TBMM'de basın toplantısı düzenleyen Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, istifa eden generallerle ilgili olarak da şu değerlendirmeyi yaptı: 'Milli Savunma Bakanlığı'nın yapmış olduğu 'sağlık nedenleri' ile istifa açıklaması doğru değildir. Hiçbir Türk generali savaş hattında askerlerini bırakarak sağlık nedenleri ile istifa etmez. Generallerin istifa nedenini biliyoruz. İnşallah bu nedeni açıklamak zorunda kalacağımız şartlar ortaya çıkmaz.' İlan edilen NAVTEX konusuna da değinen Özdağ, 'Türkiye'nin Doğu Akdeniz ve KKTC üzerindeki hak ve yükümlülüklerine zarar oluşturmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti'ne Doğu Akdeniz'de giydirilmeye çalışılan Neo-Sevr Planı olan, Seville haritasını temel alan bu NAVTEX, GKRY'nin sözde MEB alanını tanımaktadır. Kara yüzölçümünün 30 katı Deniz Yetki Alanı isteyen Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin haksız ve hukuksuz iddialarını legal gören bu NAVTEX, Türk milleti'nin hak ve menfaatlerini savunmaktan ziyade bu menfaatlere büyük yaralar açmaktadır' diye konuştu.

'WASHİNGTON'DA DEVLET KRİZİ YAŞANDI'

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın basın toplantısında öne çıkan başlıklar şöyle: 'Saray rejiminin devlet krizini her geçen gün biraz daha ağırlaştırdığı bir süreçten geçiyoruz. Tarihin en kıdemli devlet kültürüne sahip milleti olan Türk milletine hiç yakışmayacak şekilde devletimiz bir aile şirketi gibi yönetil- meye çalışılıyor. ABD Başkanı ile yaptığı ikili görüşmeye Türk devletinin hiç bir yetkilisini almayan Erdoğan, görüşmelere yanında tercüman olarak aile dostu olduğunu söylediği bir Amerikan vatandaşı genç kız ile giriyor. Böyle olunca da Amerikan tarafı görüşmelerin içeriği hakkında ortalığa kabul edilmesi mümkün olmayan ve devletimizi küçük düşürücü söylentiler yayabiliyor. Devletimizin bir aile şirketi gibi yönetildiğinin diğer bir üzücü örneğini Washington'a atanan AKP Büyükelçisi Murat Mercan'ın Başkan Biden tarafından Beyaz Saray'da törenle kabul edilmesi gereken itimat mektubunun Washington'da bir otelde Amerika, Avrupa ve Ortadoğu'dan sorumlu Milli Güvenlik Danışman yardımcısı tarafından kabul edilmiş olması tam bir rezalettir. Mercan, eğer Türk Büyükelçisi olsaydı bu muameleyi kabul etmez Ankara'ya geri dönerdi. Türk-Amerikan ilişkilerinde yaşanan kriz Erdoğan'ın son ABD ziyareti sırasında zirveye çıkmıştır. Biden yönetimi, Erdoğan'a Afganistan konusunda istediklerini aldıktan sonra tam anlamı ile refüze etmiştir. Erdoğan dahi bu muameleden ötürü şaşkınlığını ifade etmek zorunda kalmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı makamı, şaşkınlık ifade edilecek bir makam değildir. Bir yandan Moskova'da Putin'in kapısında bekletilmek, diğer yandan Washington'da refüze edilmek, yaşanan devlet krizinin somut göstergeleridir. Erdoğan ABD'de itilip kakılmaya müsaade ederken, ABD Temsilciler Meclisi PKK/YPG'ye sözde IŞİD ile mücadele kapsamında 177 milyon dolarlık yardım yapmayı kabul etmiştir. Saray rejiminden ve sarı muhalefetten terör örgütüne yapılan bu yardıma en küçük bir tepki gelmemiştir. Saray rejimi iktidarda kalmak, sarı muhalefet ise iktidara gelmek için ABD ile iyi geçinme peşindedirler.

'SURİYE İLE GÖRÜŞMELER BAŞLAMALIDIR'

Türk-Amerikan ilişkilerindeki asıl kırılma S400'ler değil, ABD'nin Türkiye'nin azılı düşmanı olan FETÖ ve PKK/YPG ile dostluğunu sürdürmesidir. Bu konuda ABD ne kadar suçlu ise ABD'nin bu ittifakları yapmasının önünü açan ve bunu durduramayan saray rejimi de o kadar suçludur. Öte yandan Rusya da saray rejimini ağır bir baskı altına almıştır. Rus savaş uçakları Suriye'nin kuzeyinde önce Türkiye kontrolündeki bölgede bulunan üç köyü vurdu. Rus Dışişleri, Türkiye'yi tehdit eden açıklamalar yaptı. Moskova, bir askeri harekat ile Türkiye'ye milyonlarca yeni Suriyeli sığınmacıyı itebileceğinin sinyallerini veriyor. Böyle bir göç Türkiye'nin karşı karşıya olduğu felaketi daha da ağırlaştıracaktır. Türkiye, saray rejiminin hatalı Suriye politikası neticesinde iyiden iyiye sıkışmış vaziyettedir. ABD destekli PKK/YPG bölgesi her geçen gün bölgeye varlığını kabul ettirirken, saray rejimi sessiz ve hareketsiz PKK/YPG'yi seyretmektedir. Kimse bize 'PKK ile çok iyi mücadele ediyoruz' hikayesi anlatmasın. PKK, ağırlığını Suriye'ye vermiş, Suriye'nin kuzeyinde devlet inşası sürecindedir. PKK ile başarılı mücadele ancak Suriye'de yapılabilir. Yapılması gerekenleri diplomatik ve askeri başlıklar altında toplamak gerekmektedir. Diplomatik alanda Suriye ile görüşmeler başlamalıdır. Suriyeli sığınmacıların Suriye'ye geri dönüşünün eşgüdümü sağlanırken, Türkiye'nin de Suriye'nin kuzeyinde kontrol ettiği bölgelerden çekilmesi sürecinin takvimi konuşulmalıdır. Öte yandan askeri alanda da yeni düzenlemeler yapılmalıdır. Türk Silahlı Kuvvetleri'nde 15 Temmuz öncesinde fiilen, 15 Temmuz sonrasında hukuken ve fiilen parçalanan emir-komuta birliği tekrar ve hızla sağlanmalıdır. Durum saray rejiminin ve sarı muhalefetin bildiği ve anladığından daha vahimdir. Yapılması gereken Türkiye Cumhuriyeti'nin aile şirketi gibi değil, tekrar devlet geleneklerine uygun şekilde yönetilmeye başlanmasıdır. Türk milleti, Türk devletini geri istemektedir. Zafer Partisi, Türk milletine Türk devletini geri verecektir.'

Editör: Haber Merkezi