alındığında bu konudaki gelişme ve düzenlemelerin takip edilmesi sanayicilerimiz için son derece önemlidir.'

'SANAYİCİLERİMİZİN YANINDAYIZ'

Çevreci ve yeşili ile örnek teşkil eden, ülkenin önemli sanayi yatırımcılarını bünyesinde bulunduran bir Organize Sanayi Bölgesi olarak, yeşil dönüşüm sürecinde sanayicilerinin yanında olduklarını vurgulayan Özer, 'Bu yaklaşımla iktisadi işletmemiz ASOB-ÇEV ile protokol imzalayarak Sanayinin Yeşil Rotası projemizi başlattık.' dedi. Başlattıkları kampanya ile amaçlarının yeni düzenlemeler ve fırsatlara ilişkin olarak bölge sanayicilerinin farkındalığının artırılması ve uluslar arası rekabet güçlerinin korunması olduğunu söyleyen Özer, şöyle konuştu: 'ASOB-ÇEV ile birlikte sanayicimizin dönüşüm ve uyumu için işbirliği yapacağız. Bölgemizde karbon nötr bir sanayi için çevresel yatırımların planlanarak uygulanması konusunda sanayicilerimizle birlikte hareket edeceğiz.'

'ÇÖZÜM YOLLARINI İZLEME ZAMANI'

ASOB-ÇEV İktisadi İşletme Müdürü Enise Dilek Esen, dünyanın gelinen noktada insanlara sorumluluklarını hatırlattığını belirterek, şunları söyledi: 'Dünya değişiyor teknoloji ilerliyor, sanayimiz teknolojinin olanakları ile gelişiyor. Öte yandan bu yaşlı gezegen bize insana yakışır bir hayat sunmak için hala büyük gayret gösteriyor. Ancak çok yorulduğunu, çok yıprandığını da bize senelerdir bildiriyor. Geleceğimize, çocuklarımıza karşı sorumluluklarımızı hatırlatmaya çalışıyor. Aslında senelerdir duygumuza dokunan, felaket senaryoları ile tehlikeyi bildiren birçok kampanya yapıldı. Beklenenden daha az etkisi olduğunu hepimiz biliyoruz. Şimdi zaman sorunu doğru ortaya koyup zaten belli olan çözüm yollarını izlemek zamanı. ASOB-ÇEV ve ASO 2.OSB Sanayinin Yeşil Rotasını hep birlikte çizebilmek için bu çalışmayı başlattı. Bugün burada hem sorunu hem de çözümü bize aktaracak, birlikte düşünmemize zemin hazırlayacak çok değerli konuşmacılar ile birlikteyiz.'

'ATIK SU YENİDEN KULLANILABİLMELİ'

İklim krizi ile birlikte dünyayı nelerin beklediği, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi, Kyoto Protokolü, Paris Anlaşması, Avrupa Yeşil Mutabakatı konularında sanayicilere bilgi aktaran İlkim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği Başkanı, ASKİ Genel Müdür Yardımcısı Dr. Baran Bozoğlu, ASO 2. OSB'nin tarihi bir etkinlik yaptığının altını çizdi. Atık suyun takrar kullanılabilir hale getirilmesi konusunda ASO 2. OSB'nin akredite bir laboratuarı olduğuna değinen Bozoğlu, atık suyun tekrar kullanılabilir hale getirilmesinin zorunluluk olduğunu belirtti. ASOB-ÇEV'in diğer OSB'lere örnek olacağına vurgu yapan Bozoğlu, atık suyun yeniden kullanılmamasının ciddi krize neden olabileceğini ifade etti. Bozoğlu, şu konulara dikkat çekti: 'Günümüzdeki iklim değişikliğine neden olan temel sera gazları;CO2, CH4, N2O'dur. Ve sanayi devriminden beri atmosferdeki oranları giderek artmaktadır. Sonuç daha fazla ısınma. Her 5 yılda bir kez olmak üzere yaklaşık 420 milyon kişi şiddetli (mega) sıcak dalgalarına maruz kalacaktır. Sıcak dalgalarından en çok etkilenecek bölgeler Akdeniz ve Sahra altıdır. Türkiye'de iklim değişikliği ile deniz seviyesinde yükselme, denizde asitlenme, biyoçeşitlilikte azalma ve değişim, temiz su kaynaklarında azalma, İç Anadolu Bölgesinde çölleşme, yağış rejimi değişikliği nedeniyle kentlerde maddi ve manevi kayıplar, tarımsal üretimde sorunlar ve başka bir çok risk oluşacak. Türkiye, iklim değişikliğinin etkilerinin yoğun hissedileceği Doğu Akdeniz Havzasında yer alması nedeniyle iklim değişikliğinin olumsuz etkileri yönünden yüksek risk grubu ülkeler arasında yer almakta. World Bank tarafından 2010 yılında yayınlanan rapora göre de ülkemiz, 21. yüzyılın sonlarına doğru Avrupa ve Orta Asya Bölgesinde ekstrem iklim olaylarına en çok maruz kalacak 3. ülke durumunda.' Paris Anlaşması ile ilgili bilgilendirme yapan Bozoğlu, anlaşmadan şöyle söz etti: 'Anlaşma, 193 ülkenin katılımları ile gerçekleşti. Eritre, İran, Irak, Libya, Yemen, Türkiye taraf olmadı. ABD 2016 yılında imzaladığı bu anlaşmadan 2017 yılında geri çekileceğini açıkladı, 4 Kasım 2019'da bu karar UNFCCC ye iletildi. Küresel sıcaklık artışını 2 °C ve mümkünse 1,5C de tutmaya yönelik diplomatik uygulamalar içeren Anlaşma'nın hukuki bir bağlayıcılığı yok. Sivil toplumdan iş dünyasına kadar farklı alanlarda yatırımlar/hibeler sağlanacak. Gelişmiş ülkelerden Yeşil İklim Fonuna 100 Milyar Dolar para akışı sağlanması bekleniyor. Anlaşmaya göre, 2050 yılında ülkelerin doğaya verdikleri karbondioksit emisyonlarının tamamını tutabilecek kapasitede karbon yutakları (ağaçlandırma v.b.) oluşturmaları, böylece doğaya verilen karbondioksitin etkisiz hale getirilmesi, her ülkenin karbondioksit miktarını azaltması için yapacağı çalışmaları ve hedeflerini Ulusal Azaltım Katkıları (INDC) başlığı altında 5 yılda bir raporlaması ve güncellemesi gerekiyor.' Bozoğlu, atıklar konusunda yapılması gerekenleri şöyle sıraladı: 'Katı atıkların düzenli depolama alanlarına gönderilmeli. Atıkların yeniden kullanımı, geri dönüşümü ve ikincil hammadde elde etme amaçlı diğer işlemler ile geri kazanılması, enerji kaynağı olarak kullanılması veya bertaraf edilmesi, maddesel geri kazanımı, biyokurutma, biyometanizasyon, kompost, ileri termal işlemler veya yakma gibi işlemlere tabi tutularak atıktan enerji kazanımının sağlanması gerekiyor. Düzenli ve düzensiz depolama alanlarından kaynaklanan depo gazından metan geri kazanımının gerçekleştirilmesi, endüstriden kaynaklanan atıkların başka bir sektörde alternatif hammadde veya yakıt olarak kullanılması, bir sektörden çıkan atığın başka bir sektörün hammaddesi olabilmesini sağlayan endüstriyel simbiyoz yaklaşımı, besi ve tavuk çiftliklerinden çıkan atıkların değerlendirilmesi için uygun çalışmaların yapılması, düzensiz depolama sahalarının rehabilite edilerek atıkların düzenli depolama sahalarında bertarafının sağlanması gerekir.'

SANAYİDE İKLİM RİSKLERİ

Toplantıda yeşil sanayi için yürütülen projeler, sanayide iklim riskleri ve Avrupa Birliği sınırda karbon uygulaması konusunda bilgi veren ESG Partner Danışmanlık'tan Özge Kepenk Bozkıroğlu; sanayicilerin bu anlamda ayakta kalması, rekabet etmesi için yeşil sanayi konusunu gündemine alması gerektiğine işaret etti. İklim değişikliğinin sanayinin mal ve hizmet üretme yeteneğini etkilediğini kaydeden Bozkıroğlu, iklim değişikliğinin sanayicinin yeşil rotasında nasıl yer alacağının önemli olduğunu ifade etti. Bozkıroğlu, sanayicinin, iklim değişikliğinin rekabet gücüne, bilançolara nasıl etki edeceği konusunda bilgilenmesi ve Avrupa Birliği'nden gelen yeni yasal düzenlemeleri belli bir metodoloji içerisinde değerlendirmeye alması gerektiğine dikkat çekti.

SINIRDA KARBON DÜZENLEMESİ

Dünya'da ve AB'de ticaret ve iklim değişikliği ile mücadele, Yeşil Mutabakat ile öngörülen politika değişiklikleri, Yeşil Mutabakat Çalışma Grubu ve eylem planı hazırlıkları ve taslak eylem planı ile ilgili konularda sanayicileri bilgilendiren Ticaret Bakanlığı Uluslararası Anlaşmalar ve AB Genel Müdürlüğü Ticaret Uzmanı Ceren Fırat; İhracatçının endişe duyduğu konuların en başında sınırda karbon düzenlemesi geldiğini ifade etti. Avrupa Yeşil Mutabakatı'nda öngörülen politika değişikliklerininin bilinmesinin önemine vurgu yapan Fırat, şöyle konuştu: 'Önemli bir ticaret partnerimiz olan AB bu konuda neler yapıyor dikkate alınması gerekiyor. Olay sadece Avrupa Yeşil Mutabakatı'ndan ibaret değil. Artık yeni bir ticaret düzeni oluşuyor, ticaret ve ekonominin kuralları iklim değişikliği ile bağlantılı ilerleyecek. Yani konu sadece AB ile sınırlı değil. Biz eğer rekabetçiliğimizi korumak ve rekabetçi olmak istiyorsak, bir takım adımları atmalıyız ve süreci yakından takip etmeliyiz. Avrupa Birliği bu konuda mevzuatı hayata geçirebilmek için önce etki analizleri yaptı, sonra da kamu istişare sürecinde paydaşlardan görüşler topladı. Biz de ülke olarak özel sektörümüz önünde koordinasyon yaparak görüşlerimizi Avrupa Birliği Komisyonu'na ilettik.' Sırada karbon düzenlemesinde hedefin yatırımcının maliyetler nedeniyle ülke dışına kaymasının önüne geçmek olduğunu belirten Fırat, 'Maliyetler yüzünden üretici kaçıyor, gidiyor, daha düşük iklim politikaları olan yerlere yatırımlarını kaydırıyor. Yani karbon kaçağına yol açmış oluyor. AB karbon kaçağını önlemek için sınırda karbon düzenlemesine gidiyor.' dedi.

OSB'DE GERİ DÖNÜŞÜM YATIRIMINA YÜZDE 65 DEVLET DESTEĞİ

Sanayide atık ve geri dönüşüm yatırımlarına devlet destekleri konusunda bilgi veren Sistem Genesis Grup Eğitim Danışmanlık'tan Kağan Ersoy ise, şu bilgileri paylaştı: 'Ülkemizde 2019 yılında daha önce çıkmış olan sanayicilerin yapacağı yatırımların desteklemesi ile ilgili teşvik uygulamasında bir düzenleme yapıldı. Böylece 1,2, 3 ve 4'üncü Bölgelerin devlet destek oranları artırıldı. Atık bertaraf ve geri dönüşüm üzerine yapılacak olan tesis yatırımlarına lisanslı olmak kaydıyla ya da endüstri tesislerinin kendi proses geliştirmeleri için geri dönüşüme yönelik yapacakları yatırımlarda destek oranı yüzde 55 olarak belirlendi. Bu oran OSB bölgesi için artı 10 puan eklenerek yüzde 65'e yükseltildi. Bu, Savunma ve uzay sanayi sektörleri haricinde Türkiye Cumhuriyeti'nin sanayiciye verdiği en büyük destek oranıdır. Yani AB bir şeyler yaparken aslında bizim ülkemizde de bu konuya yönelik olarak devletin de gayreti var.'

Muhabir: Haber Merkezi